Doktoru kendisine sürekli olarak “sen normalsin” diyordu; “Bingo! normalim” dedi Allen, o zaman durum çok basit, “ben normal olansam dünya delirmiş durumda.
ah, marcia,
uzun sarışın güzelliğin liselerde
ders olarak okutulsun istiyorum,
çocuklar tanrı'nın, müzik gibi, ten altında yaşadığını
ve güneş ışığından bir klavsen gibi ses verdiğini
öğrensinler diye.
liselerdeki karnelerin
şöyle olmasını istiyorum:
kırılgan sırça şeylerle oynamak
pekiyi
bilgisayar sihirbazlığı
pekiyi
sevdiklerine mektup yazmak
pekiyi
balıkları öğrenmek
pekiyi
marcia'nın uzun sarışın güzelliği
yıldızlı pekiyi!
Bu dünya güzel bir yer
doğmak için
her zaman
pek de eğlenceli bir şey olmayan
mutluluğa meraklı değilseniz
arada bir de
tam her şey yolunda giderken
az buçuk cehenneme aldırmıyorsanız eğer
çünkü her zaman
şarkı söylenmiyor
cennette bile
Bu dünya güzel bir yer
doğmak için
bir takım insanların durmadan ölmelerine
ya da zaman zaman
yalnızca aç kalmalarına
aldırmıyorsanız eğer
ne de olsa bu da o kadar kötü bir şey değil
aç kalan siz olmadıkça
Şiirin O İnce Küllerini Toplayanlar, Lawrence Ferlinghetti
...“Beat Kuşağı” genel olarak Jack Kerouac, Allen Ginsberg ve William Burroughs merkezinde olmak üzere edebiyatla ilgilenen ve Amerika’nın dört bir yanında geniş arkadaş grupları oluşturarak sınır deneyime çok farklı araçlarla yaklaşan topluluğu tanımlamak için kullanılır. Bu süreçte özellikle bir grup oluşturma amacının olmadığı ve burada oluşan karmaşık ilişkilerin yolda, kendiliğinden oluştuğu görülür. 1940’larda, New York’taki Columbia Üniversitesi’nde bir edebi toplulukta tanışan bir grup öğrenci, Büyük Bunalım sonrası demiryollarına kendini vuran hobolar gibi amaçsızca otostopla Amerika’yı dolaşmaya başladılar. Gittikleri her eyalette yeni insanlarla tanıştılar ve adı henüz konulmasa da sisteme, geleneğe ve alışıldık yaşam biçimlerine muhalif bir kitle oluşmaya başladı. New York City merkez olmak üzere, Denver ve San Francisco‘da toplandılar.
50’li yıllarda bu grubun edebi çalışmalarının ve yaşam tarzının gençlik üzerinde etkisi çok büyük olmuş ve 50’lerdeki bu kıvılcımdan görkemli 60’lar doğmuştur. Dolayısıyla bize “Beat Kuşağı”nı bir grup edebiyatla ilgilenen arkadaş olarak almak yerine 50’li yıllardan 60’ların sonuna dek uzanarak Woodstock’la zirve yapan ve her alanda sınır deneyime doğru ilerleyen, kültürel anlamda insanlık tarihinin “Altın Çağı” olan dönemi yaratan kuşağı almak daha doğru görünmektedir. 60’lı yıllarda yükselen underground kültürün arka planına baktığımızda hep Beat Kuşağı’nın izlerini görmekteyiz. Jim Morrison, Bob Dylan, John Lennon gibi isimlerin yaşam tarzlarında doğrudan bu anlayışı görmek mümkündür.
Beatler, Buda’yı ve meditasyonu Amerika’ya tanıttılar. Onlar, gençliği özgürleştirdiler ve insanları kurgulanmış yaşam biçimlerinin ötesine davet ettiler. 60’ların ikinci yarısında on binlerce gencin akın akın Hindistan’a doğru yola çıkması, Batı’nın mekanik yaşam formlarından topluca kaçış anlamına geliyordu ve başkaldırının doğrudan eyleme dönüşmüş biçimiydi. Bu dönemde Jim Morrison “Dünyayı istiyoruz, hemen şimdi istiyoruz” diyerek, arayışın ne denli büyük olduğunu göstermekte ve daha fazla beklenemeyeceğini ifade etmektedir.
Beat romanlarının ortaya çıkar çıkmaz büyük tepkiyle karşılanıp sansürlenmesi, uyandırdıkları dehşetten kaynaklanmıştır. Beat Kuşağı yazarlarının ve şairlerinin ilk eserleri, alışılmadık üsluplarından ve içeriklerinden ötürü sansürlendiler. 1950’li yıllarda bu nedenle onlarca dava açıldı, birçok eser ancak büyük oranda sansürlendikten sonra yayımlanabildi. 1960’lara girilirken Beat Hareketi, Amerika’da yeraltı gençliğinin en büyük ilham kaynağı olmuş ve müzikten sinemaya, şiirden romana her alanda etkisini göstermeye başlamıştı. 60’ların öne çıkan müzisyenleri Beat Kuşağı’ndan ciddi anlamda etkilendiler. The Doors, Bob Dylan, the Rolling Stones, the Beatles, Pink Floyd gibi gruplar yaptıkları deneysel çalışmalarla Beat Kuşağı’nın gelenek yıkıcı-muhalif karakterinin müzikteki temsilcileri oldular. Mülkiyetsizlik-aidiyetsizlik gibi değerleri merkezine koyan Hippiler doğrudan Beat Kuşağı’nın derin etkisi altındaydılar. Amerika ve Avrupa’daki 68 hareketleri de eylem pratiğinde Beat Kuşağı’nın tavrına yakın bir duruş sergilemektedir. 60’lı yılların iyimserliği, coşkusu ve deneyselliği yerini 80’lerde sanat da dahil olmak üzere her şeyin mekanikleştirilmeye çalışıldığı, gerici bir döneme bıraktı. Bu değişim, Beat Kuşağı’nın pratikte sonu olacaktı...
Beattim
09.07.2019 - 09:22O anda aynı gemide olduğumuzu ve lanet şeyin fena halde su almakta olduğunu kavramıştı.
Oğlak Dönencesi, Henry Miller
Beattim
09.07.2019 - 09:17Seni yanıma alıp yolculuğa çıkmak istiyorum, bunu gerçekten düşünüyorum..
Oğlak Dönencesi, Henry Miller
günün tavsiyesi
09.07.2019 - 09:13Beattim
08.07.2019 - 21:35Doktoru kendisine sürekli olarak “sen normalsin” diyordu; “Bingo! normalim” dedi Allen, o zaman durum çok basit, “ben normal olansam dünya delirmiş durumda.
Uluma, Allen Ginsberg
Yalnızlar Mektebi
08.07.2019 - 14:25Kelimeler etime gömülmüş bir bıçak gibi
Bütün gecikmelerim seni hatırlatıyor
"Beyoğlu'nda dükkanlar artık en çok satanı çalıyor"
Beattim
08.07.2019 - 13:48Sal, hemen gitmemiz ve varana kadar hiç durmamamız lazım.
+ Nereye gidiyoruz ki?
- Bilmiyorum; ama gitmemiz lazım.
Yolda, Jack Kerouac
Beattim
08.07.2019 - 13:45Mümkün olduğunca görülebilecek birçok yer + tanınabilecek birçok insan = ?
Beattim
08.07.2019 - 11:54Vay canına, o kadar güzelsin ki
yağmur başladı
ah, marcia,
uzun sarışın güzelliğin liselerde
ders olarak okutulsun istiyorum,
çocuklar tanrı'nın, müzik gibi, ten altında yaşadığını
ve güneş ışığından bir klavsen gibi ses verdiğini
öğrensinler diye.
liselerdeki karnelerin
şöyle olmasını istiyorum:
kırılgan sırça şeylerle oynamak
pekiyi
bilgisayar sihirbazlığı
pekiyi
sevdiklerine mektup yazmak
pekiyi
balıkları öğrenmek
pekiyi
marcia'nın uzun sarışın güzelliği
yıldızlı pekiyi!
Talihsiz Kadın, Richard Brautigan
günün tavsiyesi
08.07.2019 - 11:44Beattim
08.07.2019 - 11:40:))
Anne, ben de bir gün berduş olacağım.
Yolda, Jack Kerouac
Beattim
07.07.2019 - 20:08Halihazırda arkadaşlık ettiğim kişiler ya entelektüeldi ya da suçlu.
Yolda, Jack Kerouac
Sonra dedim ki
07.07.2019 - 20:02Dedim ya oturuyorum öylece. İyi ki etrafımda kalbimi tanıyanlar yok...
Birine Seslenin
07.07.2019 - 19:57Koltuk altında kitaplar taşıdığını görüyorum kardeşim. Bugünlerde hâlâ kitap okuyan birine rastlamak gerçekten nadide bir zevk kardeşim.
Otomatik Portakal, Anthony Burgess
Beattim
07.07.2019 - 19:16Bu Şarkı Beni Anlatır
07.07.2019 - 19:12Beattim
07.07.2019 - 18:59bob dylan eşliğinde :))
günün tavsiyesi
07.07.2019 - 16:28filmi izledikten sonra gayri resmi soundtrack ile kapanış yapalım!
günün tavsiyesi
07.07.2019 - 16:25Beattim
07.07.2019 - 16:05Birine Seslenin
06.07.2019 - 14:59Sensiz sıkılıyorum. Her insanın birine ihtiyacı vardır, benim ic¸in bu biri sensin.
Lili Brik'e Mektuplar, Vladimir Mayakovski
Beattim
06.07.2019 - 12:40Bu dünya güzel bir yer
doğmak için
her zaman
pek de eğlenceli bir şey olmayan
mutluluğa meraklı değilseniz
arada bir de
tam her şey yolunda giderken
az buçuk cehenneme aldırmıyorsanız eğer
çünkü her zaman
şarkı söylenmiyor
cennette bile
Bu dünya güzel bir yer
doğmak için
bir takım insanların durmadan ölmelerine
ya da zaman zaman
yalnızca aç kalmalarına
aldırmıyorsanız eğer
ne de olsa bu da o kadar kötü bir şey değil
aç kalan siz olmadıkça
Şiirin O İnce Küllerini Toplayanlar, Lawrence Ferlinghetti
günaydın
06.07.2019 - 08:19Uyanmıştı. Ama uykusu her nereye gittiyse, peşinden gitmek için canını verirdi
Az, Hakan Günday
Beattim
05.07.2019 - 17:39Beattim
05.07.2019 - 11:37...“Beat Kuşağı” genel olarak Jack Kerouac, Allen Ginsberg ve William Burroughs merkezinde olmak üzere edebiyatla ilgilenen ve Amerika’nın dört bir yanında geniş arkadaş grupları oluşturarak sınır deneyime çok farklı araçlarla yaklaşan topluluğu tanımlamak için kullanılır. Bu süreçte özellikle bir grup oluşturma amacının olmadığı ve burada oluşan karmaşık ilişkilerin yolda, kendiliğinden oluştuğu görülür. 1940’larda, New York’taki Columbia Üniversitesi’nde bir edebi toplulukta tanışan bir grup öğrenci, Büyük Bunalım sonrası demiryollarına kendini vuran hobolar gibi amaçsızca otostopla Amerika’yı dolaşmaya başladılar. Gittikleri her eyalette yeni insanlarla tanıştılar ve adı henüz konulmasa da sisteme, geleneğe ve alışıldık yaşam biçimlerine muhalif bir kitle oluşmaya başladı. New York City merkez olmak üzere, Denver ve San Francisco‘da toplandılar.
50’li yıllarda bu grubun edebi çalışmalarının ve yaşam tarzının gençlik üzerinde etkisi çok büyük olmuş ve 50’lerdeki bu kıvılcımdan görkemli 60’lar doğmuştur. Dolayısıyla bize “Beat Kuşağı”nı bir grup edebiyatla ilgilenen arkadaş olarak almak yerine 50’li yıllardan 60’ların sonuna dek uzanarak Woodstock’la zirve yapan ve her alanda sınır deneyime doğru ilerleyen, kültürel anlamda insanlık tarihinin “Altın Çağı” olan dönemi yaratan kuşağı almak daha doğru görünmektedir. 60’lı yıllarda yükselen underground kültürün arka planına baktığımızda hep Beat Kuşağı’nın izlerini görmekteyiz. Jim Morrison, Bob Dylan, John Lennon gibi isimlerin yaşam tarzlarında doğrudan bu anlayışı görmek mümkündür.
Beatler, Buda’yı ve meditasyonu Amerika’ya tanıttılar. Onlar, gençliği özgürleştirdiler ve insanları kurgulanmış yaşam biçimlerinin ötesine davet ettiler. 60’ların ikinci yarısında on binlerce gencin akın akın Hindistan’a doğru yola çıkması, Batı’nın mekanik yaşam formlarından topluca kaçış anlamına geliyordu ve başkaldırının doğrudan eyleme dönüşmüş biçimiydi. Bu dönemde Jim Morrison “Dünyayı istiyoruz, hemen şimdi istiyoruz” diyerek, arayışın ne denli büyük olduğunu göstermekte ve daha fazla beklenemeyeceğini ifade etmektedir.
Beat romanlarının ortaya çıkar çıkmaz büyük tepkiyle karşılanıp sansürlenmesi, uyandırdıkları dehşetten kaynaklanmıştır. Beat Kuşağı yazarlarının ve şairlerinin ilk eserleri, alışılmadık üsluplarından ve içeriklerinden ötürü sansürlendiler. 1950’li yıllarda bu nedenle onlarca dava açıldı, birçok eser ancak büyük oranda sansürlendikten sonra yayımlanabildi. 1960’lara girilirken Beat Hareketi, Amerika’da yeraltı gençliğinin en büyük ilham kaynağı olmuş ve müzikten sinemaya, şiirden romana her alanda etkisini göstermeye başlamıştı. 60’ların öne çıkan müzisyenleri Beat Kuşağı’ndan ciddi anlamda etkilendiler. The Doors, Bob Dylan, the Rolling Stones, the Beatles, Pink Floyd gibi gruplar yaptıkları deneysel çalışmalarla Beat Kuşağı’nın gelenek yıkıcı-muhalif karakterinin müzikteki temsilcileri oldular. Mülkiyetsizlik-aidiyetsizlik gibi değerleri merkezine koyan Hippiler doğrudan Beat Kuşağı’nın derin etkisi altındaydılar. Amerika ve Avrupa’daki 68 hareketleri de eylem pratiğinde Beat Kuşağı’nın tavrına yakın bir duruş sergilemektedir. 60’lı yılların iyimserliği, coşkusu ve deneyselliği yerini 80’lerde sanat da dahil olmak üzere her şeyin mekanikleştirilmeye çalışıldığı, gerici bir döneme bıraktı. Bu değişim, Beat Kuşağı’nın pratikte sonu olacaktı...
Toplam 455 mesaj bulundu