Huri Çalışkan Adlı Üyenin Nedir Yazıları - An ...

  • insan doğası

    15.08.2024 - 12:40

    İlaçların yan etkileri görüldüğünde derhal kullanımı sonlandırılır, ilişkiler içinse bu böyle değildir.

    Zararları hissedildiğinde her iki tarafı tam manası ile suçlu bulamayız.

    ANA KONU:

    ,, her ilaç her insana iyi gelmez "

    Bu gözlemde bakıldığında insanın birbirine katkısı zarar veya fayda sağlamasıdır.

    Fark edildiğinde kimisinde hızla iyileşme sağlanır, kimisi ise yan etkilerini görmesine rağmen kendisine zarar vermeye devam eder.

    Belki göz önünde tutulan şu olmalı, sahip olunan değerlerin kıymeti, yoksunlukta açığa çıkmamalı, bazen de yoksunluk olmalı ki, ihtiyaç olan o duygu bilinsin, tanınsın.

    ,, önemli olan ise toksik ilişkiye dönüştürülmeyen farkındalıkla gelen sonuç ''

    farkındalıklara ve daha iyiye şükürler olsun.

  • insan doğası

    15.08.2024 - 12:37

    bende gördüğün senin izlediğin,
    gerçekler ise kendi bildiğim.

    " İnsanı ayrıştıran din, dil, ülkesi değil penceresinden nasıl gördüğüdür.

    sevgiler,

  • insan doğası

    15.08.2024 - 12:36

    İnsanı ayrıştıran din, dil, ülkesi değil penceresinden nasıl gördüğüdür.!

    baktığımız yön aynı olsa da gördüğümüz farklıdır, çünkü her kişinin penceresinden gördüğü farklıdır.

    bu durum O'nun kendi doğrusudur, kimse duyduğunu yanlış anlamaz, sadece ihtiyacı olanı anlar ve kendi bilgisi ile doğru olduğunu düşünür.

    ,, teşekkürler dünya, günaydın yaşamak "

    sevgiyle, Huri

  • yoga

    15.08.2024 - 12:35

    yoga ve pilates birbirine benzer mi?

    her iki aktiviteyi yapan biri olarak değerlendirdiğim de, şunu diyebilirim ki, benzer lâkin ayrışırlar.

    ( kısaca anlatmaya çalışacağım, fakat kısa anlatmayı çok başaramayan biri olsam da, deneyeceğim )

    iki örnek ile arada ki temel farkı değerlendirelim, bakalım ortaya neler çıkıyor:

    sörf yaparken yüksek dalgaların ya da şiddetli rüzgârın üzerinde durabilmek, savaşabilmek, direnebilmek için kuvvetli gövdeye ihtiyaç vardır, PİLATES öncelikle vücut sağlığını kuvvetlendirmeye odaklıdır.

    Nehir'e düşen bir dal, yolculuğunda ruhunu dinler, genel çerçevede etrafı görür, fark eder, onun odağı anda kalmaktır, ruh sağlığına iyi gelirken vücut sağlığını da kuvvetlendirir ve geliştirir.

    YOGA, savaşmaya, direnç göstermeye ihtiyaç duymaz, aksine kendinle ve dünya ile olan savaşını ( mutsuzluklarını veya başarısızlıklarını başkalarının sebep olduğunu düşünenler için vb. ) göstermek yerine, dirençleri tanır, fark eder, o yanlarını toparlar, ruh ve vücut sağlığına odaklanır, iyileştirir.

    Son olarak, pilates sesli yoga sessizdir, bana göre HER İKİSİ DE MUAZZAM!

  • şu an ne dinliyorum

    15.08.2024 - 11:41

    <<<< une lueur d'espoir >>>>

  • seni anlatmak

    15.08.2024 - 09:13

    şimdi sen bir gülüyorsun ya hani bahar geliyor, memleketimin dört bir yanına, gökyüzü senin gibi gülene rast gelmemiştir.

    ,, je danse avec le vent, la pluie and et je danse, danse .''

    o zaman ; bailar en todo momento, danse, danse.

  • ve öyle işte

    14.08.2024 - 20:48

    ?si=J16Ij-gh-vJylxcf

    VERANDALI EV

    Sevmedim ben kimseyi daha
    Zannetsem de tüm zamanlarda
    Bir yolculuktu unuttuğum
    Silkelediğim, kimsesizliğe bulaşan yalnızlık

    Herkesin aradığı o parçaya uyuyordum
    Belki de beni yoran
    Bu anaçlık duygusuydu
    Öksüzlüğü öğretiyordu insanlar
    Artık yutkunmaya gerek kalmayan kelimelerle beraber
    Geçmiş zaman aşklarında bıraktığım o duygular

    Keşkeleri, boş vermeyi
    Hep fedakârlık yapmayı
    Ama en çok da bunu bıraktım
    Unutulmayacak insanları kiracı etmiyordum artık
    Hatta sevmediğim ayak sesleri için
    Kapı arkasında bekleyerek onları karşılamayacağım gibi

    Bitti diye üzgün değilim, yalnız ise hiç
    Aslında en çokta yalnızlık denilen şey
    Varlığın içinde ki yoklukmuş
    Geçmiş zamanların oyunlarında mı kaldı mutluluklar
    Kim bilir belki de sırlarıyla gömüldü

    Sevinçten uykumun kaçtığı gecelerde
    Büyüklerim bozarlar diye düşlerimi
    Karanlığa sakladığım kalp atışlarım
    Şimdilerde sadece uzak görünen bir geçmiş
    Genç yaşlarda ne yana gideceğini şaşırır insan
    Hoş ne zaman aklıma gelse şaşar kalırım kendime
    Şimdi düzeltemem düşlerimi
    Hataları, yanlışları ve ahlar, vahları
    Üzerine de düştüğüm de söylenemez
    İstemesem yapmazdım

    Ben sevmedim seni daha
    Yazmadım satırlara
    Çizmedim gökyüzüne siluetini
    Ve dans etmedik henüz
    Penceremizden içeri sızan rüzgâr
    Uyandırmadı bizi henüz
    Hamakta uyuya kalıp
    Tutulurken her tarafımız
    Birbirimizi tebessümle öperken
    Daha da sıkı sarılmadık biz daha
    Ağaç gölgesinde uyumadık
    Yağmurda ıslanmadık seninle daha
    Taş fırlatmadık dereye
    Köpeğimizin adı ne olsun diye tartışırken
    Benim kazandığımı görmedin daha
    Odun kesmekten terleyen yüzünü silmedim henüz
    Farid Farjad’ı dinlemedik
    Kucağıma uzandığın zamanlarda
    Kitap okumadım ben sana daha
    Kızdığımı bildiğin halde kızdırmalarına
    Ve kızdırdığını bildiğim halde
    Küsmelere yenilmedim daha
    Heyecanla olan sohbetlerimizin sonu
    Tutkuyla sevişmelere dönüşmedi henüz
    Telaş yok
    Geç kalmak yok
    Ne hayata, ne sevgiye dair
    Gecikenlerin doğada buluştuğu bir zaman
    Tuşlar yerine dudaklarımıza dokunan parmaklarımız
    Bizimle büyüyen tomurcuklar var bahçede
    Hatta gülüşüyoruz
    Ah büyüdüklerini de göreceğiz İncir ağaçlarının
    Doğayı şarjlı kutular da saklamak yerine
    Dokunarak döşüyoruz ayaklarımızın altına, ruhumuza
    Ve ıslak toprak kokusu avuçlarımızda
    Ve koklamak, dokunmak, duymak yaşam alanımızda
    Hayat gidenleri unutturur
    Eğer kalbinde öldüyse
    O yüzden ben sevmedim seni daha
    Sevmedin sen de kimseyi daha
    Sarhoşluğa karışmış duygular içirilmedi bize henüz
    Gözlerine kilitlediğin anahtarı almadım
    Ve biz keşfetmeye başlamadık daha
    Hikâyemiz başlamadı henüz
    Gökyüzünü gören bu Veranda da.

    Huri Çalışkan

  • tanımlamada ki özne

    12.08.2024 - 15:35

    sen / ben : birlikte büyümedi ayak numaralarımız, yürümediği gibi sokaklarda. eğitim programları aynı olsa da anlatan farklıydı okullarda. her şeyden önce kültürlerimiz, çevremiz ve inançlarımız ile harmanlanıyorduk yuvamızda.

    denk geldiğimizde rastlantıların tesadüf sayıldığı fakat asla tesadüf olmayan bir zaman diliminde bocalamamız bu yüzden. senin yürürken gördüğün manzaralar bende başka seyirler olmaktaydı, senin zor gördüğün konuları ben kolaylıkla aşabiliyordum, tıpkı senin de bu mu canım zor dediğin benzetmelerde.

    insanlar neden anlaşamıyor.?
    anlaşılmadığı, görülmediği yanlarından belki de.!

    velhasıl bu böyle olunca, gel - git' ler yolculuğuna dönüşüyor, ne gidebiliyor, ne kalabiliyor bazı dokunuşların tatlarından... şeker hastaları gibi, yasak olmasına rağmen çikolata açlığına dönüşüyor, eeee yerse bin pişman bu defa.

    biz: sahip olduklarım sana yetersiz geldiğinde, değişmemi istersen eğer ya da sahip oldukların bana yetersiz geliyor, hoşlanmıyorsam, bu kendinden, kendimden var etmek olur. buna dönüşmek ise yanlış olduğu kadar yeterli de değildir, tutunmaya.
    lakin çoğaltmak, çoğalmak diye de bir durum var, bu doğru olan ve gerekli görülendir.

    o yüzden hayatına benden olan bir çok şeyi ekleyebilirim, hayatıma senden olan bir çok şeyi ekleyebileceğin gibi.

    şunu çok iyi biliyorum: sana ait olan yanını sevmediğimde, bana ait olan yanımı sevmediğinde, bunu sevgiye, ilişkiye dönüştüremez ( sin - dönüştüremem ) insan.

    senin pencerenden manzaraları görmenin keyfi var, benim de penceremden sen baktığında, ama senin gördüğünü göremem, senin de benim manzaram da aynı detayları göremeyeceğin gibi.

    şöyle bitirmek istiyorum son cümleyi!

    o kadar emekle pencerene ektiğin, yetiştirdiğin, belli ki zaman da ayırdığın, hatta mücadele ettiğin bazılarını ise kolaylıkla yapabildiğin, olmazsa olmaz dediğin değerlerini, bahçeni görüyorum ama kendi gözümden, bundan böyle bunların yanına bize ait olanları birlikte ekleyelim mi, bize ait olan tohumlarımızla.?

    çünkü insan bir çok sebeple ayrışır ya birbirinden bunun farkındalığı ile görelim mi, dünyayı...

    sevgi yanımızda olsun, Huri.

  • seni anlatmak

    12.08.2024 - 13:22


    ALP DAĞLARI

    Ezan sesiyle söylenen en güzel isim senin adın
    Görmeni isterdim bir mucizeye bakar gibi sana baktığımı
    Takvim yaprağı sen diyorken.

    Sana püfür püfür rüzgarlar getireceğim Alp dağlarından.

    Huri ÇALIŞKAN

  • aşkın yakıcı hali

    12.08.2024 - 12:24


    AŞK'ın YAKICI HALİ

    Kükürt ve oksitleyici potasyum klor attan yan yana geldiğinde sürtünmeyle yanar. Fakat bu iki maddenin yan yana olması illa ki yanabileceği anlamına gelmez. Bunun için sürtünmeyi artırıcı çok ince cam tozu ve bu karışımı bir arada tutacak bağlayıcı nişasta veya tutkal gerekir ki kibrit alev alabilsin.

    İki insanın bir araya gelmesi Aşk'a arzu hal olacak anlamında değildir.

    Aşk öyle bir şeydir ki.!

    Aşk'a değdiğinde kükürt ile oksitleyici potasyum klorat’la birlikte karışımlar başlar işte tam o anda manevi duygular okyanusa dönüşür, bedene sığamadığını zannedersin, daimi bir suretle dalgalanmaya başlar, taşarsın.
    Öyle hal almaya başlar ki;

    Kibrit tutuşur, deniz, petrol dökülmüşçesine alev alır, hiç bir engel yoktur, gönül ateşlenir, infilak olmuşsundur, olacaksındır lakin bunun önemi yoktur.

    Aşk; ruha en iyi gelen besindir, en çetin sınav...

    not: keyif alarak yazdığım konudur, sevgiler.

  • seni anlatmak

    12.08.2024 - 12:21


    Gözlerin o kadar derin ki, her baktığımda yeni seferlere çıkıyorum.!

    ( cesareti olanlar, kalbiyle hissedenler, yolculuktan keyif almak esas olan olsa da, bu gizemli yolculuğu keşfetmek, çoğaltmak değerli bir bakıma... çabuk tüketilen bir çok şeylerin arasında emekle oluşan değerleri de unutmadık, unutmayacağız da )

    sen ne güzel duygusun YAŞAMAK!

    sevgiyle, Huri

  • sende ki sen

    12.08.2024 - 12:01


    Kalbimi acıktıran duygularla senin sayende tanıştım...

    Huri.

  • sende ki sen

    12.08.2024 - 12:01


    ,,Ama yüreğimde çıtırdayan sesler var.

    Ve...

    Sana gülümsüyorlar.''

    Huri.

  • hayatın mektubu

    12.08.2024 - 11:58


    HAYAT'ın İÇİNDEN MEKTUP

    Hayat aslında bir yumak ip gibidir, kimimizin kısa kimimizin uzun veya bazılarımızın ise siyah, beyaz renkleri olabilir. Fakat asıl olan bu iplikten bizlerin neler üreteceği değil midir.? Bunda etken olan bizlerin zamanı, tecrübesi, aileden ve çevreden aldığı eğitimin etkisi bulunmaktadır. Bazen severek başladığımız bir şeklinden vaz geçtiğimiz veya bir kenara bıraktığımız olur. Bazen de bitirmek için çokça çabaladıklarımız olabilir.

    Halbuki ,,çaba gayrete aşıktır, ne aşksız olur ne gayretsiz.'' Nasıl yürüdüğümüzdür yolumuzun ışığı, her insan kalbinin renginde atar adımlarını.

    Görmeden bakarak geçen öylesine çok ki, bir yolcu treninde hızlı geçen görüntüler gibi hafızalarına yer etmiyor ve birçok şeyden zevk almıyor. Doğa Ana'nın mektubu her zaman olmuştur görmesini bilip okuyabilenlere.

    Unutmamak gerekir ki;

    Bir kıvılcım benzine bulanmış yüreği tutuşturur,

    bir yudum sudur boğan, bir yudum sudur yine can veren.

    Neyi seçersen O'nu yaratırsın.

    Kolaylığı ve güzelliği seçmek dileğiyle.

    ,, ___ASLA VAZGEÇME____/ ''

    sevgilerimle, Huri

  • tanımlamada ki özne

    12.08.2024 - 11:56


    Nasıl anlatılır ki; Dışarıda hava buz gibiymiş de, üzerine bu da yetmez gibi ıslanmışsındır ama avuçlarında buram buram kokan tarçın kokusuyla soba karşısında gülüşleriyle birlikte salep'i yudumlarken, içini ısıtanım der gibi güldüren bir tanımdır kendileri....

    Huri

  • güvenin kokusu var mı

    12.08.2024 - 11:17


    Güven’in Kokusu?

    Güven güzel bir kokudur, bulduğunda oradan ayrılmak istemezsin

    Hatta öyle güzeldir ki;

    Cümle burada bitti, tamamlandım dersin

    Bir bakmışsın virgül gelmiş cümleyi devam ettirmiş.

    Nasıl da muazzam..!

    Güvenmediğimizde peki..?

    Mecbur mu oluyoruz kalmaya..?

    Rahatsızlık duyduğumuz yerde kokuya da aşina oluyoruz bir müddet sonra

    Rahatsız olanlar özgür

    Cesaret bulamayanlar zorunlu...

    Lâkin

    Çürüyen bir şeyi yer miyiz..?

    Peki neden..? Bu zavallı kokuya katlanmak zorunda kalıyor insan..!

    Unutma toprakta her şey biter..

    Mühim olan tercihlerimiz.....

    güzel olan kokulara rast gelmeye, diğerlerini ise fark etmeye, sevgiyle buluşsun yolumuz, Huri

  • tehlike karanlık mı aydınlık mı

    12.08.2024 - 11:12

    TEHLİKENİN KARANLIĞI AYDINLIĞI YOKTUR

    Tehlikenin karanlığı aydınlığı yoktur. Sadece tecrübeli insanlar tehlikenin soluğunu karanlıkta daha iyi duyan insanlardır, o yüzden karanlıklara güvenerek saklanamazsın.

    Her kim olursa olsun hayatın içinde illâ ki korktuğu bir şey vardır. Ama onlar tehlike karşısında sakin kalabilmeyi öğrenmişlerdir.

    Korkunun ise kendi içinde ritmi bulunmaktadır, ritimlerini gizleyebilen insanlara korkusuz gizleyemeyenlere ise korkak denilir. Her ikisi de çakalların zaferinden daha yücedir ve bu daha doğaldır. Kurtlar nasıl avlanacağını iyi bilir, çakallar ise leşi sever. O yüzden ne olduğun, nasıl davrandığın, önemlidir.

    Kimse sana aydınlık veremez, onları sen bulursun. Neyi seçersen onu yaşarsın.

    Herhangi bir hedefe ulaşmak için süreklilikle pratik yapmak ona ulaşmaya kolaylık ve devamlılık sağlar.

    İsteyen ve seçim yapan her insan değişebilir, belki değişim için sadece daha kuvvetli antibiyotiklere ihtiyaç vardır, lâkin istenilirse mutlak hedefe ulaşmak mümkündür.

    Oraya ulaşıldığında ise dönüşülen şeye yeniden bakmalı.!

    ,, Sevgi iyi bir şeydir ve içinde KUVVET BULUNUR.! "

    sevgiyle buluşsun yolumuz, Huri

  • kavga

    12.08.2024 - 11:07

    zayıf insanların başvurduğu güç, bu belki söz, belki yazı, belki kuvvet ile... ben hiç görmedim desem yanlış olur düzgün ayrılıkları....

    dayım ben Çocuk iken şöyle demişti: arkadaşını tanımak için, seninle simit' ini paylaştığında dikkat et, sana böldüğü hangi parçayı veriyor, küçük olan mı büyük olan mı?

    ayrılıklarda böyledir, kavgalarda, kiminle olduğu, neden olduğu önemli değil, kendini belli eden çirkin yazılar, paylaşımlar, birbirlerini durumlar üzerinden laf atmalar....

    ,, yüze söylenemeyen her söz çirkin ve zayıflıktır ''

    :)))) heyyyyy yapmayın, yapmayalım yahu

    sevgiler, selametle kalın, her nerede isek, Huri

  • martı umudu anlatsa

    12.08.2024 - 10:58

    Uçsuz bucaksız gökyüzünde kanat çırpan martıların,
    Sonsuz huzuru anlatan denizin maviliğinde gördükleri,
    Tohumun toprağı yararak çıkması, çiçeklerin açması,
    Dağlardan akan suların şelaleden akması kadar eşsiz hayat.
    Gülümsedikçe ve umut ettikçe yaşamaya değer...

    ,, işte HAYAT, YAŞAMAYA DEĞER ''

    sevgiler, Huri

  • boşa yazılan

    12.08.2024 - 10:53

    " Boşa yazılan her harf silgiyle tanışır. "

    Fakat boşa yaşanmış bir ilişki yoktur. Her insanın bir görevi vardır gelen ders verir, dersi alanın ise giderken sınavıdır.!

    sevgiyle, Huri

  • seni anlatmak

    12.08.2024 - 10:49

    biliyordum dünyayı sadece ziyaret eden ruhtan ibaretti, âmâ ruhunu bedenine öyle güzel giymişti ki âdeta tutuldum...

    sevgiyle, Huri

  • diyaloglarda ki enstrüman

    12.08.2024 - 10:47

    __/mısralara ses tonu ile kelimeler eşlik eder.!

    Diyaloglarda ki enstrümanlar;

    ( sevdiğim, ilgi duyduğum ve gözlemlediğim alan )

    SES tonu, BEDEN DİLİ ve KELİMELER 'den oluşurlar.

    Çoğunluk olarak önceliğimiz de görsel algılama yer aldığı için beden dili ilk sıralamayı alıyor.

    İkinci olarak ses tonu ve son olarak kelimeler yerini alıyor iletişim aracında.

    Kişisel imaj, çevremizdeki insanların zihninde bizi temsil eden görüntümüzdür.

    İmaj ile amaç kendimizi hiç olamayacağımız kadar iyi göstermek değil,

    doğru ve gerçekçi şekilde ifade edebilmek.!

    Eğer kendi içinizde sevgi saygı bittiyse,

    Ses tonunuz, kelimeler, nasıl özende olursa olsun beden dili gizleyemez ..../

    böyle olduğunda en güzel gözüken kelime sadece ,,değersiz bir kalıptır. ''

    Karşımıza çıkan yine samimiyet ve gerçeklik oluyor.

    _/beden dili kelimelerden daha güçlüdür.!

    _/ kelimelerin önüne öfkeli ya da samimi olmayan bir beden dili çarparsa gideceği yer sadece yıkımdır.

    _/ses tonu sinirli insanı sakinleştirir ya da durgun dereyi coşturur.

    ,, __/ bir kompozisyon yazmaya başlayacaksa insan hayatına, bu üçü korunmalı ve gelişmeli ''

    mesleğimizin ustası kendimizin ise stajyeriyiz, kendi adıma fark etmediğim lakin fark ettiğimde ise değişim ve dönüşümü kendimde yapmaya çalışıyorum. evet bazı kalıpları yıkmak kolay olmayabilir, ZOR İSE ASLA DEĞİL....

    sevgiler, Huri

  • önce Çocuk

    12.08.2024 - 10:44


    İLETİŞİM
    Eski çağdan itibaren iletişim unsurları önem arz ediyor.
    Anne rahminde başlayan iletişim zamanla kendi boyutuna kendi karakterine bürünüyor.
    İletişim;
    En yalın haliyle kişilerin birbirini tanıyabilmesi ve anlayabilmesidir.
    Hayatta kalabilmek, kendini ifade edebilmesi için her bireyin vazgeçilmez aracıdır.
    Çocuklarda ana rahminde başlayan iletişim dünyaya geldiği andan itibaren birçok kapının kilidini açmada rol oynamaya başlar.
    Çocuklar iletişim aracını beden dili ve ses tonuna ekleyen akıllı bireylerdir.

    Böylelikle ihtiyaç halinde bu araçları karşıt olarak kullanırlar..

    ,,hayır'' kelimesinin üslubu bana hep set gibi gelmiştir...

    sebepleriyle ,,Hayır’ı''  kullanmak gerekir, buna inanıyoruz. Her şeye ,,hayır'' güvensizliği , her şeye ,,evet'' ise hazırcılığı öğretir. bunu kabul ediyoruz.

    .......... samimiyet, doğru yaklaşım, dinlemek ama dinlerken asıl olan ,,duymak'' ,,duyabilmek''.........

    ........... onun yerine yürümek değil yürümeyi öğretmek........

    ........... onun yerine karar vermek değil alacağı kararları öğretmek........  önem arz etmektedir.
    konunun özeti ise : Çocukları tribünde seyirci olarak izletmek yerine, sahada oyuncu olarak oynamalarını teşvik etmek. bizlerde de öyle başlamadı hayat, mahalle aralarında oynadığımız, kızlı, erkekli unutamadığımız o oyunlar....

    Sevgilerimle, Huri

    ......................    Önce Çocuk     ................... sonra Yetişkinliğe Yürüyen Adımlar

  • diyalog

    12.08.2024 - 10:20

    __/mısralara ses tonu ile kelimeler eşlik eder.!

    Diyaloglarda ki enstrümanlar;
    ( sevdiğim, ilgi duyduğum ve gözlemlediğim alan )

    SES tonu, BEDEN DİLİ ve KELİMELER 'den oluşurlar.

    Çoğunluk olarak  önceliğimiz de görsel algılama yer aldığı için beden dili ilk sıralamayı alıyor.

    İkinci olarak ses tonu ve son olarak  kelimeler yerini alıyor iletişim aracında.

    Kişisel imaj, çevremizdeki insanların zihninde bizi temsil eden görüntümüzdür.

    İmaj ile amaç kendimizi hiç olamayacağımız kadar iyi göstermek değil,

    doğru ve gerçekçi şekilde ifade edebilmek.!

    Eğer kendi içinizde sevgi saygı bittiyse,

    Ses tonunuz, kelimeler, nasıl özende olursa olsun beden dili gizleyemez ..../

    böyle olduğunda en güzel gözüken kelime sadece ,,değersiz bir kalıptır. ''

    Karşımıza çıkan yine samimiyet ve gerçeklik oluyor.

    _/beden dili kelimelerden daha güçlüdür.!

    _/ kelimelerin önüne öfkeli ya da samimi olmayan bir beden dili çarparsa gideceği yer sadece yıkımdır.

    _/ses tonu sinirli insanı sakinleştirir ya da durgun dereyi coşturur.

    ,, __/ bir kompozisyon yazmaya başlayacaksa insan hayatına, bu üçü korunmalı ve gelişmeli ''
    mesleğimizin ustası kendimizin ise stajyeriyiz, kendi adıma fark etmediğim lakin fark ettiğimde ise değişim ve dönüşümü kendimde yapmaya çalışıyorum. evet bazı kalıpları yıkmak kolay olmayabilir, ZOR İSE ASLA DEĞİL....

    sevgiler, Huri

       

Toplam 410 mesaj bulundu