Can sıkıntıma;
kekeleyen bir gülümseme ekleyip,
çelik bir tel gibi geriyorum kendimi.
Hele zili olmayan şu kapım var ya!
İyiden iyiye katılaştırıyor, taş kesiyor bedenimi.
Hiçbir manayı cezp etmeyen penceremden,
Gün karadan bir elbise giymiş
Ne yıldızlar var nede ay çare
Yürek kırılmaya an,
Bölük pörçük hatım fay
Sarsılmışım çökmüş üstüme İstanbul
Ses gelmez, sesler çoğalmaz
Götürmeyecegim bu gece seni...
Bedenimdeki senle açılan, tüm boşluklara inat,
Gideceğim sensiz…
Senin olmadığın, her teklife açığım bu gece.
Yaşanmışlıktan sana ait ne varsa,
kırık yüreğim dahil bırakıyorum.
sabun köpügüne benziyor sevgin,
hani gözyaşlarımda olmasa
o bile olmayacak.
böylesine olmamalıydı,
bunu hak etmedim.
bu kadar kötü olamassın!
Benim gözyaşlarım...
Soluklar ardı, ardına bir bir tükendi.......
Hayatımın sesi kısık şimdi.
Dudaklarımda yetmiş yaşındaki bir ninenin,
kelimeleri yaşlanmış...
Anlatamam,
Topragın suya olan aşkını,
Yada esaretin özgürlüge duydugu aşkı..
Denizin maviliginden bahsedemem sana,
Yada güneşin kavuru sıcagından…
Yeni dogan bir bebenin,
Adını siz koyun!
adını siz koyun!
aslında onun bir adı hiç olmadı.
yaptıklarını yapamadı.
düşündüklerini düşünemedi.
Bir yanım soguk bir yanım sıcak
bir yanım sevda bir yanım uçurum..
bir yanımda barış rüzgarları
bir yanımda savaş rüzgarları
yitirdigim kaçıncı mutluluk
kaçıncı umut tükenen
tamam bu gece son,
adına, adresine, gülümsemene
hayaline son bir gece
yüregimin en derin yerine
gömüyorum seni.
bu karanlık, bu sofra,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!