Kasım baştan acıdır,
Kasım başlı başına acıtır.
Kasımın soğuğu, ayazı hatta havası,
Uyandırır hatıraları kaçırır bir anda hevesi.
Onca dert geldi bu cahil başa,
Gahı duvara anlattı gahı taşa,
Düşmanı hep kendisiymiş canın,
Yenemedi ama savaşa savaşa.
Aldı karşıya derdi üzüldü,
Kendimce bir kuruntudaydım,
Ömrüm boyunca bana, bir resmin yetti işte.
Kader bizi tam birleştirecek ti,
Ama bak bizim sırtımıza ayrılık kaftanını biçti işte.
Bu yol beni yordu babam,
Kılıcı kesinkin kader;
Tutupta pusatı yüreğime sürdü,
Ellerimde hasretten pranga babam,
Yürü dediler yürüdüm,
Gördün mü kırıldı kaldı kanadım,
Mavilerde çırparken.
Gök semayı kırmızıya boyadım,
Bulutları yırtarken.
Bilmiyorum aylardan kasımmı, ocakmı?
Merak etmiyorum, yarın güneş doğacakmı?
O kadar umursuzum ki, tek merak ettiğim,
Yüreğinin sızlamayacağı bir gün olacakmı?
Bilmiyorum.. bomboş avcum, tarifsiz bir his,
Israrla üzerlerine çalmama rağmen,
Mana bulamadım, boşamı gördüklerim!
O halde çıksın gözlerim, ne dururlar ki?
Kulaklarına sesimi demlememe rağmen,
Bir türlü inmedi gönüllerine, sözlerim.
Ateşi duymuyorum seni severken,
Ne garip sanki yanmamış gibi.
Maviden başka renk seçemiyorum mesela,
Kurak ovalar, dağlar, ormanlar, kırlar?
Gencecik yaşta kul olmadım diye bir kula,
Elini eteğini öpmedim, yalvarmadım,
Ağasın, paşasın demedim diye bir hayduta,
Doğru şeyleri anlattım diye bir anguta,
Düşüncelerim, fikirlerim ve ben,
Hapsolduk, adı fabrika olan bu fanusa.
Artık teşrif etmeyeceksin şiirlere,
Ortak da etmeyeceğim seni sırlara,
Seninle beraber gidemediğimiz yerlere,
Bende gitmeyeceğim, merak etme.
Kurduğun hayalleri unuttuğunu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!