Vakarın Gücü
-Hilmi Yavuz’a-
An gelip andelip inler durur: yah ya ateş
Ey Yavuz, sözün Haşim ile Yahya’ya eş
“Akşam yine akşam yine akşam” ki yine akşam
Şiirde ben de bu dem Haşim tek yavuz olsam
Ah ilmi yavuz, sözü yavuz, adındır melâl
Kalemin lâl, sihrin helâl ki art arda zülâl
Doğu şiirinde galip mi Baudelaire
Galip mi Asaf, Asaf mı Baudelaire
Ele geçmez, nail olmaz, yok lafzın bir dili
Hilmi sükûn söyler, vakarı dinler Naili
Uzatma ki nedamettir bu med ne niyet
Dayanak: elinde gelenek ve medeniyet
Bilinir: “Hüzün ki en çok yakışandır bize”
Cahit olsa cihat etse yazmaz şiir buza
Cemaline inmiş gökten kandilli Süreyya
Kalemine değmiş kan dilli Cemal Süreya
“Akşam yine akşam yine akşam” ki yine akşam
Şiirde ben de bu dem Haşim tek yavuz olsam
Seni muhabbet gerek, konuş, anlat an be an
Beni muhabbet gerek, yoksa etmez hüsnü zan
Kayıt Tarihi : 18.3.2018 00:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bazı Kelimelerin Anlamları: Hilmi: Vakar, sükûn, ağırbaşlı Yavuz: Güçlü Andelip: Bülbül Yah: Buz Tek: Gibi Melâl: Gamlılık, can sıkıntısı Zülâl: Saf, berrak, tatlı, hafif, güzel, soğuk su Lâl: Kırmızı Nail olmak: Ele geçmek Sükûn: Sakin olmak, Hilmi Nedamet: Pişmanlık Med: Uzatma; nihayet, son; sönmek, bir şeyi söndürmek Muhabbet: Sevgi, sohbet. Şiir, adından da anlaşıldığı üzere Hilmi Yavuz'a yazılmıştır. Hilmi Yavuz poetikasının dayanağı gelenek ve medeniyettir. Bir şiirin "sahih şiir/halis şiir" olarak ifade edilebilmesi için merkezsiz olması ve gelenekle birlikte modernizmden de yararlanması gerektiğini dile getirir. Şiir ekolü olarak Ahmet Haşim ve Yahya Kemal ekolüne bağlı olan Hilmi Yavuz, bir konuşmasında: "Eğer şiirimin bir soy ağacı çıkarılacak olursa; şiirdeki büyük babalarım Ahmet Haşim ve Yahya Kemal; babalarım ise Behçet Necatigil ve Asaf Halet Çelebi'dir. Ben, onların oğluyum." ifadelerini kullanır. Şiir geleneği içerisinde bir dönem II. Yeni şiirinden de beslenen Hilmi Yavuz'un, gelenek içerisinde Şeyh Galip'ten; modernizm içerisinde de Baudelaire'den etkilendiği görülür. O, bir bülbül gibi inlerken iki şey söyler: Yah (buz) ya ateş. Bu iki zıtlık modernizmi ve geleneği ifade ederken, onun söyledikleri, büyük babaları olan Haşim ve Yahya'ya eş düzeydedir. Fakat sadece Haşim ile Yahya'nın değil, adı geçen diğer şairlerin de kolektifi durumundadır. Şiirin bütünüyle tahlilini yazıp anlamı aşikâr etmeyeceğim. Ben de şiirde okuyucu sayısınca anlamın olduğu görüşündeyim; fakat söz konusu şiir bir ithaf olduğundan küçük ipuçları vermeyi elzem gördüm. Geride kalan anlamların arkeolojisini siz okurlara bırakıyorum...
Hangi sözle anlatmak gerek anlamı vallahi bilemedim.
Şiirde edebi anlam taşıyan sözleri görmek ne âlâ
Yoksa tadı olmazdı şiirin popülerlik olmuşsa bâlâ.
Hilmi Yavuz da okursa kendini bu şiirde mutlu olur
Şiiri kalem ve sözle mısralarda anca bu şekilde anılır.
Yavuz olmak ne güzel bir niyettir şiirde, mısrada
Haşim, Nâili, Yahya ne güzel anlatılmış hele Süreya
Asaf ile Baudelaire yakışmış birbirine pek âlâ
İlm-i yavuz olanın kıymeti bilinir mi bu dünyada
Heyhat eder gönlümüz çıkmayacak bizi biz gibi anlayan
Ne efsunkâr imiş cedd-i âlâ sözlerini etmiş bize armağan
Umutsuz olmamak gerek bilirim şiirde içimiz olmasın buruk
Sözlerimizi anlayanları görünce doluyor taşıyor mutluluk
Gün gelir tarifsiz yorumlar ile anlaşılmaktan korkar dururuz
Ölmeden kıymetimizi bilenlerin etrafında pervâne oluruz
Mürekkep durur hokkada kalıcılığı kağıtta divitle arar
Bu sözler mürekkeb durur anlayanların peşinden koşar
Bulutlu bakışlarımızda gizlenmiş aradığımız mutluluk
Bir lahza da olsa ömür de olsa yazmaktan bıkmaz Faruk
TÜM YORUMLAR (1)