Uyanmadan uyanabilmek,
Dokunmadan hissedebilmek,
Yarım kalmışlıkların,
Kalan özlemi gibi...
Sessizliğin dilidir artık bıraktığın.
İliklerimize kadar işlenmiş hayalin.
Avunmak mesele değil,
Kabullenmek zor geliyor insana baba.
Hergun kendi ellerinle yırttığın,
Bir özlem havası içinde,
yaprak tanesi düşerse yanına,
al avuçlarının içine
ve göreceksin nasıl yeşerecek
belki kendi içinde tekrar filizlenecek...
Gökyüzü / gözlerin kadar mavi bugün
Söylenmemiş sözlerin / durağı gibi
İlk günkü beklediğim / o heyecanla
Kelimeler ki, boğazımda bir düğüm
Geniş zaman ayarında yitiriyorum / gençliğimi.
Her harfin katili, her duanın sitemli yalnızlığına bürünüyorum.
Önünde duruyorum,
Artık yağmurdan kaçamayacak gölgemin,
karanlığına tutunuyorum.
Güneşimin erken sönüp,
gecemin erken doğduğu çağdayım.
Avuçlarımda karanlığın bir yüzü,
diğerinde soğuk nefesim.
Büyüdükçe daha iyi anlıyorum,
Hazır bu mevsimde erken kışa hazırlığı.
Geçmiş zamanın geçmeyen yaralarını sarmak...
Avuntular, yaşamın bir parçasıymış gibi hergün.
Gözlerimi dağlıyorum oysa sevdiklerim için.
Tütün basıp, içime akıtıyorum her gece.
Hayat senin ebedi tadın mı var
Gönlümüze kattığın ahın mı var
Bilmem ki, bildiğin nice yol mu var
Yalandan gayrı başka arzun mu var
Gülistan miskini kalbine sür,
Münafık olur kendi bağından.
Ayrılma dostluktan birlikte gül,
Düze çıkarsın cefa dağından.
Şaşma vefa yolundan böyle bil,
Yıldız kaydı,
gördüm.
Kamaşan gözlerimden aktı gece.
Kendi seyrinde hüküm giymiş.
O zaman ödenebilir bir kefaret bu.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!