Rüveyda Şiiri - Nurullah Genç

Nurullah Genç
168

ŞİİR


1038

TAKİPÇİ

Rüveyda

fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
bir güvercin uçurup kıtalar arasından
çağırdın beni
geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana
koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına

adını söylemek istemiyorum
her hecesi amansız bir kor dudaklarımda
her harfine yıllardır şimşeklerle yarıştım
zindanlara karıştım, ölümlerle tanıştım
adını söylemek istemiyorum
rüveyda dediğim zaman
anla ki, senin için yürüyor kelimeler
çığlığımın atardamarlarından

hangi yıldızdır bilmem, gözlerin
kayar da üzerime rüveyda
önce tuhaf bir deprem yayılır bedenime
sonra açılır önümde ıstırab vadileri
silik renkleriyle adımlarıma
çözülmeye yüz tutan bir mazi mühürlenir
hayalin bittiği menfeze doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru

uslanmaz bir yürek taşıdığıma dair
yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda
oysa rüveyda
baştanbaşa ben
kevser akan, gül kokan bir kalbin filiziyim.

kitaplara sürdüğüm kapkara lekelerden
bir anlatsam nasıl utandığımı
bir doğrulsam eğildiğim yerlerden
ağarır tanyeri nilüferlerin
alaca bir at koşar içimde
ezer toynakları ile anılarımı

sular köpürmemeliydi rüveyda
kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin
ben zehire alışkınım, şerbete değil
rüyalar hefret eder avare duruşumdan
kabuslar çeker ancak derdimi yeryüzünde
sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber
ben her gece bir Mehdi türküsüyle çilekeş
yargılamak için zeval kayıtlarını
inkılab bekliyorum

hangi umut çiçeğidir bilmem, ellerin
uzanır da gönlüme rüveyda
derinden bir ok saplanır bağrıma
beynimi çağıran bir sese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru

varlığın cinayettir memleketimde işlenen
akıtır kanını en asil pehlivanların
yokluğun sükunettir kuşatır evrenimi
varlığın ve yokluğun ölümüdür baharın

artık eskisi gibi bakamıyorsun
göklerinde bir belkıs otururdu rüveyda
binlerce gökkuşağı olurdu kirpiklerin
güneş bir anne gibi dururdu başucunda
artık dokunamıyor kakülün bulutlara
karalara bürünmüş saçlarında dolunay
ben bu kadar zulme layık mıyım rüveyda

hangi ressamı vurur bilmem, endamın
sarar da benliğimi
ben beni tanımam kaldırımlarda
kafesleri yutan kafese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru

kırmızı bir kurdela bağlayarak alnına
duydun mu orkideye dua eden birini
bu ısmarlama yüzler yok mu rüveyda
bu yapmacık bebekler
gözyaşı akıtırken gülenler yok mu
beni kahrediyor geceler boyu

hangi çağın gelişidir bilmem, gülüşün
soluk bir dünyanın mezarlarına
gömerek gurbetimi
kapadı karanlığa Yesrip, kapılarını
meydan okuyuşun çağın ordularına
bilmem hangi mevsimin başlangıcıdır
doruklardan öte hevese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru

yasını tutuyorum kararttığım düşlerin
yıpranmış divaneler gibiyim sokaklarda
amansız bir ütopya üfleyen pencereler
lif lif yoluyor dram seyyahı bedenimi
önümde, haksızlığın hesaba çekildiği
hiç kimsenin kimseyi tanımadığı mahşer
arkamda, kare kare ömrümü belirleyen
hatırladıkça yanıp tutuştuğum resimler

söyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını
yeniden bir nil olup taşar mıyım çöllere
kim giydirir başıma tacını nihayetin
kim takar bileğime hürriyet künyesini
karada balık gibi nasıl yaşarım, söyle

rüveyda, seziyorum; tahammülün kalmadı
ama dur, boşaltayım bütün çığlıklarımı
asırlardır köhne barınaklarda
küflenen, çürüyen çığlıklarımı

at vuruldu; içim paramparça rüveyda
gölgelerin ardına sakladım kusurumu
sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin
ben burda damla damla eriyip akıyorum
yine de, çiğnetemem kimseye gururumu
istenmediğim yeri sessizce terkederim
hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu
mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim

Nurullah Genç
Kayıt Tarihi : 25.5.2000 05:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ahmet Nejat Alperen
    Ahmet Nejat Alperen

    Bu dizeler, bir çağrının ve bir yolculuğun tasvirini içeriyor gibi görünüyor. "Ezayı bağlayarak yorgun kanatlarına bir güvercin uçurup kıtalar arasından çağırdın beni" ifadesi, uzak bir çağrıyı ve daveti anlatıyor gibi. Yorgun kanatlar metaforu, bir tür zorluğu ve yorgunluğu ifade ediyor, ancak çağrının gücüne karşı gelen bir güvercinin hala uçması gibi, bu yorgunluk aşılmış gibi görünüyor. Müstesna şiirinizi büyük bir beğeniyle okudum. Teşekkürler Üstadım.Emeğinize ve Güçlü Kaleminize sağlık. Saygılarımla...

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin

    Bir kamyon kelamdan, bir gram mana ve hikmet çıkaramadım Nurullah bey. Bu kadar kelamı İsraf etmeden önce keşke "ŞUARA/ŞAİRLER" suresini son beş ayetindeki yalan yanlış yazan şairlerle alakalı ikazları bir okusaydın!

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin

    Mü'min ve Müslüman bir şair, yaptığı yanlışlar için, batıl kitaplardan değil, Allah'ın son hak kitabı olan Kur'an'dan, bilhassa da, asla açıp bakmadığı, ya da baktığı halde manasına odaklanıp ders almadığı "ŞUARA/ŞAİRLER" suresinin son beş ayetindeki şairlere verilen emirleri ihlal ettiği için utanıp sıkılmalıdır Nurullah bey.
    Bir de, aslı astarı olmayan o mehdi türküleriyle oyalanacağına, Gerçek mü'mine düşen kulluk görevlerine odaklansan daha iyi olur. Zira, mehdi meselesi koskocaman bir masaldan ibarettir bilesin!

    Cevap Yaz
  • Mihan Sezgin
    Mihan Sezgin

    Sevgiye dair sevgiliye yollanan bu muhteşem şiir defalarca okunmalı. Her okunuşta farklı duygular oluşturur. Usta şairi yürekten kutluyorum. Emeğine yüreğine sağlık...

    Cevap Yaz
  • Ayşe Ecrin Gürbüz
    Ayşe Ecrin Gürbüz

    Nurullah bey şiirinizi çok beğendim...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (86)

Nurullah Genç