Geçen her saniye kazma vuruşu
Karanlığa gömer zaman acıyı
Öttü mü bir kez ömrün baykuşu
Ezberletir yine aynı şarkıyı
Rengarek tepenin eteklerini
Usul boylu güzel gözlü sevdiğim
Hamdlsun ki sağım daha ölmedim
Yerinde çok şükür gücüm sıhhatim
Erise de yağım daha ölmedim
Ölüm mü var gerçi bu sevda gibi
Uzağım sana
Çok uzağım hem de
Yakınında olana ne mutlu
Ne mutlu bastığın topraktaki tozlara
Tattığın biberlere tuzlara
Ben hep nereye gideceğimizle ilgilendim
Sense saplanıp kaldın nereden geldiğimize
Çamurun en büyük sebebi diye tanımladın yağmuru
Ben doğanın sihirli değneği olan şimşeğin büyüsü sanırken
Kış bitti mi bahar başlardı sende
Ben her tebessümünde yaşardım baharı
Cevizlibağ dağ dağ beton
Dolmuş taşmış harami ile her dere
Süleyman'ın oğlu Davut paşa olsa kar değil
Toplar bile açamaz artık geçmişin kapısını
Galata gibi köprüleri yok ömrün
Nergislere kardeş gözlerin senin
Hasretle kucaklaşırlar her görüşmede
Bir sıla kokusu yayılır etrafa
Özlemden sararmış solmuş her biri
Gözyaşından bir ırmağın
Huzur yanımda kalmadı sevgi çekip gitti
Mutluluk beni tenha bir köşeye itti
Sevdayı unuttum çoktan güzellik kayboldu
Umudun kıpkızıl gülü sarardı soldu
Bir gün bahtım maça çıktı kaderle
İlk dakika hüzün çaktı gol oldu
Başlarken umut düştü kederle
Şanssızlık doksana taktı gol oldu
Derken korku pası verdi acıya
Ne büyük şereftir ne büyük onur
Sözler yazabilmek bu aşka dair
Belki sevgilice bunlar okunur
Anlatabilsem dertlerimi bir bir
Haddim değil ona şiirler yazmak
Az kaldı çekip gitmeye dünyadan
Ne çok diyeceğim var daha oysa
Artık beni de hiç duymuyor zaman
Sürüyor değişmez o zalim yasa
Islak söğüt dalı güneş ve rüzgar
sevgili dostum bende yazıyorum nacizane senin şiirlerini de okudum ve okurken bir çoğundan keyf aldım yüreğine sağlık şiirlerini imini kullanarak pay yapacağım