Ne daglar ne de okyanuslar durdurur beni
Hapiste yatmak da vız gelir artık Kardelen'im
Ben sana tutulmusum, gözlerim olmasada olur
Ne olur beni bırakma bırakma Kardelen'im
..
Fethi Paşa Korusunda şekersiz çay içmek gibi bir şey sensizlik.
Vapura rehberlik eden martılar eşliğinde simit yemek gibi bir şey Aşk.
Çayımın şekeri tatlı muhabbetin,
Nazik omuzlarının yeri kaba omuzumun hemen yan tarafı.
Ya çayıma şeker ol, gel al yanı başımdaki yerine
Yada martılara attığım simit ol,
Havaya savurduğumda kimin kaptığı belli bile olmayan..
..
Aşk kızgın güneşi silmek
Deli boranda vurgun yemek
Aşk bülbül diliyle gülü sevmek
Kış ayında kardelenle dirilmek
Aşk onun her dediğine tamam demek
Sahibimizi bilmek onda dirillmek
Aşk için ne söylesek... bitmez
..
Kalp temizlendikçe acıkır,canı ölüm yemek ister,
Beden gıdaya muhtaçtır,ruh Allah'a,
İnsan okudukça öğrenmek, yazmak ister,
Beden ilme muhtaçtır,ilim Allah'a.
..
Yaşamın camına taş atan
Kimliği meçhul gri kişilikler
Hedefi vursada canımızın cam kırıkları
Panikletmez insancıl duygularımızı
Üç can sonsuz meydan
İman iman inan yeter
..
Son dersin zil sesi duyuldu, sınıfın uğultusu zil sesine karışırken sağ eliyle şakağını ovdu, uykusuz göz altları biraz şişmişti, ama kahverengi gözleri yinede güzel bakıyordu.
-İyi günler öğretmenim diye birer birer önünden geçti öğrenciler. Kimisi koşturuyor kimisi ağır adımlarla çıkıyordu sınıftan. Yavaşça doğrultu ders notlarını masanın üstünden topladı, öğretmenler odasının yolunu tuttu, okulun hizmetlisi yanından geçerken
–Nasılsınız? Hoca hanım diye seslendi, dalgındı duymadı, kafasında dolanan sorular, yılların yorgunluğu yüzüne değilse de kalbine yansımıştı.
Öğretmenler odasından montunu ve çantasını aldı, ders notlarını dolaba koydu. Göz ucuyla saate baktı, biraz yürümek istedi, okul çıkışı en sevdiği şey o yolda yürümekti… küçük adımlarla koridoru geçti. Merdivenlerden yavaşça indi. Son derste sınıfın yaramazı Ahmete biraz sinirlenmişti, aklına geldi, üzüldü. Çok mu ileri gittim diye düşündü kendi kendine…
..
Spor yap dengeli beslen,
Temiz giyin,giyimine özen göster,
kendine bak,
Sağlıklı olmak için bunları yap.
Her gün düzenli ol,
Biraz da sağlığın için özenli ol,
..
Kalp temizlendikçe acıkır,canı ölüm yemek ister,
Beden gıdaya muhtaçtır,ruh Allah'a,
İnsan okudukça öğrenmek, yazmak ister,
Beden ilme muhtaçtır,ilim Allah'a.
..
Yemek yeriz önce,
Ardından birer içki,
Kahveler bizim evde,
Budur gecenin rengi.
Anlayacağın güzelim,
Dürüst adamım ben;
..
Artık dayanamıyorum ben sensizliğe
Hayatım gidiyor doğruca sessizliğe
Dönmüyor artık eskisi gibi sevgisizliğe
Sevdi seni bu kalp ne yapayım sen söyle
Bu yürek senin sevgine muhtaç
Ne yemek ne de su bu bünye sana aç
..
Bir insan gecmisinden simdisinden yada geleceginden gelen ve bir o kadar derine gomdugu bir insanin evliligini neden engellemek ister diye dusunuyorum. Kac gundur dusundukce cogaliyorum, cogladikca cosuyorum, costukca bu coskuyu durdurmak istiyorum,durdurdugumda da kendimi bulamiyorum.. Dusunuyorum gunlerdir bunun nedenini ve bir o kadar nedensizce istememi, anlayamiyorum.. Goruyorum belkide gecmisten kopmamak istemememin son demi. Demlenme dedikleri de bu olsa gerek rakinin sadakatiyle. Bencilce duygularin butunlestig,i butunlugunde bir o kadar sessizlestigi icimizde. Ah desem gitme, git desem bir o kadar aci sanki. Kopuyorum..Yazmak, yazdikca cogalmak istiyorum. Cogaldikca bosaliyorum sanki. Hatirliyorum da ne guseldi. Ne korkuyordum senden seni kaybetmekten bir o kadar da seninle olmaktan. Sana evlenme desem bu sofistike dunyamda sana gitme desem durur musun acaba. Neden bu bencilligim,neden bu karmasam bilemiyorum. Kendimle her bas basa kaldigim anda, bir o kadar anlamsizlasiyorum. Yazdikca azalicak saniyorum bu arzu, gitme. Ama olmuyor iste hayatin istedigimiz gibi olmadigi seklinde. Olmuyor, azalmiyor. Kelimeler akiyor beynimden, akan sular gibi seller oluyor olusuyor dusuncelerimde. Dusuncelerim yine odaklaniyor ayni cumleye. Evlenme. Sanki bir misyon gibi ustlendim bunu kendime.Gecmisten simdiden ve gelecekten O kadar kisi beni bulurken ben durdum durdum, kendimi aradigim bu karmasada,icime yaptigim bu yolculukta seni buldum. Belki de bu sana bir yardim eli, belkide cozumleyemedigim bir ben icin bir adim kendime. Gitme. Git ama gitme, bana bu kadar yakin ama uzakken gitme. Keske ile baslayan bir cumlem yok senin icin hersey yasandi ama yasanamadi dizildi bogazimiza en lezzetli yemek tarifinin son satirinin kopmus oldugu tarif kitabinda. Belki bu bir isaret, cozumlenemeyen bir tercih, belkide bu allahin bir oyunu sen ve ben bilinmezliginde. Oyun demisken aklima geldi, seninleyken ve sensizkende hep ayni oyunu oynamismiydik. Evet belkide bu bir oyun. Giden gider kalan saglar bizim midir gercekten ne dersin? Giden gitti de kalanlar mi kaldi bedenimizde sozcuklerimizde. Hayir hayat sanstir birazda,neresinden bakarsan bak bu bulmacada, sans birazda biz degilmiyiz ve kendimiz yaratmiyor muyuz sansimizla bogulmus hayatlari. O gun Slm dedigim anda biz seninle ne yapicaz dedin ya,ne kadar komik ki ben bir hayalperesttim ve ne kadar komik ki sanki sende biraz oylesin. Hayatim karisik dedin ah bide bana sor be guselim ne zaman cozuldu bu dugum hic gormedim. Bir seyleri degistirmek, dokunmak ve buyulemek icin buldum seni biliyorum ama ne, ne icin ciktim bu kadar karmasik hikayeler arasindan, neden bu yolculuk ice ve o kadar kisi den gectimde sende niye durdum bilmiyorum. Gecmis gelecegin aynasidir derler ama bir seni neden buldugumu bulamadim bu isigin yansiyamadigi puslu ve bir o kadarda gunesin coskuyla parildadigi dunyamda.Bir de kendimi bulamadim aynalarin arkasinda. Git gitme giderken gidenleride al gotur gittigin yere. Ama biliyorum bilmesemde bilmek istiyorum bulucam nedenini bu bencilligimin ve hayatina neden tekrar girmek istedigimin. Git ama giderken gitmek istedigin yone gidemeyenleri de al gotur ve git nedensizce..Git ama Gitme. Iste tam bir sofistike.Seninle..
..
Gitmek varmış
Giderken ağlamak varmış
Gittiğin yerde de ağlatan varmış
Giderken yolunu kaybetmek varmış
Dostluk varmış
Dostuna ağlamak varmış
..
Bazı şiirler var benim yüreğimde en şair anlarımın sana en aşık anlarım olduğunu farkettiğimden beri,
Susmayın gölgeler var beynimde sürekli seni fısıldayan...
Belki beraber dinlerken bizim şarkımız olsun deriz diye dinlediğim şarkılar var benim,
belki beraber izleriz, önceden izlemiş olmiyim diye izlemediğim filmler var...
..
Seni Seviyorum” iki kelimeden oluşuyormuş gibi görünen bu cümle, bazen takılır insanın boğazına. Sanki bu iki kelimeyi bir araya getirebilmek için binlerce kelime söylemişsiniz gibi hissedersiniz kendinizi. Bu cümleyi normal hayatta rahatlıkla kurabilirsiniz. Mesela, sokakta çiçeklere bakarak:”Ey güzel çiçekler sizi seviyorum veya en sevdiğiniz bir arkadaşınıza rahatlıkla, dostum seni seviyorum diyebilirsiniz. Ellerinizi kaldırıp semaya ey dünya, seni seviyorum diye haykırabilirsiniz. Hatta bütün yıldızlar, Ay, ey Güneş sizleri seviyorum diye rahatlıkla içinizi dökebilirsiniz. Ama kalbinizin yarısını kaptırdığınız, ona bakınca sizin tamlayanınız gibi hissettiğiniz, onu bütün yaratılmışlardan ayrı bir gözle gördüğünüz melek yüzlü varya… İşte onun karşısına geçip de aslında ağzınızdan bir çırpıda çıkabilecek iki kelimeyi söyleyemezsiniz. Seni seviyorum demenin yeterli olmayacağını biliyorsunuz. Çünkü bu iki kelime onu ne kadar çok sevdiğinizi anlatmakta aciz kalacaktır. Ne kadar bağırsanız da, seni seviyorum demek size çok basit gelecek. Bu kadar basit bir cümleyi kuramamak ise sizi ayrı bir taraftan hançerleyecek. İçinizde onun sevgisi fokur fokur kaynarken, kuru bir seni seviyorumun ne önemi var ki? Peki nasıl onu çok sevdiğimizi belirtebiliriz diyorsanız, bunu sadece onun gözlerine bakarak gerçekleştirebilirsiniz. Ama hiç konuşmadan, hareket dahi etmeden. Sadece gözlerine odaklanıp, onu ne kadar çok sevdiğinizi haykıracaksınız. -Unutmayın kelimeler bazen duyguları dile getirmede kifayetsiz kalır. Ama duygular gözlerden okunur.- Eğer gerçekten kalbinizin yarısı ondaysa zaten onun gözleri sizinle konuşmaya başlayacak. Gözleriniz konuşurken siz farkında olmadan kalpleriniz birleşecek. Tek kalp iki kişiyi aynı anda yaşatmaz diyenlere en somut örnek olacaksınız. Onunla olduğunuz zamanlarda kalbinizin bedeninize sığamayacak kadar büyüdüğünü farkedeceksiniz. Bir kalbin ikinizi birleştirdiği gibi sizi de ayrı ayrı iki kalp yaşatacak. Biri kendi kalbiniz diğeri ise onun ki…Kendi kalbinizin sol tarafınızda olmadığını fark edeceksiniz, bazen size uğrayacak bazen onu bulmakta zorluk çekeceksiniz. Ama onun kalbi bütün sıcaklığıyla her zaman sol tarafınızda sizinle beraber olacak. Ne kadar hızlı koşarsanız koşun, hiç yorulmadığınızı fark edeceksiniz. Çünkü sizin kalbiniz yorulursa onun ki sizi yaşama bağlayacak. İnsanın beş duyusu var diyenlere siz altıncısının da olduğunu söyleyeceksiniz. Onun ellerinden tuttuğunuz zaman daha önce hiç hissetmediğiniz bir duyunuzun devreye girdiğini fark edeceksiniz. Normalde iki simitle doymayan siz, onunla tek simidi paylaştığınızda bir hafta yemek yiyemeyecek kadar tok hissedeceksiniz kendinizi.Onunla sokakta yürüdüğünüz zaman, her zamanki kaldırımlar o gün daha bir farklı dizilecek ayaklarınızın altına, her zaman ki balıkçı amca o gün daha neşeli ve daha pozitif gelecek size. Önünden geçerken burnunuzu tıkadığınız belediye çöplüğü bile o gün hiç kokmayacak.Çocuklar her zamankinden daha neşeli oynayacak parkta. O gün bulutlar ilk kez gülümseyerek yağmur yağdıracak. Ve siz ilk defa yağmurda sırılsıklam olmaktan bu kadar çok zevk alacaksınız. Hayatta kelimelerin büyüsüne inanmayan siz, “Seni” “Seviyorum” kelimelerinin yan yana gelmesiyle sihirli bir kapıyı araladıklarına şahit olacaksınız. Seni seviyorum dediğiniz gözlerde eğer sizi seviyorsa, bunları ve daha fazlasını yaşamaya hazır olun.Ama sevdiğiniz o meleğin gözleri başkasındaysa… Tadınız kaçmasın diye olacakları bu yazımda eklemek istemiyorum. Siz inşAllah Seni Seviyorum ile sihirli kapıları aralayanlardan olursunuz.
..
Kaybetmeden bilemeyiz kıymetini ama Tanrı nimetidir
Yemek içmek gibi, nefes almak gibi, yaşamak gibi
Birde yaşarken kazandığımız nimetler var
Sevmek gibi, sevilmek gibi ve tabi sevgili gibi
Kendin bulursun onları tabi tanrıda yardım eder
Rastlantılar yumağı ile diğer adı da kader
..
Görkemliydi gözleri...
Yanı başında depreşen koca pavyon neonlarına komşuydu hikayen. Karnın açtı çoğu zaman AMA bir dilim ekmeğe değil küçük bir selama tutunuyordu tüm direncin. Amaçsız kedilerin ayyaş miyavlamaları uyandırdı bir ömür seni. Hiç uyumadın aslında,bir yudum içki içmeden zoraki sızmalarla başlıyordu gecelerin. Bir sevdan bile yoktu,olması da muhtemel değildi aslında. Hayal kurmana bile izin vermemişti hayat. Apartman bodrumundaki rutubet bekçisinden öte bir şey değildin kimileri için
Filtresine kadar içerdin hep sigaranı,sararmış parmaklarının mahcupluğu yüzüne vururdu.... Tokalaşamazdın kimseyle.... Umutsuz bekleyişler alırdı öğleden sonralarını, açlık değildi korktuğun AMA ölümden de çekinmiyor değildin hani. Açlıktan ölmek gururunu kırardı epeyce. Derken merhametli bir el yarım kap yemek getirirdi. Utanırdın...... Kafanı sallardın usulca ve koca bir minnetle.
Doğduğuna isyan etmedin belki AMA hiçbir haz da almıyordun yaşamaktan ve kararsız bir soluk daha alıyordun her geçen saniyede. Menfaat nedir bilmeyen,para nedir görmeyen,zor ve acımasız, asil AMA gösterişsiz bir parıltı gibiydi adımların. Pantolonundaki yamalara inat başın dik yürüyordun hep. İntihar tek çareymişçesine dikiliyordu karşına her doğan günle beraber AMA sen yaşıyordun. İsrarla ve usanmadan, hayata duyduğun o anlamsız aşk için, sırf bir sonraki günün aydınlığı için, koca bir abide gibiydin,ne titrek ellerin,ne de solgun yüzün o kahraman direnişine mani değildi. O gün gelipte oturduğun sandalyeyle beraber yere düştüğünde, bir defa daha göremeyeceğimin bilinciyle baktığım bakir gözlerin Adeta şöyle haykırıyordu: AŞK KOMİK DEĞİLDİR! ! ! En büyük aşkın seni terk ediyordu
Ve ölüyordun Cemil Amca...
..