Güzelim, boşuna ağlayıp durma,
Göğe ellerinle dokunamazsın,
Sevdaya fazla bel bağlayıp durma,
Bulutlar üstüne köşk kuramazsın.
Güzelim, yere bas ayaklarını,
Güzelim senin de günün geçecek,
Şirinlikten yana ünün geçecek.
Kalacak sanma bu gözboyayıcı,
Bu gönül çelici büyün geçecek.
Derinden derine içini çekerdi anam
Dalar giderdi Atatürk’ün resimlerine
‘Ne güzel insan’ derdi anam
‘Ama’ derdim anama
‘Ama Atatürk sarışın
Neler söylesem sana
Güzelleme yazarken
Sığar mısın destana
Sende bu haller varken
Sözü kısa kesecek
Güzel deyip durmayın önünüze gelene,
Güzelliği sadece bedensel zannedene.
Nice güzel gördük biz, çirkinlik kumkuması,
Özü-sözü bir değil, bozuk ruhsal mayası.
Ham dolsun demeye gerek yok asla
Ortalık zaten ham dolu değil mi
Ülkenin haline bir bak da anla
Ve sonra seç seç al beğendiğini
Bini bir para yoz ve yobazların
Hani bazı yaramazlar vardır,
Ergenlik çağının yaramazları,
Ne zaman ağızlarını açsalar
Belden aşağı konuşurlar hep
Ve ne zaman ruh dendiğini duysalar
‘Naneruhu mu? ’ diye sorarlar,
Bitkisel hayat deyip geçmeyin
Öyle bitkiler var
Öyle çiçekler açar
Öyle kokular saçar
Öyle meyvalar verirler ki,
Hayatları boyunca
Dostlarım, havayı küçümsemeyin,
Havadan-sudan söz etmeyi bilin.
Böyle gelmiş böyle gider bu dünya,
Tarihin seyrine bir baksanıza:
Çağlardır tükenmek bilmemiş dertler
Sayenizde bugün mü bitecekler?
Ay’ın kendisini değil biz
Işığını severiz
Hayâldir o ışık
Gerçek zannederiz
yeni şiirlerinizi görmek istiyruz.....