Küçük çocukluğumun ip astığı gibi bir ağaç.
Yada koca adamlar caddesinde bir ayak sesi kadar değerli.
Seslendiğim dağlardan yankı geldi..ah ne kadar gülünç.
Buluta kaçtı umut.
Koşma peşinden küçük.
Gözlerinde yaşları görmedim sanma.
Geceleri farklı yastıklara ağladık bazen.
Umut acı verir, siluetlere inanma.
Ben değilim gece sokağında gezen.
Yağmur farklı yağdı bir çok kez.
İstanbul
Çorabın kaçmış
Makyajın akmış.
Kimler sana,
neler edecekmiş.
Bir leri gelmiş,
Küçük düşünceler
Küçük düşenler için.
Büyük düşünceler
Derine düşenlere.
Kömür karası toprağa kin tohumu.
Sessiz yağmur damlaları
Yıllanmış taşların yaşları.
Yaşamdan süzülen düşün.
Ve göz yaşının şahitleri.
Kucakla beni ölüm.
Dişlerim dudaklarımı acıtıyor,
Hızlanan bir melodi de kulağım,
hafif tuzlu bir kan tadı dilimde.
Güneş hiç olmamış gibi nicedir.
Islak kirpiklerinde arsız bir damla
Gözlerinin ışıltısı artsın diye mi düşmüyor?
Uzun duvarlar gördüm.
Soğuk beyaz duvarlardı.
Üstünde amaçsız balyoz izler.
Yasak şeylerin yığınında bir duvar.
Soğuk beyaz duvarlar.
Bu gün yağmur var İstanbul da.
Sessiz sokaklar dar.
…ve ıslak
kaldırımlar.
Bulutlar üstümü örttü.
Felsefi bir yanı var dökülen kanların,
Işık tutulan gelecek, körler için olacakmış
Bir derdi var limitine dolu bu karınların.
Kartal postu kuşanmış yılan,
Özgür topraklar kucaklamış.
Kuraklığa hasret.
Kandan çamur topraklar,
Beyaz bir bayrak var,dı gökte.
Simsiyah oldu ayaklar altında
Adalet hanım ödlümü anne,
Babam onu nereye gömdü?
Umarım bazen gerçektende acıtmıştır yüreğinizi bazı şeyler...Almak istediklerimiz aldıklarımız daha niceleri yük sırtımızda....eminim sizinde vardır sırtınızda yükleriniz...belki bu şiirleri yazdırabilmiş belkide öyle hissettiren....