Mezarlar ölüleri
Raylar trenleri bekler
Bu saatlerde gülüm
Eşkiyalar dağda korkuyu
Gariplerse geceleri
Bir yalnızlık çöker bu saatlerde
Yıl 1949
Aylardan 15 Kasım
Soğuk bir Perşembe
Saat 09. 25‟ de
Dünyaya açtı bir çocuk
Kara gözlerini boncuk, boncuk
Elim böğrümde
Kaybolmuşum Urfa çölünde
Güneş tam tepemde
Kavurucu, alabildiğine
Toprak çatlak, kuru susuz
Can bedende, huzursuz
Sen, sen isen, ben de benim
Neyin var fazla senin
Çok kızdırma beni
Öldürür seni
Kalbime gömerim.
Sessiz odamda,
Karyolamın demirine koydum başımı
Ne annemi düşündüm, ne kardaşımı
İnsanlar neden doğar neden ölürler
Ne için yaşar, ne için dövüşürler
Aklım ermedi…!
Ne olurdu sanki
Bir yumak gibi
Bitince tekrar sarsaydık
En güzel günlerimizi
Tekrar yaşasaydık
Bir film gibi
Sen ve ben
İkimize bir hayat eğer istersen
Yanıma gel Ģ öyle
Yok istemiyorsan
Ben ders dinliyorum
Dikkatimi dağıtma öyle…
Seni gördüğüm zaman
Oluyorum darmadağın
Çöküyor üstüme bir karabasan
Titriyor dizlerim heyecandan
Kararıyor gözlerim
Yüzüm kızarıyor, duracak kalbim
Bir gün….
Bir gün daha batacak.
Bir yıl…!
Bir yıl daha geçecek…
Çırpınışlar boşuna,
Su gibi akan zaman
Bir soğuk mart sabahında
Bırakıp gitmiştin beni
Ben sensiz hasretle bakarım yollara
Sisli yollara
Sisler arasında kaybolur
Yavaş yavaş gözlerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!