Yıldırım Yıldıran Şiirleri - Şair Yıldır ...

Yıldırım Yıldıran

Dün gece hepimiz çok eğlendik
Birben hariç
Dün gece hepimiz çok sevdik
Birben hariç
Hepimiz dün gece çok neşeliydik
Birben hariç

Devamını Oku
Yıldırım Yıldıran

Sen yok musun sen,
Ne fingirdek kadınsın, ne oynaksın,
Yerinde duramazsın her tarafın kıprdak,
Endamınla beni hayran eder,
Göz süzer işve yapar, kırıtırsın.
Bir gülüşünle beni güldürür,

Devamını Oku
Yıldırım Yıldıran

Cam kırıkları değil
Can kırıkları yaraladı yüreğimi
Parçaladı benliğimi
Sardı sarmaladı
Can kırıkları
Hayâl kırıklarımdan dev

Devamını Oku
Yıldırım Yıldıran

Geçmişini bilmeyen toplumlar asla geleceğini şekillendiremez.Acaba biz yaşadığımız toprakların,halkımızın ve neslimizin geçmişini biliyor muyuz? En son ne zaman bir müze veya tarihi bir yeri ziyaret ettik? Ne yazık ki ülkemizde okullarda kuru tarih ezberiyle öğrenciler tarihten nefret etmekte ve tarihini bilmeyen nesiller yetişmektedir.Oysa ki tarih çok zevkli bir bilim ve uğraşıdır.Tarih bilinci oluşturmada öğretmenlerimize,ailelere,kitle iletişim araçlarına çok görev düşmektedir.Öncelikle toplum olarak tarih algımızı yeniden kurgulamalıyız diye düşünüyorum.Acaba tarih daha zevkli olarak nasıl aktarılabilir? Örneğin derslerde sadece dersi kitaplardan işlemek yerine görsel filmler izletmek,bazı dersleri müzelerde ve tarihi yerlerde işlemek,yarışmalar düzenlemek ilk akla gelen somut öneriler olabilir.Belki de bu dersi notlu olmaktan çıkarmalıyız bence.Bir anda tabiidir ki bu bilinç oluşmayacaktır,ama yeni nesillerde sonuçlarını görebileceğiz sanırım.Çünkü kendi tarihini yazamayan toplumların tarihlerini mutlaka başkaları yazacaktır,tabii ki kendi çıkarlarını da içine ekleyerek.
Özellikle tarih öğretmenlerimizin tarihi öğretirken veya bilinç verirken ezberden çok neden,sonuç,oluş ve geleceğe yön verme ilişkisini göz ardı etmemeleri gerektiğini düşünüyorum.Özellikle kendi tarihimizi öğrenemezsek,bazı toplum mühendislerinin toplumumuzu istediği yönde yönlendireceği açıktır.Kendi tarihimiz yanında dünya tarihini ve bizimle olan ilgisini de incelemek yerinde olacaktır.
Bir de aileler ne yapar örneğin bu konuda? Tatile giderken son sürat bir yerlere yetişmektense,yol boyundaki tarihi yerleri ziyaret ederek tatile ulamak sanırım çok daha eğlenceli ve öğretici olacaktır,özellikle çocuklarımız için.Bunun yanında tarih belgeselleri izlemek,tarih sohbetleri yapmak da çocuklarımıza tarih konusunu sevdirecektir.
Ayrıca uzun ve sıkıcı tarih sempozyumları ve toplantıları belki bilimsel anlamda şarttır,ama tarihin halkla buluşmasına sanırım katkı yapmayacaktır.Üniversitelerimizin halka açık ve sade tarih toplantıları düzenlemesi,yerel yönetimlerin konuyu ele alması da faydalı olacaktır.Damla damla oluşturacağımız bu zerreler bir süre sonra denizlere dönüşecektir.Artık tarih konusunun sadece belli bilimsel çevrelerde görüşülüp orda kaldığı bir kavram olmaktan çıkarıp halkla buluşturmanın zamanı gelmedi mi acaba?

Devamını Oku
Yıldırım Yıldıran

Daha deniz görmemiş bir çocuk
Nasıl bilebilirdi ki denizin mavi olduğunu
Veya içinde yaşayan balığı,pulunu,gözünü
Nereden bilecekti ki yağmurun denizdeki izini
Babasına sordu baba deniz nedir?
Babası da bilemedi

Devamını Oku
Yıldırım Yıldıran

Yine bir şiir doğuruyordum
Beynim zonkluyordu
Ama bu seferki
Normal olmadı
Sezar'yandı

Devamını Oku
Yıldırım Yıldıran

Bu çağ,
Oğlumun çağıdır
Bin dokuz yüz küsürlü yıllarda doğan ben
İki bin birde doğan oğluma devrettim
Aydınlanmanın,aklın ve yeni çağın bayrağını
Güneşin karanlığı boğacağına

Devamını Oku
Yıldırım Yıldıran

Ey yakarış
Ey uyanış
Ey sevgi
Ey aşk
Ey arayış
Ey tükeniş

Devamını Oku
Yıldırım Yıldıran

Acılar içimi acıtıyor
Üzüntülerim ortalığa saçılmış
Sevinçlerim çekmecelerde kilitli
Geleceğim ütülenmiş
Geçmişim tütsülenmiş

Devamını Oku
Yıldırım Yıldıran

George Orwell'in meşhur bir romanıydı 1984; günümüzde gerçek oldu. Büyük birader herkesi gözetliyordu romanında, haklı çıktı Orwell. Sene 2010,her tarafımız numaralarla, kartlarla, şifrelerle doldu taştı.Kimlik,telefon,banka kartı,numaraları bir yana nerede sıraya girsek bir numaramız oluyor nur topu gibi ve bekliyoruz sıranın bize gelmesini.Tam bir robot hayatı,duygu yok,felsefik düşünce yok, hatta aşklar bile şekil değiştirdi(tek gecelik) ,bir söz yazan olsa da eski klasikler gibi bir şarkı bestelense diye kara kara düşünüyor besteciler.
Bu arada yaşamımız beklemekle geçiyor. Aşık olmayı bekliyoruz, aşık olup kavuşmayı, kavuşup evlenmeyi, evlenip çocuk yapmayı, büyütmeyi,borçları ödemeyi,treni,otobüsü,uçağı beklemekle geçiyor ömrümüz.Beklemediğimiz tek şey yaşamımızın sonu,o da ansızın geliyor zaten beklemeden.
Peki ne yapmalı? Beklerken yaşamalı tabi, bu günü yaşamalı, bu ânı yaşamalı ve tadını çıkarmalıyız yaşamın, çünkü akan bir sudan iki kere su dolduramayız istesek de. Bence üretmek en güzeli, bir şiir, bir yazı, bir müzik eseri, bir düşünce ne üretebilirsek, bütün bunlar bizden sonra kalacak tek eserlerimizdir, tabi ki bir de yardımlarımız var o da çok önemli.Kendi çapımızda yapacağımız yardımlar da bizi daha insan kılacak ve kâmil insan olma yolunda bir tuğla olacaktır yaşamımızda.Üretmeyen insan mutlaka kendini tüketecektir ve tekrarlayacaktır,bu da yaşamın monoton olmasını doğuracaktır kısacası.
O HALDE NE DURUYORUZ,
BEKLERKEN ÜRETELİM,
BEKLERKEN YAŞAYALIM,

Devamını Oku