Kayıp bir çocukluğu aradım ben,
Parkın zeminine basıp gezerken.
Huzurum buz tuttu hissediyorum,
Güneşi uyandırmak istiyorum…
Neşe dolu çocukluk; güneşimdi,
Sokağın manzarasına çevrilmiş başı,
Belirgindi çizgileri, çatıktı kaşı.
Çok küçüktü vicdanının daimi yaşı,
Kalabalık mekanlara ait değildi...
Mai gözlüsü istemiyordu ki candan!
Günaydın size insanlar! Nasılsınız?
Kibrinizden ötürü biraz kızgınız.
Ahmaklıkta zirvede yarışırdınız,
Sabah sabah işleri karıştırdınız...
Beyinlerimiz mücadele etseydi,
Bir hüzün saklıdır gecenin karanlığında,
Ve bin umut vardır her yeni gün doğumunda.
Dilerim; umutların artar uyandığında,
İyi geceler! Çok huzurlu hisset rüyanda...
Hatırlıyor musun? Masal okurdum hep sana,
Güneş ilk defa boranı kesiyordu,
Sabah bir meltem-i bahar esiyordu.
Kışın yadigarı uğramadı toprağa,
Kar taneleri düşmedi ölen yaprağa.
Tarumar oldu beklenen kar,
Yükseldi ateş topundan çıkan har.
Yağmur bütün hızıyla çarparken camlara,
Usul usul ağlarım ben de bulutlarla.
Çaresiz bakarken, dağılan umutlarıma
Çığlıklarım karışır yıkık duvarlara...
Ve ansızın kemanım gelir hatırıma,
Artık çok uzaktayım senden, kayboldum.
Yalnızlığı içiyorum yudum yudum.
Ağlamaya gücüm kalmadı, yoruldum,
Kırgınım sana! İstesen de affetmem!
Yeteri kadar değer vermedin bana,
Esti, gürledi ve düştü gönlümden,
Rüzgar gibi geçti buruk ömrümden.
Hangi kenti mesken tutacağım ben?
Yaşananlar ki; farksızdır ölümden...
Küçükken, porselenden bir bebeğim vardı
Evin en kuytu köşesinde saklanırdı.
Teni soluk, ifadesi anlaşılmazdı
Bazen gözleri nemlenir, ufka bakardı.
Tebessüme yer yoktu o dudaklarında,
Korkuyorduk, çocuktuk, bilemedik.
Sayfaları karalardık, silemedik.
Sabırsızca güçlüklerden kaçardık,
Tabuttaki gömülü sırları açardık...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!