Bilirim yakışmadığımı kimselere
Bir çılgının koynunda bir serserinin dudağında olurum
El ele bir gövdenin yeşili olmak bana mı düşer
Sıcaklık benim değil, o kara gözlerin yağız delikanlıların
Bir heycan yaratamam kimseye
Yalnızlık adım başı yalnızlık istiyorum ve yalnızım bulutla örtülmüş ay
Aydınlık bir gece farları çarpıyor gözüme arabaların
Ateşim yok bir sigaradan diğerine yangınlar atıyorum
Bakıyorum şehrin anlamsız ışıklarına, mutluluk var mı içerde bilmiyorum
Usulca koymuşum sol yanımı kaldırıma sivas ellerinidüşünürüm
Yanlız bir gök var ay ışığını sürer döşeğimize
Kirli ellerimiz dünden kalma geceden bir hayli yorgun ve uslu
Sabahın hatırına verdik geceyi
Sevgilimiz sevdiğimiz her gece gündüz mevsim sonbahar hatırlıdır
Öyle böyle cümlelerin sonuna ek diye getirilmez
sabah oldu ve senle ötüyor kuşlar
soğan seni ağlatıyor ve en çok ta sana bu yakışıyor
yummuşsun gözünü namerde rüyanda delikanlı kaynıyor
tuttuğunu koparan kopardığını atmayan delikanlılar
bilirsin işte benim gibi olmayan delikanlılar tutmasını bilmeyen
ayırın ulan ayırın kardeşi kardeşten
hesap günü gelmez mi çürümüş bedenlerinize
bir gün gelipte şan şöhrete aldanırsınız
asra yemin olsun ki hüsrandasınız
bir gemiye atıp yakmaz mıyım sizleri denizin dibinde
Uzun ve dört köşeli insanları ile kısa yolculuklar yapılır
Sinirlerin koptuğu eylemlerin anlamsız kaldığı bir otobüs yolculuğunda
Sahneye dönüşmüş her koltuk ve fantaziler üzerine kurulmuş replikler
Neylersin yan tarafta iki çizgi durup dururken akmakta
Uzak içi belirsiz ışıklar alkış tutmakta
uzaklaşıyorum senden yolların anlamsızlığı sana olan mesafemle bütünleşiyor
gecenin karanlığında şöförün ayağının altındaki gaz
kulağımızdaki herhangi bir müzik hüzünleşiyor
gördüğüm herşey gözümü ıslatıyor
hıza bağlı bir panikliğim yok sana olan mesafedir beni cüretsiz kılan
Karşımda uzun süre kayan yıldızlar, dilemedim hiçbirinden seni
Damın duvar yanında duvarında perde örtü insanların ayıplarının örtüldüğü
Doğumdan bu yana büyüdüğüm evimdeyim
Bu gece çocukların ki kadar hızlı ve gizli atıyor kalbim
Şehrin ışıkları sönüyor düğün orkestraları bir bir susuyor
Yolumuz anaya babaya özlem hasret içinde gider
Otobüs bizi taşır henüz üç aylık yengem kutsal yükünü
Farkında değil ışıkların, yol üstü geçen sadece farı belli arabaların
Bir sıvı içinde gözleri kapalı gün sayıyor hapis sandığı anne karnını
Sınırlı fiziksel hareketleri hücre cezasında bir tek organı var özgür
Ne gideceğini bilen oldu nede geri gelen
Vedalaşmadan yarla, anayla, babayla
Çekmeden içime son nefes sigarayı
Aldım biletimi düştüm yola
Son bir kez bakmıştım elimdeki seruma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!