Lise yıllarındayız. Genciz, delikanlıyız, fişek gibiyiz. Yetmişli yıllar, olmadık zibidilikler yapıyoruz, hem kendi aramızda, bazı bazı da kız arkadaşlarımıza saçma sapan şakalar yapıyoruz. Geçip gidiyor zaman o gençlik hevesleri ile...
İsmail bizim sınıfa geldiği zaman hem yakışıklı hem de çalışkan bir çocuk olarak biliyorduk onu önceki sınıflardan. Bir sene önce bizim sınıfta değildi ama, tanırdık yinede birbirimizi... Bazı zaman sınıfta, bazı zamanda dışarıda saçma sapan deneyler yapar, güya bizlere bir şeyler ispatlamaya çalışır bir hali olurdu...
Yine bir gün teneffüs zamanı sınıfta otururken, bu durdu, birden bire bize dönerek ’’Oğlum ben geçenlerde mahallede arkadaşlarda gördüm çakmak ile gaz çıkarırken osuruklarını yaktılar, bir acayip oluyor lan, ben de deneyeceğim.’’ dedi... Şaşırmıştık gerçekten, onun bir sürü saçmalıkları vardı zaman zaman, ama bu tür bir saçmalığı ilk defa dile getiriyordu...
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta