Bir Gün Mutlaka Adlı Üyenin Nedir Yazıları - ...

  • anlatmak

    19.07.2024 - 23:18

    Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi.Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duyuyor olmamızdır... Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi. Her birimiz ansızın sebepsiz düşüncelere dalmıyor muyuz, bu hayaller bizi öylesine sarıyor ki, zamanı, mekanı fark etmez olmuyor muyuz? İnsan bilmez bile ne düşündüğünü; ama sonra kendini ve dış dünyayı hatırlamak, düşünmek için toparlanmak zorundadır. Bu da bir sesidir ölümün.
    Sadık Hidayet

  • Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)

    04.07.2024 - 01:29


    Serçe omuzuma kondu
    Ve ben mahir bir avcı oldum
    Ondan sonra asla bir kuşu avlamaya çıkmadım
    Ne zaman özlesem şarkı söyledim
    Kuş gelir, kuş konar, kuşu koklarım
    Kuşu öperim ve özgür bırakırım
    Ve bir başka avcıya av olunca
    Çocukluğumu görürüm.

    Mohammad Ebrahim Jafari..

    ?si=8t8SSudDR0UwTxva

  • şu an ne dinliyorum

    18.10.2023 - 01:48

    ?si=bbT2DgnwvEWYWhrk

    Yerimde yok
    Zamanım da yok
    Yurdum da yok

    Ellerimle alevler yakıyorum
    Kırık kalbimden
    Senin için yaralı bir tını çalıyorum

    Filistin'de doğdum
    Filistin'de doğdum

  • şu an ne dinliyorum

    09.10.2023 - 22:16

    ?si=mweBY9iguTmg5g6n

    "gri gri gri...

    sabah, sis, yağmur

    bulut, bakış, hatıra

    ben de bir şarkı yoktu sen okudun

    bir ayna yoktu bende sen baktın

    bereketli toprakların uykusunda bir köktüm

    senin bakışınla yeşerdim yağmurlar yağmadan

    gözlerinde bir şimşek çaktı bakışlarım ıslandı

    yanakların yağmurdan ıslak, gözlerin güneşli

    kurtlar doğuruyor, kuzuları kollayayım

    sen gözlerinle beni okşasan

    çoban değneğim tesirli bir silah olacak

    sen gözlerinle beni okşa

    çoban değneğim tesirli bir silah olacak

    savaş bitince senin için taze incirler toplayacağım

    seninle kalacağım

    seninle okuyacağım

    ve seni güneşli hayranlığında öpeceğim

    eğer bulutlar izin verirse..."

    Mohammad Ebrahim Jafari

  • şu an ne dinliyorum

    25.09.2023 - 00:37

    Sen ey sabrın ve üzüncün dervişi
    başını zamanın göğsüne koy
    ve dinle yalnızlığın iç çekişlerini
    Yalnızlıklar ki suskun bir akşam üstüdür
    usulca örtülecektir gecenin sessiz tülünü
    ve düşecektir ince bir rüzgarla
    hüznün harmaniyesi…

    A.Telli

    ?si=cNS-Nx87Sx0nOMNE

  • Birine Seslenin

    16.09.2023 - 22:54

    Alnını sıyırıp geçen akşamdır
    Oynama sakın, kıpırdama
    Öyle bir yakıştı ki duruşuna ufuk
    İki hazin mısra şimdi gözlerin böyle
    Kaşlarının kemendiyle gölgeli
    İki uzun, iki derin ırmak
    Buğular içinde akıp giden
    Bozma sakın aralığını kirpiklerinin

    Bir aynada seyretmek istiyor
    İnsan kendini
    Hangi yaşta olursa olsun
    Bırak dökülsün saçlarından zaman
    Anıların gurubundan ince süyem duygular
    Büyütsün yüzünün yangınını rüzgar
    Turuncu ayini içinde göklerin
    Öperek nar içi goncasını dudaklarının…

    Ey ayrılığı andıran yakınlık
    Ey susuş…
    İnce ve derin hasret
    Bana benziyorsun…

    Ş.Erbaş

    ?si=Q8B5c6soYaCF761n

  • şu an ne dinliyorum

    11.09.2023 - 21:41

    ?si=zqP_8IUdlpmttgMX

    Sen şimdi
    Duvarına bir şiirimi asmışsındır
    Uyuyorsundur
    Belki düşünüyorsundur
    Sonuncu kattaki odandan
    Yıldızlara bakarak.
    Ve yıldızlar her zaman
    Eski ve tanıdıktır.
    Özellikle bir tren penceresinden bakıldığında.
    İçimiz nedensiz bir hüzünle dolduğunda
    Sırtüstü uzanıp toprağa
    Baktığımız yıldızlar.
    Bir harman yerinde ya da.
    Düz bir damda.
    Uzaktan
    Bütün kürtçe türküler gibi
    Yanık bir türkü gelirken
    Sıcaktan bunalırken
    Evler ve yollar;
    Ve yaşlı kadınlar
    Uyuklar gibi büzülüp minderlerine
    Düşünürlerken eskinin
    Olağanüstü günlerini
    Gece sessizce başlıyor ve ırmağın
    Öte yakasına geçiyor atlılar
    Çalıların hışırtısını dinliyorum.
    Sana seslenmek için
    Yeni şiirler tasarlıyorum.

    A. Behramoğlu

  • şu an ne dinliyorum

    31.08.2023 - 23:33

    ?si=efAANXjIgXVYtwmE

    hiç söylenmemiş sözler söylemeliyim,
    el değmemiş, duru sözler sevdiğim için

    sevdiğim! şehir giysilerini kıskanır
    ve bu yüzden bürünür geceyi
    güneş gözlerinden beslenir
    ve saçlarını kollar görmek için.

    sensizken şehrim,
    boş meydanlarında yürüdüm
    kalın puntolarla iri laflar ettim
    öfkemi saldım iri dişli postallar üzerine.

    sevdiğim! Vera.. hangi çocuğu okşadın,
    ellerinle gülden kokular..
    dilinde aşk nameleri,
    söylesene Vera hangi çocuğun adını andın.

    sahi Vera en son ne zaman görmüştük Sena’yı?
    hatırlasana deli kız, sana emanet etmişti o bombaları
    sevdiğim bak, umut kan pıhtısı rengine döndü

    sen Vera, Filistin’den geçerken
    sakın eteklerini toplama
    biraz kan bulaşmış halde çık karşıma
    ve sakın unutma
    o ilk çocuğumuzdur
    asırlardır dillerde olan Leyla’dır,
    Meryem’in suskunluğunda can bulan
    gözleri vardı Züleyha’nın
    henüz düşmeden kirli kelimeler diyarına

    bilir misin Vera bu kaçıncı çocuk?
    bu kaçıncı kertik yüreğe atılan?
    eskisi gibi değil… artık daha da sancılı

    sevdiğim özgürlük meydanları,
    budalalardan geçilmiyorsa
    bil ki bu şehirde çocuklar ölüyor

    asırlardan uzat ellerini Vera..
    ellerini bulur ellerim,
    bir Grozni kuşatmasında,
    dağları görüyor musun Vera?
    her bir dağa bir çocuğumuzun adını koymuşlar
    Berat’ım, Emin’im, Murat’ım
    hani omuz omuza vermiştik ya bir namaz kıyamında
    hani beraber açmıştık orucumuzu
    kimi Marmara’da kimi Yıldız’da

    koş Vera koş
    ülkemin sürgün yerlerine koş
    ağlama deli kız ben ağlarım
    seni böyle görmemeli
    her okul kapısında türkümüzü söyleyen kızlarımız
    ve annelere de söyle ağlamasınlar
    ve sakın onlara ölüler demesinler

    söylesene Vera
    çocuklara sıkılan hangi kurşun kahpece değildir?

    öfkemiz taş doğursun Vera taş!
    yüreğimizi söksün yerinden
    bak her tarafta sapanlı ebabiller
    Ebrehe’nin tankları kan kusturur
    şimdi Firavunu boğan Kızıldeniz’i
    ağlama duvarının dibinde görürüm
    ki asa değil Musa’nın elindeki
    çağın sökülmüş kalbidir

    bir şubat gecesi kaybettik esrarımızı Vera
    kendimizi odalarımızda bulduk
    postallı korkularımızla
    söylesene sevdiğim hangi rengini çaldılar
    gökyüzünden
    bak zulüm Çin Seddi’ni aştı

    sevdiğim içimizdeki Musalardan ne haber vardır?
    İbrahimler’den, Yusuflar’dan
    yoksa Musa’yı Kızıldeniz’de yalnız mı bıraktık?
    ellerimizle mi verdik İbrahim’i Nemrutlara
    şimdi hangi kuyudan gelmede Yusuf’un sesi?
    ki unutma Vera
    Filistin’de yeni doğan çocuklar ilkin annelerinin
    göğsüne
    sonra da yerdeki taşlara uzanırlar

    neredesin eyy İsmail’in boğazındaki merhamet?
    içimizdeki bu sızıyı kaldır
    ya ebabilleri gönder
    ya bizi de oraya aldır

    ve her taraftan bana yönelir
    seni arayan sesim
    Vera benim..Vera benim..

    Numan ARIMAN

  • şu an ne dinliyorum

    29.08.2023 - 00:50

    ?si=2r1nwd0o4RuJajWR

    bu gece güvercinlerin sesini çizdim
    delik deşik duvarlardan senin gölgeni tanıdım
    ben şarkı söyledim
    ben iki telle şarkı söyledim
    sevdiğim kadının mavi renkli el yazısı
    benim yorgun şarkımın sözlerini renklendirdi
    mehtabın nefesi gri olana kadar şarkı söyledik seninle
    çizdiğim resimlerde sesini gördüm
    mehtap bütün gece çevremde çocukluğumu çizdi
    ahh keşke yağmur yağsa
    ahh keşke yağmur yağsa
    toprak kokusu kuşların şarkılarını renklendirecektir..."
    Mohammad Ebrahim Jafari

  • anlatmak

    27.08.2023 - 01:03

    İnsanlarla konuşasım gelmiyor,
    ama sana evdeki perdeleri bile anlatasım vardı.

    Milena’ya Mektuplar…

  • şu an ne dinliyorum

    24.08.2023 - 22:44

    ?si=LX3DcJE7xc6VQLzi

    Çocukluğumun ok ve yayı ile
    Kadim bahçelerin yollarında,
    ıslanmış ağaç kümeleri arasında
    Bir serçenin göğsünü nişan almıştım ki
    Sana aşık oldum
    Serçe omuzuma kondu
    Ve ben mahir bir avcı oldum
    Ondan sonra asla bir kuşu avlamaya çıkmadım
    Ne zaman özlesem şarkı söyledim
    Kuş gelir, kuş konar, kuşu koklarım
    Kuşu öperim ve özgür bırakırım
    Ve bir başka avcıya av olunca
    Çocukluğumu görürüm
    Yağmur yemiş ağaç kümeleri arasında
    Saman çiçek kokusu ve kuşun şarkısıyla
    Kendine kıvrılır ve ağlar;
    Ey şarkı seni nasıl seviyorum!
    MOHAMMAD EBRAHİM JAFARİ

  • şu an ne dinliyorum

    21.08.2023 - 00:38

    Yüzüm kuyular mührü
    Ellerim iki turna uyuduğun sonsuzlukta
    Odalar toprak döküyor üstüme.
    Ölümü de dünyada yaşıyormuş insan
    Gövdem kalbimin darağacı…

    Ş.Erbaş

  • anlatmak

    20.08.2023 - 01:03

    1.
    Neden kimse sana benzemiyor Hatice?

    2.
    Gözyaşımın sahibi
    Ne zaman alnımı camlara dayasam
    Kanatlarını batıra batıra
    Sana uçuyor bütün kuşlar.

    3.
    Ölümü senden mi öğrenecektim
    Soluğu canımdan çekilen kadınım.

    5.
    Çocuklar geldiler mi hiç?

    Geldiler Hatice
    İçimize baktık uzun uzun
    Sana geldik
    Tek tek odaları kokladılar
    Bizimle ağladın sen de
    Sonra yine ikimiz kaldık.

    6.
    İster ölüm olsun ister ayrılık
    İnsan unutur mu var olduğu bedeni.
    Dünya sözüm, can evim
    Bir gün ağzından uzak gülerse ağzım
    Tanrı gökyüzüyle boğsun beni.

    12.
    Ömür Hanım
    Çıkarıp çerçevesinden o hayal zamanları
    Silmezsem eğer hayatın harfleriyle
    Her gün biraz daha tozlanacak evimiz.

    14.
    “Evden uzaklaş biraz
    Antalya’dan çık
    Mezarlığa gitme her gün
    Fotoğraflar dünyayı örter
    Acı soğusun
    Sen Tanrı değilsin
    Ölülerden değil
    Dirilerden geçer zaman
    Git, bir başka insana dokun…”

    Ben de öyle yapıyorum
    Harflerden binlerce Hatice yaratıp
    Tek tek dokunuyorum hepsine
    Büyüyorum, büyüyorum
    Nasılsa ölüm var değil mi
    Binlerce hayatla gülüyorum zamana
    Gülüyor benimle birlikte Hatayi de:
    Bir dedim var bin dermana değişmem.

    18.
    Odalardaki boşluğunu topladım geldim
    Neşet’in bütün seslerini topladım geldim
    Yalnız uçan kuşların gökyüzünü topladım geldim
    Yastığında solan tülbendin kokusunu topladım geldim
    Çocuklar aradı, sslerinin aştığı yolları topladım geldim
    Bir kadın ilaç soruyordu eczanede, elleri yok
    Alın çizgisinde yanan kandilin fitilini topladım geldim
    Sen nasıl yok olursun anlamıyorum, topladım geldim
    Gül bozuk, kadife soğuk, karanfil gözyaşı kurusu
    Limoni bir selvi bütün armağanım, geldim…

    Şahgülüm, başucundayım, sevgililer günün kutlu olsun…

    20.
    Tuhaf bir adam oldum
    Kendimle konuşuyorum evin içinde
    Biraz da şu koltuğa oturayım, diyorum
    Perdeleri ne kadar zamanda yıkardın, diyorum
    Bir gün olsun açık bırakmıyorum yatağımızı
    El ayak değmeyen yerler nasıl tozlanıyor böyle
    Merak etme, mutfağı tertemiz ettim
    Terlikler senin istediğin gibi duruyor
    Çamaşır ipini silmeden asmıyorum çamaşırı
    Bir kahve yapayım diyorum
    İki fincan koyuyorum, süt hazırlıyorum sana
    Sessizlikten mi nedir
    Bütün bunları yüksek sesle söylüyorum.

    İnsan başka nasıl katlanır ölüme, bilmiyorum.

    21.
    Misafirler gitti
    Biz kaldık yine.

    Eşyaların düzeni bozulmasın diye
    Çırpınıp durdum sessizce.

    Yeri değişen her şeyin
    Sen biraz daha uzaklaştırdığını söyledim
    Öylece baktılar yüzüme.

    İnsan anıları nasıl korur başka
    Bilmiyorum
    Duvarda kocaman bir çivi deliği.

    Yollarımın sahibi
    Ben ölene kadar
    İkimiz de bir yere gtmiyoruz.

    24.
    Ömür Hanım
    Seni çok özledim, çok
    Ben gelene kadar çürüme ne olur.

    Yüzüm kuyular mührü
    Ellerim iki turna uyuduğun sonsuzlukta
    Odalar toprak döküyor üstüme.

    Ölümü de dünyada yaşıyormuş insan
    Gövdem kalbimin darağacı
    Şahgülüm… uzun sürmeyecek yalnızlığım…

    25.
    Sarkaç durdu. Kapı yok.
    Ayna buğulanmıyor.
    Tanrı bitti.

    Ölüm değil büyük ceza
    Her zerresi yalnızlık
    Bir dünyayı sevmek hâlâ.

    Ayrılık burcum…
    Parmaklarım birer mihrap çırası
    Gövdem bitene kadar tüteceğim başında.

    27.

    Ömür hanım, iyi ki ben de seninle yaşadım dünyayı.

    29.
    Dünyanın bütün seslerini alıp götürdün
    Mezarından başka harf kalmadı ağzımda.
    Yoruldum kalabalığın hayatından
    Yaşamak diye el çırptığım ne varsa
    Şimdi bir ölüm türküsü, bir hatıra yangını
    Yalnızlık çark dönüyor üstümde.

    Yeryüzü şarkım, sürmeli pencerem
    Her sabah aynı soğuk
    Her akşam aynı keder
    Yastığını koklaya koklaya öğrendim
    İnsan bir kere ölmüyormuş meğer…

    30.
    Ölüm evini buldu.

    Ağzımızda son bir dünya hecesi
    Yüzümüz, suyuyla boğulmuş bir göl
    Kirpiklerimizde
    kurumuş arzular
    Geçip oturdu “ılık minderimize”

    Ben şimdi o bağbanım Hatice
    Kemiklerin çiçek açsın diye
    Çırpınıp duran başında…

    36.
    Ölüler yaşlanmazmış
    Yalan
    Sensin canımda çırpınan zaman.

    Bir gün ben de
    Senin kış bahçende–

    Sevmek başka nedir Ömür Hanım…

    38.
    Ayrılık mı olur seninle benden
    Meğer başım düşe meydan içinde.

    Harfim, hecem, cümlem
    Bütün hatıralarımızı toplayıp geleceğim
    Ayrılık o zaman tamam olacak.

    39.
    – İçme şunu, beni ortada bırakacaksın.

    – Biraz toparlanayım da Karadeniz’e gidelim.

    – Gittiğin yerde bir gece kal. Bne iyiyim. Yazık sana.

    – Gelmiyorlar diye söylenip durma insanlara.

    – Kimseye borcumuz kalmadı değil mi?

    2014-2016

    Şükrü Erbaş

  • Birine Seslenin

    13.08.2023 - 00:39

    Dünyanın en uzun hüznü yağıyor,
    Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne.
    Kar yağıyor ve sen gidiyorsun,
    Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun,
    Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimizi
    O insan ve tabiat çağını.

    Dön bana ve dinle!
    Kuşlar uçuşuyor içimde.

    Loş bir keman solosu gibi
    Kuşların uçuştuğunu içimde,
    Dön bana ve dinle.

    Karanlık denizlerin dibinde,
    Birtakım incilerin olduğunu
    Birtakım incilere ve hatıralara
    Neden bağlı olduğumuzu unutma.

    Duy beni ve dinle!
    Denizler boğuşuyor içimde.

    Unutma diyorum ama sen anla,
    Anlat bizim de yaşamak istediğimizi onlara...

    Erdem Beyazıt ..

  • şu an ne dinliyorum

    09.08.2023 - 00:45

    Bir mumun gölgesi düşünce gecenin gözlerine
    Beni hatırla .
    Çünkü ; sırtımda bir kambur gibi taşıdım seni unutamamayı.

  • şu an ne dinliyorum

    31.07.2023 - 22:25

    bir gün
    geleceğim ve bir haber getireceğimdamarlara ışık saçacağım
    ve sesleneceğim içerden:
    ey sepetleri uykuyla dolu olanlar!
    elma getirdim, elma
    ...kızıl güneş.

    Sohrab Sepehri…

  • anlatmak

    30.07.2023 - 21:32

    -ve nihayet ikimiz
    kaçtığımız aşkların toplamıyız-

    sokakta yaralı bir it koşturuyor
    iki buluşmadır koluma girmiyorsun. ve birkaç
    milyon yıldır tutmadın ellerimi. benimle çıkmıyorsun
    bu yolculuğa. ve ben sırf bu yüzden yenilebilirim.

    bu resimden çıkıp gidiyorum. seni isteyen yanım
    ölümsüz yanımdır. bulutsuz da yağan nedir? şimdi
    öğreniyorum ki, gözyaşi! bu resimden çıkıp
    gidiyorum. seni isteyen yanım aşk yanımdır.

    babam romantik bir aşiret savaşçısıydı. çapraz fişeklik
    duyardım yüzümde ona sarıldığım zaman. sonrası
    jandarmalardı. ağıt kadınlardı. mezarlardı. o gün
    bugündür sayrıyım. çünkü insan öldüğü yaşta kalır.

    babam elin eskilerini giyerdi. ben bu yüzden ezik
    olurum bayram sabahlarında. yani bir sömürgede
    doğan kırılgan olur. çünkü insan öldüğü yaşta..

    sokaktan askeri konvoylar geçiyor
    iki buluşmadır koluma girmiyorsun. ve birkaç milyon
    yıldır tutmadım ellerini. ve ben sırf bu yüzden yenilebilirim.

    yaşadığım yitirdiklerim oluyor hep. oysa tuttuğum
    elleri bırakmıyorum. sonra korkuyorlar hasletimden. ne
    denli sevgiye değer olduğumu söylüyorlar. gidiyorlar
    sonra. ve biçimlendiremediklerimiz biçim oluyor bize.

    ve sen haftanın deniz ertesi günleri geliyorsun. bir çizgi
    diyorsun. bir çizgideyim. sağım nere solum nere bilmiyorum..
    seni şiir duraklarına bırakıyorum o zaman. güleç kalıyorsun.
    dudakların kırışıyor kenarlarından. ellerin minnacık
    ellerin morarıyor. küçük küçük adımlarla gidiyorsun -sanki- içimden. bir şiir durağından biniyorsun. zaten yorgunsun.

    ben sancıyla kıvranıyorum geceleri sayrı bir yatakta. terli
    terli seni içiyorum. çünkü yüzüme bakınca seni görüyorum.
    çünkü yorgunsun.

    parçalı bulutlu şiirler okuyorum sana. şiir gibi bir çiselti
    başlıyor sonra. kanayan bir yara; yalnızlık. çıkıp kanıyorum.
    çıkıp sokakta..

    sokaktaki bütün kedileri eziyorlar
    iki buluşmadır koluma girmiyorsun. ve birkaç
    milyon yıldır tutmadın ellerimi. ve ben sırf
    bu yüzden ezilebilirim.

    biz emeklerken sevmeyi öğrenmede, kolumuzdakiler
    düşüyor. ki ölenler zafere en çok yakışanlardır! ki
    ölenler zafere en çok yaklaşanlardır! ..
    oturup tekdüze ağıtlar yakıyoruz onlara. ve söz veriyoruz yarını kurtaracağımıza. ama yarına ertelemekle bugünü
    yitiriyoruz zaten. ve zaten yenik sayılırız yaşamakla!

    en gizli yerimize çağıriyoruz acıyı. ve hep yenik
    düşüyoruz, çağırmakla!

    sulara benziyorsun bu yüzden. sular ki dinginliğe
    gelir ancak. ısınırsa uçar. soğursa kaskatı kesilir
    teninden. sulara benziyorsun kapılmaya gelmez.
    sulara.. bildik sulara..

    sokaktan telsiz sesleri geliyor
    iki buluşmadır koluma girmiyorsun. ve birkaç milyon
    yıldır tutmadım ellerini. ve ben sırf bu yüzden kaybedilebilirim.

    ihmal edilmeyen telefonlar bekliyorsun, dakik ve
    ilgi dolu. anne oluyorsun bütün aşıklarına. ve
    çocukların oluyorlar bilmeden. ve bu resimde
    kalmayı bu denli çok isterken, çekip.. çıkıp
    gitmeli diyorum.

    insanlar çoğalıyor etrafımda. sen yoksun.
    ıssızlığımdan anlıyorum. çook uzakta oluyorum
    onlar konuşurken. derken gece başlıyor. çayları
    ödüyorlar ve bir parçamı alıyorlar karşılığında.

    ve sen haftanın deniz ertesi günleri
    geliyorsun. her aşk; yaşayamadıklarımızın
    özetidir, diyorum. gülüyorsun.

    seni daha önce öpmüş olmalıyım. yoksa nasıl
    bulurum yüzünde gülen ağzının yerini.

    sokakta ölümsüz bir yanından yaralıyorlar birini.
    iki buluşmadır koluma girmiyorsun. ve birkaç
    milyon yıldır tutmadın ellerimi...

    -Selim TEMO

  • Birine Seslenin

    28.07.2023 - 00:06


    Ben yine de hiç unutmadım ismini söylerken
    İçime dolan kuş mevsiminin mavisini .

  • anlatmak

    23.07.2023 - 19:45


    Bu kaçıncı yalnızlık trenlerin ardında

    Bin pare olduğum kaçıncı bozgun

    Bir gün bu esrarlı hikâye biter

    Erzurum garında, banklar üstünde

    Kalem bana kızgın, kitaplar kızgın

    Hasret katar katar uzayıp gider

    İçimde bir figân her düdük sesi

    Her vagon efkârlı bir uzun hava

    Göçmen kuşlar hâlâ dönmedi geri

    Kurumuş, evlerin karanfilleri

    Ey Mona Lisa’nınkıskandığı el

    Sihrine bir defa dokunmak için

    Hep aynı şarkıyı söyleyip durdum

    Başımı umutsuz taşlara vurdum

    Vermedin bir siyah fotoğrafını

    Ya da bir hatıra parmaklarından

    Beni bir kaygısız kral mı sandın

    Hangi düşmanımın sözüne kandın

    Götür, senin olsun bütün ihtişam

    Gece mahkûmuna kalır mı akşam

    Erzurum garından ayrılıyorum

    Banklar mütereddit bakıyor ardım sıra

    Abdurrahman Gazi yokuşlarında

    Mecnun’la, Kerem’le buluşacağız

    Bu çaresiz derdi konuşacağız

    Yollar kıvrım kıvrım, çetin ve uzun

    Dağlar malihulya, dereler hüzün

    Takvimleri görmek istemiyorum

    Karanlığa dönmek istemiyorum

    Ey Mona Lisa’nınkıskandığı el

    Bu kar yığınları cehennemden mi

    Bu sokaklar mahşerden mi geliyor

    Gürcükapı ihtirası bilmezdi

    Altın kalpli zambakların

    Filizlendiği Taşmağazalar

    İlmek ilmek bileklerine

    Geçirmezdi nefret urganlarını

    Nerede dadaşın gür bıyıkları

    Aziziye neden böyle derbeder

    Solan renkler kimin, kaldırımlarda

    Ya bu Erzurum Erzurum değil

    Ya ben başkasıyım bu Erzurum’da

    Ey Mona Lisa’nın kıskandığı el

    Belki de o eski sinemalarda

    Hâlâ bir çin filmi oynamaktadır

    Çifteminareler mum ışığında

    Sonsuzluğa geçit aramaktadır

    Küskün çinileri Yâkutiye’nin

    Yine sessiz sessiz ağlamaktadır

    Issızlığa kurşun sıkan tabyalar

    Başına karalar bağlamaktadır

    Abdurrahman gazi yokuşlarında

    Ne Mecnun ve Kerem, Leyla ve Aslı

    Ne de Çin filminden kalan görüntü

    Alevli bir köpük sadece dünya

    Erzurum garına, banklar üstüne

    Dönüyorum çıplak ayaklarımla

    Yine kuşlar, yine rüzgâr ve yağmur

    Zavallı gözlerim kırmızı, mahmur

    Unutuyor sevda resimlerini

    Ey Mona Lisa’nınkıskandığı el

    O eşsiz, ebedî sıladan mahrum

    Şarkıları sana bırakıyorum

    N.Genç

  • müsvedde

    21.07.2023 - 01:25

    Saatler tam da bir hüznün merhabasına çevirmişken vakitleri.
    Kısa bir anımsama
    Sonra özlemek seni
    Şimdi özlemek
    Herhangi bir ülkesinde dünyanın
    Kimsesiz bırakılmış şehirler kadar öksüz …
    Döverken yıldırımlarıyla gökyüzünü
    Ve yağmurlarıyla sokaklarını Tanrı .
    Bir sokak köpeği gibi üşümüşlüğü kim umursarki ?


  • anlatmak

    20.07.2023 - 13:02

    I
    Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
    Nasırdan çektiği kadar;
    Hatta çirkin yaratıldığından bile
    O kadar müteessir değildi.
    Kundurası vurmadığı zamanlarda
    Anmazdı ama Allah'ın adını,
    Günahkâr da sayılmazdı.

    Yazık oldu Süleyman Efendi’ye.

    II
    Mesele falan değildi öyle,
    To be or not to be kendisi için;
    Bir akşam uyudu;
    Uyanmayıverdi.
    Aldılar, götürdüler.
    Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
    Duysalar öldüğünü alacaklılar
    Haklarını helal ederler elbet.
    Alacağına gelince...
    Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.

    III
    Tüfeğini deppoya koydular,
    Esvabını başkasına verdiler.
    Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
    Ne matarasında dudaklarının izi;
    Öyle bir ruzigar ki,
    Kendi gitti,
    İsmi bile kalmadı yadigâr.
    Yalnız şu beyit kaldı,
    Kahve ocağında, el yazısıyla:
    "Ölüm Allah'ın emri,
    "Ayrılık olmasaydı."

    Orhan Veli..
    Ankara, Nisan 1938

  • anlatmak

    19.07.2023 - 00:14

    29 yasinda intihar ederek yasamina son veren Nilgün Marmara'nin birtakim yazi ve sirlerini birlestirdigimizde adeta bir dehlizin içinde hissediyoruz kendimizi. Bize, dönüp etrafa bakacak kadar bile bogluk birakmayan bir dehliz. Belki de, alternatif bir intihar mektubunu okutuyor bize.

    Bir seyden kaçıyorum bir seyden, kendimi bula miyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendime bir yer edinemiyorum, kendime bir yer...
    Kafatasimin içini, bir küçük huzur adina aynalarla kaplattim, ölü ben’im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden!
    Panigini kukla yapmis hasta bir cocugum ben.
    Oyuncagi panik olan sayri yalnizlik kendi kendine nasil da eglenir.
    Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyor. Hep böyle mi bu?
    Azimsanmayacak kadar ölmüsüm!
    Azimsanamayacak denli ölüyüm!
    Geliyorlar, bu evde dogan yeni bir ölümü görmeye; kogarak düse kalka yuvarlanarak, sürünerek. Nasil olursa olsun; görmek için bu eski dostlarinin yeni cesetlerini ve göstermek için kendi dirimlerinin kivIlcimlarini?
    Geliyorlar!
    Uyuyan arzunun, düsün, imgelemenin, bellegin les kokularini duymaya geliyorlar. Ölüm sessizligi, toz ve küf kokan evden ayrildiktan sonra seviniyorlar canliyiz diye.
    Ben bir tehdidim onlar için çünkù bir varligm, cinssiz bir bebek, rolünü bulamamis, iyi ez berleyememis bir hayvan, her yöne savrulabilir,

    Neden büyüdünüz, genlestiniz, yayildiniz, gövdelerinizle, aletlerinizle, anlaklarinizla, asklarinizla, aglatilarinizla, güldürülerinizle, yüceliklerle, bayagilklarla.Yitecek, yitecek kumlarin dibinde. Bütün yazilanlar, yaçananlar deli gözüyle bakan ölü bir balk olacak, ölü bir denizin sayllabilir, sayilamaz kumlari içinde. Bir sevi/ölum denizinin, yasama yanilsamasi dibinde!
    Çikis yolu mu? Arka pencere hangi gezegene açtir?
    Baktigr yer yakin bir beyaz duvar.
    Hayatin neresinden dönülse kardir.
    Dönmek istiyorum.

    Ama sonrasi da beni çok ürkütüyor; binlerce binlerce düsüm, dilegim, gerçeklestirmek istedigim sey var.
    Dünyaya getirdim ben ölümü, kendimle. Kendimi istedigim kadar cok istedim ölümü.

  • Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)

    18.07.2023 - 09:08

    Halay sevmeyen Kürtler yargılansın…

  • anlatmak

    16.07.2023 - 22:51

    Beyaz bir buluttan birgün ansızın..
    Bir karanfil düştü parmaklarıma.
    Gözlerine kuşlar doldu bir kızın
    Elleri karıştı ırmaklarıma..

    Islak bir yürektir bende karanfil
    Ruhum, kokusunun dilencisidir..
    Haşim , bu bir alev damlası değil
    Büyük yangınların habercisidir..

    O kızıl bir deniz bense tenhayım
    Onda umut,bende yalnızlık büyür..
    Ne dünya sonsuzluk,ne ben dehayım,
    İçimde sadece şairler uyur..

    Bütün şiirleri söyleyen benim
    Bütün çiçeklerin adı Karanfil
    Her akşam bir yaprak olur kefenim
    Haşim, bu bir alev damlası değil.

    Nurullah Genç

Toplam 201 mesaj bulundu