Gitsem acılarıma dayanamazsın
Biliyorum yattığım üstü açık sabahlarda
Yorganımın yere düştüğünü
Zahmetine katlanmadın boyumun ölçüsüne
Şimdi erken gitme zamanı bu hoyrat şehirde
Bil ki daha çok ıslanacak sarı yaprak döküldüğünde
çok suskun yerde gözlerin
işte böyle susar uzak iki yerin gözleri
iki sağır iki lâl dilbaz
bir nehir ki ömrüm
yere düşse fırat konuşur
taşa değse gelin taşı feryadı figân
Ey sevgili
Vakit geç oldu akşamsa tamam
Ekmekten kutsal ne varsa
Emekten yana ne kadar alın teri varsa
Hepsi bırakıp gitti
Kimi yıldızlara ulaştı
kaç yaşındayım
anama sorsam toprak olmuş
babama sorsan kemikleri un ufak
dünya kaç defa dönerse dönsün
yine elim göğsümde
devrime yüz sürüyorum
Beyaz Peynir Kavun Getirin!
haydi kumkapı yapalım
bakarsın sonrası
nevizade
diyorsunda
Sıtkı abim Ekrem abim anam babam biraz
biraz oturun merdivenin basamağına
aşağıda dabakhane üstümüzde kurşunlu cami
solumuz develikte dut ağaçları biri benden aşılı
hiç türkü söylemedi kemeraltı biraz
suskunluğumuz vicdanı mahşerdir biraz
Biri Anlatsın
Biri bana geçmişte kalan Keban vadisini anlatsın
Vadi’de akan bereketli suyun türküsünü
Kızlı erkekli çocukların yüzüşünü anlatsın
Anlatın anlatın ki kaybolmasın çocukluğumda gençliğimde
bir yanımız ıssızlık söyler
bir yanımız arsızlıkta çanak çömlek
insanda kopar kopacaksa kıyamet
öncesi sonrası birazda
soytarı bu millet
aynı ipte iki cambaz oynatmak
gözlerini uzat bana kadınım
ellerim boşluk yıkanır yoksa
ömür dediğin leylek gagası
lak lakla geçer
tam sırası şimdi
nefesini tut gözlerini kapat
Hal Hatır Bilseniz.
çok uzaklarda kaldı çocukluğum.
babam toprakla buluştu önce
anamda öyle on yıl sonra
arkasından gitti iki büyüğüm
Yüreği olupta, bu yüreğinin varlığıyla yüreği elinde gezen dostlara selam olsun, Yüreğinize sağlıkk