Aşk tohumdur
yanlızlık büyütür derinlerde
çiçeklenmeye başlarsa
güz vurur yüzüne.
Dünyadan insana
O adam yine oturacak mavini gölgesine
başını sevmeyecek kimse
toprak saf alkol
gök gerilecek
kopacak ip.
Umarsız batar gün
kuralsız
geceye susar bir militan
adı umut
uzakları besler düşlerinde
geceye kusar
Dağlarda tutuşan ateşti Prizat
yalnızlığın tortusuna sönmüştü
ömrünü törpülemiş
uğruna kaçtığı adam
döllenip terk edilmişti
binlerden birdi
Gözlerime bulaşmış bir kere mavı
Delirmişim
Neyleyım
İz bırakmış tenıme
Yurdumun dört bir yanı
Örsle dövmüşüm özümü
Yağmurla ıslanmıştım
Soğuktu
Güneşin cebimde unuttuğu
Işıktın
Gobi çölünde cansuyum
Kim böldü uykumu
Her şeyin ucuzladığı, düşünen insan beyinlerinin yozlaştırılmaya çalışıldığı ve kantinlerde bir hamburgere satılan şeylerin adına aşk denildiği bir zamanda, üzerinde büyüyüp su içtiğimiz toprağımızın sorunlarını anlatmaya çalışmak için Mim Kemal Ertuğrul ile başlayan Ahmet Erdem ve Ali Aydoğdu ile devam eden dalga ya bir damla olsun diyedir yazdıklarım.
Dur
Yolcu bile olamayan
Bir ikramdır yanlızlık
İnsandan insana
Yorgun ve kederli adamlardan alır kadınlar
En kanlı yerlerinde saklarlar
Eteklerinin altından fırlar yinede
Hep alnından vurulur
Sevinci sorgulayan bir yolun kenarında
yüreğimde yaktığın çıraya düşüyorsun
Efkarlıyım mümkünüm yok
Adliyeler utansın, hakimler sussun diye
Kimse bilmeyebilir
anlayamaz kimse
herkesin dokunmaya korktuğu
bir yaşamak şeklidir.
gözlerim ah gözlerim
ne çok yakışırdı dünyaya
söz sessiz bir isyanla genişletiyor deltasını..güçlenerek akıyor içimize...dönüp vuruyor kendi gerçekliğini..inadına bir başkaldırı bu...güçlü dinamiği şaşırtıyor...gören gözün kılavuza gereksinimi yok...deliliğin daim olsun şair