Günümüzde bir düşmandır yalnızlık
Çünkü kalmadı artık akrabalık,
Kalplerdeki duygu acımasızlık,
Kalp dediğin, bir taş parçası şimdi!
Bize emek veren ana-babalar,
Mutluluk hep uzağında sanırsın,
Oysaki içindedir aradığın...
Yaşadığın sürece yanılırsın,
Hatalı düşüncelerle yaşarsın.
Ve hep mutsuz olmaktan korkarsın,
Anın tadını çıkaramazsın.
İnsan hiç kalabalık bir yerde yalnız hisseder mi?
Hissedermiş demek ki...
Henüz gençken, gençliğini kaybeder mi?
Kaybedermiş anladım ki...
Çiçekler koparılmadan da solarmış.
Işık sadece aydınlatmaz, yakarmış,
Karşında dertlerim dökeyim istersin,
Küllerim savurup çökeyim istersin.
Manasız kederim sökeyim istersin,
Bırak da susayım, anlatmak beyhude…
Bilmem, sen de benim gibi naçar mısın?
Unutmuşum semaların maviliğini,
Doğan bir günün iyimserliğini.
Veda etmişim ayrılan çocukluğuma,
Kök salıp tutunamayan anılarıma…
Gözlerindeki zümrütleri çalmışlar anne,
Gülüşündeki huzuru almışlar.
Gözlerini sakla perdenin arkasına,
Demir kapın kalmasın aralık...
İnanma güneşin turuncu hırkasına,
Üşürsün, aylardan aralık...
Ne uykuyu, ne geceyi, ne de bir rüyayı...
Aynaları sevdik kalbimizi unuturken.
Ne insanı, ne güneşi, ne de dünyayı...
Benliğimizi sevdik nice gülü kuruturken.
Açan renk renk kır çiçeğini hasta ettik,
Haketmeyen adamları başımıza usta ettik.
Yağmur huzurdur gerçek Dünya'da,
Fakat benim dünyamda yağmur yağdığında,
Acı ve hüzün diye kalır aklımda.
Yağmur dediğim de gözyaşımdır aslında.
Kırgınlıklarımı böyle ifade ederim satırlarımda...
Şiir hep üzüntü barındırmaz ama;
Hoşçakal,
Gidiyorum maziyi geride bırakarak,
Ağırlaşmış defterimi, tozlu kutuya saklayarak…
Hiç görmedin biliyorum,
Fakat büyüdüm,
Engebeli yollarda tek başıma yürüdüm,
Bilir misiniz?
Uykusuzluk nedir bilir misiniz?
Ağrıyan göz kapaklarımı taşıyamadığım sabahları,
Bir hicran seline kapıldığım hançerli akşamları,
Kül olduğum ateşli kırık odunları,
Artık çözemediğim buzdan insanları,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!