YILDIZ ŞİİRLERİ

YILDIZ ŞİİRLERİ

Rifat Çamoğlu

Yanlızlığın koynundan sıyrıl bir çığlık gibi.
Kendini çimlerin üstüne bırak sırt üstü.
Karanlık geceler yorganın olsun boşver:
Kimbilir:Kaç gece,kaç karanlık?
Sen koynunda yoksun diye sana küstü?

Ay:yıldızlar varken berrak bir gecede.
..

Devamını Oku
Rezzan Kafalı

Hani akşamlar vardı
Hüzne batmış gece derinliklerinde
Güneş yalandan doğar gibiydi
Yol verip ateşlere
Dokunan her gün
Alev alev sürgün verirdi yüreğim

..

Devamını Oku
Abdulcebbar Gül

Ey gün batımından önce doğan yıldız
Seni unutmak mümkün mü?
Tövbeler olsun
Yeni doğacak güne güneşe yeminler olsun
Yakamoz eşliğinde yıldız yagmurunda,
Senle aşka bulanmak son isteğim olsun
Eğerki yalanım varsa burda
..

Devamını Oku
Atahan Çakır Abantlı

Doldursa da gökyüzünü sayısız yıldız
Güneşin yerini tutması imkansız.
..

Devamını Oku
Yüksel Çabaz

Bir olmayacak dilek, bir hayal! Biliyorum
Ne vakit yıldız kaysa, hep seni diliyorum.
..

Devamını Oku
Yusuf Ziya Leblebici

Bir yıldız geldi tepeme
Sanki beni arar gibi
Bakıp durdum gözlerine
Hasretimle sarar gibi

El uzatsam tutar mıyım
Tenime ten katar mıyım
..

Devamını Oku
Kerem Yüce

Her gidişin bir kayıp,bir gidişin herşeyi kaybetmek olduğunu sende öğrenmiştim.Geceleri avuçlarımda çağlayan kızıl nehirler,bir de tuzlu suların değmesiyle her geçen gün biraz daha çözülüp giden o resmin kalmıştı geriye.Önce sen firar ettin yüreğimden peşine o koca İstanbul.İstanbul muydu seni firara sürükleyen yoksa sen miydin gittiğin yere İstanbul'u çağırıp götüren? Bir ben kaldım kendi içimde,her gece sorgulara çekilip işkenceler gören.İstanbul ise tek tek topladı kaldırımlarını,sana hediye etmek için tek tek paketleyip yanında götürdü baharlarını.Artık İstanbul'un yatağı boş,senin yatağın çoktan kaldırıldı hücremde,benimse bitmeyen sorgulanmalarım.Susmamın tek nedeniyse bu firarların nedenini hiç bilmeyişim.Bekledim bir gün geri döneceğin umuduyla ve o bir günler kayıp kayıp giderken inatla senelere devretmedim.Ben devretmedim saçımda beyazlar ve peşipeşine sorgulanmalar.Oysa bir tek sen ikna edebilirdin İstanbul'u bir tek sen getirebilirdin geriye.Şimdi İstanbul'un yatağını da kaldırıyorlar hücremden; içimde artık bir ben bir o koca avlu; ne bir güvercinin kanat sesi,ne bir bahar,bir tek gölgeme saklanıp sırtımdan vuran yalnızlık.Gelmedi İstanbul,bir güvercin göndermedi engin gökyüzünden,sakladı yıldızlarını bulutların ardına ve milyonlarca çiğtanesi düştü gözlerimden ama gelmedi İstanbul sen ellerinden sıkıca tutmuşken.Ve senin adını firar koydum,dudağımda bir kan lekesi ve milyonlarca kırık yıldız düştü gökyüzünden.İstanbul kayıp sen firarlarda...İstanbul hala aranıyor ama adını yalnızlığımı saklayan gölgem koydum ve her gece o yalnızlık işkence edip vurmakta sırtıma...
..

Devamını Oku
John Maglia

Küçük çocuk başını kalıdırıp baktı gökyüzündeki yılıza
Ve başladı ağlamaya.
Yıldız ona dedi ki;
'Neden ağlıyorsun çocuğum?'
Çocuk yanıtladı yıldızı,
'O kadar uzaktasın ki,
Dokunamayacağım asla sana.'
..

Devamını Oku
Ramid Serhat Baki

bir güneş gibi doğan
ama
bir güneş gibi batmayan

bir yıldız gibi parlayan
ama
bir yıldız gibi sönmeyen
..

Devamını Oku
Murat Aktaş

SENI SEVDIĞIMI BIR GÜNEŞE ANLATTIM BIR DE YILDIZ LARA KISKANÇLIKTAN GECE GÜNDÜZ YANıYORLAR…….

MURAT AKTAŞ
..

Devamını Oku
Serdar Erdemir

ne zaman;
semayı seyre dalsam,
gökyüzü yıldız,yıldız
gayr-i ihtiyâri;
dilek tutarım!
nedense;
tuttuğum yıldız/
..

Devamını Oku
Latif Sarı

Bir ses ver Rüzgarlara
Ya da bir yildiz düsümü gülümse.
..

Devamını Oku
Cevher İhsan Miskioğlu

Zaman ki tesbihtir,omur bir nefes.
Yildiz boncuk boncuk,ay nur avize.
Ask derin bir ruya,sevda tatli ses.
Bir huzur akiyor kalplerimize.
Yildiz boncuk boncuk,ay nur avize.

Bakislar oksayis,ruzgarlar opus.
..

Devamını Oku
Mehmet Tamaç

Ve susar insan gibi
ençokta güz yada sonbaharda
efkarla bakardın.
Kaşlarını çattığın göklere
sana bir şimşek gönderirlerdi.
Tepesinden baktığımız adavapuru
karaya oturmuştuda
..

Devamını Oku
Hamdi Oruç

Yıldız Çocuk

Annesini seven çocuk
Yıldız çocuk

Anneciğim sana müjdeli tek bir haberim var yine
Bir gül haber anne
..

Devamını Oku
Hasan Yıldız 2

Zamanın kollarına emanettik biz
Hiç yüz vermedi biliyorum
Hunharca vurdu kıyılarımızı dalgalar
Yaşamak istedikçe aşındı kalbimiz
Ve bir vakit geçtiğimiz zamanda
Sana rastladım adını koyamadığım
Yaşamaya yemin içtiğim sevda
..

Devamını Oku
Murat Tali

Uzun bir günün gecesinde adaçayı kokuyor zaman. Nerden aklıma esti başladım yazmaya, bir köy meydanında sulardan köprüler kuruyorum kendime, geçtikçe ıslanıyorum kederli anlara takıyorum tokaları. Keçi kulağı oluyor anlarım. Ya o ağaçlardan düşen gülümseyişler onlara ne demeli. Bak yine ayarsız cümlelere gidiyorum. Melekler gülüyorlar mıdır bana yukardan. Gecede yüzlerce yıldız yok, olsa valla verirdim. Parlak bir ay var sadece, etrafında da birkaç tane yıldız, o kadar. Bulutları hafifçe serpiştirmişler gökyüzüne. İyi bir ressam olsaydı yıldızlarımı daha çok serperdi yoksa bulutları mı?

Yine satırlar kayıyor yan yan. Paragrafları olmayan cümleler kuruyorum uzun ve noktalama işaretlerinden yoksun. Oturup koklasan, nefesini içine çeksen, sadece hava alabileceğin. Sıradan bir durum olsa, kafayı kapatıp gitmek en iyisi derdim. Yok öyle sıradanlık, her şeyi terk edip gelmişiz kendimize, bırakıp gitmekte olmuyor. Koyuyor, hem de çok fenasından arkana bakmadan gidişlerindeki dönemediğin anların toplamı. Kaç eder her bir adımın fırtınası. Sormadım, düşünmedim sayılır mı böylesi gidişlerde adımlar. Deli derler adama değil mi? yazı yazmak zor zanaat. Memleket meselelerine girersen değil de, böyle boş ve amaçsız yazınca zor oluyor deli misin? Gecenin bu saatinde oturup amaçsız bir yazı yazıyorsun (saat 22.28) o kadar geç bir saatte değil ki, neden geç dedim anlamadım.

Çiçeklerin arasındayım aslında, onları yazsam ne kadar uzun yazabilirim. Mesela şu limoni selvi yada Japon gülü yok onlarda değil bitkilerden de çok anlamadığım ortaya çıktı. Halbuki onlarca çiçek var karşımda, aha iki tanesini ben dikmiştim, bak onları rahatça söyleyebilirim. Gül. Konuyu devam ettirecek güzel bir kaynak buldum; gül. Bak, şimdi ayın önüne bulutlar girmeye başladı, şu ressama ne dedimse yapıyor, şimdi yağmurda yağdırır kim bilir. Nerde kalmıştık? Gülde. Evet, bakalım neler biliyoruz gül hakkında, kopya çekmek serbest mi? gül bir çiçek adı akla ilk gelen bu, sonra gülmek fiilinin kök hücresi. -Gülsene, deyip birilerini gülmeye teşvik ederiz. –Gülme, diyerekten gülmemesi için kısıtlamaya gideriz. Gülme, gülmek, gülmekten katılmak, katıla katıla gülmek. Hem olumlu hem de olumsuz bir durum söz konusu, güzel bir şey değil midir gülmek, o zaman neden engelleriz anlamam. Bir cenazede gül götürülebilir gülmek götürülemez gülme götürülür. Güldüm ben götüremediğim gülmeleri de yanıma alarak. Şimdi ikimizde aç, bitap kapıdayız, almadılar bizi yemeğe. Ben yemeksiz, gül ise susuz kaldı. Aylardan da yaz. Tabi, akılsız başın cezasını gül çekiyor. Birde akıl çekiyor, tabi başa giremeyip açıkta kaldığı için bu durum başın hoşuna gidiyor mu dersiniz? Bence gidiyor, en azından derdi tasası yok, taşıyacak bir aklı yok.. ne gam, ne keder salla gitsin dünyanın derdini. Bende isterim onlardan dolu dolu diyesi geliyor insanın şimdi. Akılsız bir baş akıllı bir başı döver mi? sanırım bu sorunun cevabı, koskocaman bir evet. Baksana, dünyaya akılsızlar hakim olmuş bir şekilde, oh hem içinde bir şey yok hem de her şeyin var. Olmasa da hakkın varmış gibi davranıp olanları alabiliyorsun.

Gül demiştik nereye geldik, bir süre suda beklediğinde neden soluyor gül. Bir öykü vardı “gülün suya aşkı” diye, sanırım doyuyor bir süre sonra gül ve tokluktan kuruyor. İnsanoğlu da öyle değil mi, doyunca kuruyor insan olan yanları. Hepsi böyle değil tabi, öyle olsaydı her yanı su alır götürürdü. Suya doymadan, kendini dışarı atabilmek var işin içinde. İnsanlık nerde kaldı dostlar. Bir gül dik, bülbül gelsin aşık olsun, sonra bülbülü yakala ve sat. İşte sana gelecek, sonra otur öykü yaz roman yaz ver yayınevine, adın çıksın yazara.
..

Devamını Oku
Özlem Şahin

Seni bulmak, seni görmek istedim.
Öyle aradım
Öyle aradım ki seni, bulamadım.
Deli divaneye döndüm.
Yüreğimin hasretine hayalini bastırdım.
Gökyüzüne, bulutlara çizdim resmini,
Yıldızlarla süsledim saçlarını,
..

Devamını Oku
Ahmet Kürşat Göktürk

AY DOĞACAK

--Kahverengi Deniz Gözlüye...!

Ardından ay doğacak. Gece şarkımızı söyleyecek rüzgarlara. Saçlarının karasında solacak ömrüm. Gözlerinin renginde kuruyacak bütün denizler. Dudağının her kıvrımında bir can yakacak tebessümün, sonra bir can alacak ellerde gülüşün, geceye ay doğacak ardından.
Yazılmamış-ama yenilmiş- bir ömür kalacak benden sana. Güller rüzgarın önünde nasıl titrerse, kimsesizliğimde öyle çıldıracağım. Her bir yaprak yere düştüğünde, saçından koptuğunda bir tek tel, sen o teli yere attığında, gözlerinden inciler aktığında, ben toprak olacağım. Avuçların yanacak sabaha karşı, gözlerinde belirsiz bir karanlık, umudu kurşuna dizdin sen gülüm. Karanlığı dize getiren benim oysa… Ardından yıldız kayacak, homurdanacak volkanlar yeryüzünde, bir depremdir kopacak, koyuverecek kahkahasını gündüz, gece “kahverengi deniz gözlerinde” ağlayacak, ben öldürülmüş şairlerin yurdunda toprak olacağım, ayaklarının altında. Kimse tenezzül etmezken suya hasret yanaklarıma, ağlayacağım.
Yusuf’un kuyusundayım şimdi, Züleyha’nın epey uzağında, kardeşlerim yurdumda kaldı, ben senin yokluğun üzre gurbet ellerde, sılam sensin ey yâr. Seni kaybettiğim ve aramaya kalktığım bu dünyada artık vakit gece. Ay doğacak birazdan sıradan bir hınca doğar gibi ardımca.
..

Devamını Oku
Oyhan Hasan Bıldırki

Gönlümde gönlündeki ümitler yeşeriyor
Gecede ve gündüzde hep sen kesiliyorum
Yıldız yıldız şiirlerime sinen nefes senden esiyor
Sevda ağacımızın dalına teker teker yerleşiyor
O ağaçta çiçek çiçek açan ne
Hikâyemizden ötesi bahane
Birlikte dönülmez yollara düştük
..

Devamını Oku