Bir akşamüstüdür şarabî
Bahçeler ve dağlar üzre hükümran;
Tam dünyayı dolaşmak saatindesin.
Ay ışığı su içer birazdan.
Kızarmış kalçalarını çanlar
Alabildiğine vurur.
Sen çocuk tulumunda
Matbaa mürekkebi
Rüsva olmuş ellerinin emeği,
Manşetlerde kilometre kilometre yalan
Sallanır durur.
Bir akşamüstüdür katil, muhteşem
Alıp götürmüşler dost dediğini
Almış rüzgârlar içini,
Ümide benzer, sevdaya benzer...
Soğuk bir namludur kör ve pusuda
Ense kökünde zulüm,
Ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur
Burnun dibine hürriyet.
Seviyorum mümkün değil;
Aranızda kurşun, yasak bölge var
Sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel
Kanunu yapanlar ihtiyar.
Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla
Ve tarihle yargıla
Bal değildir ölüm bana, idam gül değildir bana
Geceler çok karanlık, gel düşümdeki sevgilim
Ay ışığı yedir bana
Ahh...ben hasrete tutsağım, hasretler tutsak bana
Bıyığımdan gül sarkmaz, bıyık bırakmak yasak bana
Mahpus bana, sus bana, yağlık ilmek boynuma
Sevgili yerine, koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım
Ve sonra sabırla beklerim, bulutları çekersiniz üstümden
Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız
Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana
Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim
Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum
Gözlerimde güneş koşar
Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma
Duygu bana, öykü bana, roman gibi her an bana
Hücremde yalnızım gel, gel düşümdeki sevgilim
Soyunup hazırlan bana
Biraz sonra asmaya götürecekler beni
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni
Hoşçakalın sevdiklerim
Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök, bütün doğa hoşçakalın
Hoşçakalın sevdalılar
Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar
Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar, hoşçakalın
Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları
Sevda türküleri ve şiirler
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler
Dağlarında yürüdüğümüz toprak
Yalın ayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın
Hoşçakalın ağız tatları, sıcak çorbam, çayım, sigaram
Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram
Parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı
Ve kalemimi, ve saatimi
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın, hoşçakalın
Dostum bana, sevdam bana, soluğunu geçir bana)
Uyku tutmuyor gözüm, anılar sıraya girdi
Gel anne süt içir bana
Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar
Yedi bölge, dört deniz, yedi iklim, altmış yedi şehir
Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları
Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar
Asfalt yolları boyu dizilmiş fabrikalar
Ve işçiler ve köylüler.... hoşçakal ülkem
Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim
Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları
Sınırlı olmayan mekâna
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben
En sevda halimle, en yaşayan halimle, gidiyorum dostlarım
Hoşçakalın, hoşçakalın...
Beni yaşamımla sorgula iki gözüm
Beni yüreğimle, beni özümle
Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni
Tarihle anla beni, ve öyle yargıla
Dağlarının, dağlarının ardı,
Nazlıdır.
Uçurum kıyısında incecik bir yol
Gider dolana dolana,
Bir hastan vardır, umutsuz,
Belki Ayşe, belki Elif
Endamı kuytuda başak,
Memesinin, memesinin altında,
Bir sancı,
Bir hayın bıçak...
Ölüm bu,
Fukara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya bir kuşluk vakti, ya akşamüstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsın, olmuş olacak.
Bir hastan vardır umutsuz,
Hayreti uykularda,
Hayreti soğuk sularda.
Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri,
İki mavi, kocaman korku çiçeği,
Açar, derin kuyularda...
Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur.
Hiç akıl edip de düşünen var mı?
Gün kimin hesabına tutar akşamı,
Rahmetinden kim demlenir bulutun,
Hayırlı evlat makina
Nasıl canavar kesilir.
Kurdun, karıncanın rızkını veren
Toprak nasıl ayartılır,
Yüz vermez topal öküze,
Dağlarının, dağlarının ardı,
Nazlıdır.
Uçurum kıyısında incecik bir yol
Gider dolana dolana,
Bir hastan vardır, umutsuz,
Belki Ayşe, belki Elif
Endamı kuytuda başak,
Memesinin, memesinin altında,
Bir sancı,
Bir hayın bıçak...
Ölüm bu,
Fukara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya bir kuşluk vakti, ya akşamüstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsın, olmuş olacak.
Bir hastan vardır umutsuz,
Hayreti uykularda,
Hayreti soğuk sularda.
Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri,
İki mavi, kocaman korku çiçeği,
Açar, derin kuyularda...
Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur.
Hiç akıl edip de düşünen var mı?
Gün kimin hesabına tutar akşamı,
Rahmetinden kim demlenir bulutun,
Hayırlı evlat makina
Nasıl canavar kesilir.
Kurdun, karıncanın rızkını veren
Toprak nasıl ayartılır,
Yüz vermez topal öküze,
Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim -leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişim ben seni...
Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu!
He canım...
Çiçekdağı kıtlık, kıran,
Gül açmaz, çağla dökmez.
Vurur alnım şakına
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla
Küfrünü, Medetsiz, Munzur.
Şahmurat Suyu kan akar
Ve ben şairim.
Namus işçisiyim yani
Yürek işçisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
Ne salkım bir bakış
Resmin çekeyim,
Ne kınsız bir rüzgar
Mısra dökeyim.
Oy sevmişem ben seni...
Ve sen daha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim.
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla.
Düşün, uzay çağında bir ayağımız,
Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri
Düşün, olasılık, atom fiziği
Ve bizi biz eden amansız sevda,
Atıp bir kıyıya iki zamın
Yarının çocukları, gülleri için
Herbirinin ayvatüyü, çilleri için,
Koymuş postasını,
Görmüş restini.
He canım,
Sen getir üstünü.
Uy havar!
Muhammed, İsa aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!
Benim de boş yanım hançer yalımı
Ve zulamda kan-ter içinde, asi,
He desem, koparacak dizginlerini
Yediveren gül kardeşi bir arzu
Oy sevmişem ben seni...
Tekmil ufuklar kışladı
Dört yön, onaltı rüzgar
Ve yedi iklim beş kıta
Kar altındadır.
Kavuşmak ilmindeyiz bütün fasıllar
Ray, asfalt, şose, makadam
Benim sarp yolum, patikam
Toros, Anti-toros ve asi Fırat
Tütün, pamuk, buğday ovaları, çeltikler
Vatanım boylu boyunca
Kar altındadır.
Döğüşenler de var bu havalarda
El, ayak buz kesmiş, yürek cehennem
Ümit, öfkeli ve mahzun
Ümit, sapına kadar namuslu
Dağlara çekilmiş
Kar altındadır.
Şarkılar bilirim çiğ tutmuş
Resimler, heykeller, destanlar
Usta ellerin yapısı
Kolsuz, yarı çıplak Venüs
Trans-nonain sokağı
Garcia Lorca'nın mezarı,
Ve gözbebekleri Pierre Curie'nin
Kar altındadır.
Duvarları katı sabır taşından
Kar altındadır varoşlar,
Hasretim nazlıdır Ankara.
Dumanlı havayı kurt sevsin
Asfalttan yürüsün Aralık,
Sevmem, netameli aydır.
Bir başka ama bilemem
Bir kaçıncı bahara kalmıştır vuslat
Kalbim, bu zulümlü sevda,
Kar altındadır.
Gecekondularda hava bulanık puslu
Altındağ gökleri kümülüslü
Ekmeğe, aşka ve ömre
Küfeleriyle hükmeden
Ciğerleri küçük, elleri büyük
Nefesleri yetmez avuçlarına
-İlkokul çağında hepsi-
Kenar çocukları
Kar altındadır.
Hatıp Çay'ın öte yüzü ılıman
Bulvarlar çakırkeyf Yenişehir'de
Karanfil Sokağında gün açmış
Hikmetinden sual olunmaz değil
'mucip sebebin' bilirim
Ve 'kafi delil' ortada...
Karanfil sokağında bir camlı bahçe
Camlı bahçe içre bir çini saksı
Bir dal süzülür mavide
Al - al bir yangın şarkısı,
Bakmayın saksıda boy verdiğine
Kökü Altındağ'da, İncesu'dadır.
Ben mi? Evet...
bir gün çıkıp gideceğim kapıları,evleri,dergileri,hüzünler bırakarak...
bir çiçek merhaba diyecek...
hoş geldin diyecek dağ...
orman gülümseyecek...
anımsayışların,bekleyişlerin,ümitlerin ya da ümitsizliklerin
hırsların,yarışların,tasaların kalktığı yerde
tam anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir...
hiç kimseye seslenmeyen,kendi kendine yeten sadece...
kendi mantığı; kendi güzelliği içinde tutarlı...
ama halkın yaşantısı girecektir oraya,çünkü yaşayan büyük
bir şeydir halk...
deniz ve ufuk girecek,karınca yuvaları,gökyüzü,kozalaklar
ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk...
yani sevişmek denizle,koşulsuz,önyargısız,hesapsız...
yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl..
doğan,ölen ve yaşayan şeyleri...
doğumu,ölümü ve yaşamayı
yani dingin ve büyük olan herşeyi anlatmak...
ben mi? evet.çıkıp gideceğim bir gün...
tasasız,gözyaşsız,geride birşey bırakmadan ve birşey beklemeden ilerde...
sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek
artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle…
Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir, ama tüm dönemeçler yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin ne de hayat karşısında çaresizsin
Tıpkı nilüferler gibi ) Nilüferler…Yalnızca bu çiçekler, hep ...
serbest kürsü
15.08.2016 - 18:10Bir Şafaktan Bir Şafağa
Bir Akşamdan Bir Akşama
Merhaba Demeden Daha
Bu Gitmeler Gitmek Değil
Eğil Salkım Söğüt Eğil
Bu Benimki Sevda Değil
Eğil Yağmur Rüzgar Eğil
Bu Benimki Sevda Değil
Eğil Dalga, Bükül Demir
Güzelliğin Gerçek Değil
Pencerem Kör Kapım Kitli
Bu Bendeki Seyir Değil
Eğil Salkım Söğüt Eğil
Bu Benimki Sevda Değil
Eğil Yağmur Rüzgar Eğil
Bu Benimki Sevda Değil
serbest kürsü
14.08.2016 - 19:31İyi Akşamlar 😊
şu an ne dinliyorum
13.08.2016 - 23:02Elgajine......
serbest kürsü
13.08.2016 - 22:49Bir akşamüstüdür şarabî
Bahçeler ve dağlar üzre hükümran;
Tam dünyayı dolaşmak saatindesin.
Ay ışığı su içer birazdan.
Kızarmış kalçalarını çanlar
Alabildiğine vurur.
Sen çocuk tulumunda
Matbaa mürekkebi
Rüsva olmuş ellerinin emeği,
Manşetlerde kilometre kilometre yalan
Sallanır durur.
Bir akşamüstüdür katil, muhteşem
Alıp götürmüşler dost dediğini
Almış rüzgârlar içini,
Ümide benzer, sevdaya benzer...
Soğuk bir namludur kör ve pusuda
Ense kökünde zulüm,
Ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur
Burnun dibine hürriyet.
Seviyorum mümkün değil;
Aranızda kurşun, yasak bölge var
Sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel
Kanunu yapanlar ihtiyar.
yağmur
13.08.2016 - 12:22Burda yağmur yağıyor
Aralıksız yağıyor günlerdir
Ama sen yine de şemsiyeni
Almadan gel ilk otobüsle
Buğulanan camlara usulca
Yüzünü çiziyorum ki yüzün
Bir yağmur damlası olup
Düşüyor yapraklarına gülün
Güller de bozamıyor bu uzun
Karanlık sessizliğini kentin
Anılarını yitiriyor sokaklar
Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları
Tarih de kekemeleşiyor bazan
Ki o zaman aşktır tek bilici
Aşksa yürümek gibi bir şey
Duyabilmek kuşların gelişini
Anısı bizsek eğer bu kentin
Unuttuğu türküler bizsek
Acıyı rehin bırakıp bir güle
Anımsatmalıyız bunları bir bir
Sonra yürümeliyiz seninle
Sokaklara caddelere çıkmalıyız
Belki bir aşktır bu kentin
Belleğini geri getirecek olan
Burada yağmur yağıyor ama sen
Şemsiyeni almadan gel yine de
Özletiyor bu çılgın sağanak seni
Sırılsıklam özletiyor biliyor musun
duvar yazıları
13.08.2016 - 10:32Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla
Ve tarihle yargıla
Bal değildir ölüm bana, idam gül değildir bana
Geceler çok karanlık, gel düşümdeki sevgilim
Ay ışığı yedir bana
Ahh...ben hasrete tutsağım, hasretler tutsak bana
Bıyığımdan gül sarkmaz, bıyık bırakmak yasak bana
Mahpus bana, sus bana, yağlık ilmek boynuma
Sevgili yerine, koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım
Ve sonra sabırla beklerim, bulutları çekersiniz üstümden
Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız
Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana
Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim
Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum
Gözlerimde güneş koşar
Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma
Duygu bana, öykü bana, roman gibi her an bana
Hücremde yalnızım gel, gel düşümdeki sevgilim
Soyunup hazırlan bana
Biraz sonra asmaya götürecekler beni
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni
Hoşçakalın sevdiklerim
Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök, bütün doğa hoşçakalın
Hoşçakalın sevdalılar
Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar
Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar, hoşçakalın
Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları
Sevda türküleri ve şiirler
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler
Dağlarında yürüdüğümüz toprak
Yalın ayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın
Hoşçakalın ağız tatları, sıcak çorbam, çayım, sigaram
Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram
Parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı
Ve kalemimi, ve saatimi
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın, hoşçakalın
Dostum bana, sevdam bana, soluğunu geçir bana)
Uyku tutmuyor gözüm, anılar sıraya girdi
Gel anne süt içir bana
Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar
Yedi bölge, dört deniz, yedi iklim, altmış yedi şehir
Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları
Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar
Asfalt yolları boyu dizilmiş fabrikalar
Ve işçiler ve köylüler.... hoşçakal ülkem
Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim
Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları
Sınırlı olmayan mekâna
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben
En sevda halimle, en yaşayan halimle, gidiyorum dostlarım
Hoşçakalın, hoşçakalın...
Beni yaşamımla sorgula iki gözüm
Beni yüreğimle, beni özümle
Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni
Tarihle anla beni, ve öyle yargıla
serbest kürsü
12.08.2016 - 15:44Dağlarının, dağlarının ardı,
Nazlıdır.
Uçurum kıyısında incecik bir yol
Gider dolana dolana,
Bir hastan vardır, umutsuz,
Belki Ayşe, belki Elif
Endamı kuytuda başak,
Memesinin, memesinin altında,
Bir sancı,
Bir hayın bıçak...
Ölüm bu,
Fukara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya bir kuşluk vakti, ya akşamüstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsın, olmuş olacak.
Bir hastan vardır umutsuz,
Hayreti uykularda,
Hayreti soğuk sularda.
Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri,
İki mavi, kocaman korku çiçeği,
Açar, derin kuyularda...
Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur.
Hiç akıl edip de düşünen var mı?
Gün kimin hesabına tutar akşamı,
Rahmetinden kim demlenir bulutun,
Hayırlı evlat makina
Nasıl canavar kesilir.
Kurdun, karıncanın rızkını veren
Toprak nasıl ayartılır,
Yüz vermez topal öküze,
şu an ne dinliyorum
12.08.2016 - 15:43Dağlarının, dağlarının ardı,
Nazlıdır.
Uçurum kıyısında incecik bir yol
Gider dolana dolana,
Bir hastan vardır, umutsuz,
Belki Ayşe, belki Elif
Endamı kuytuda başak,
Memesinin, memesinin altında,
Bir sancı,
Bir hayın bıçak...
Ölüm bu,
Fukara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya bir kuşluk vakti, ya akşamüstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsın, olmuş olacak.
Bir hastan vardır umutsuz,
Hayreti uykularda,
Hayreti soğuk sularda.
Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri,
İki mavi, kocaman korku çiçeği,
Açar, derin kuyularda...
Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur.
Hiç akıl edip de düşünen var mı?
Gün kimin hesabına tutar akşamı,
Rahmetinden kim demlenir bulutun,
Hayırlı evlat makina
Nasıl canavar kesilir.
Kurdun, karıncanın rızkını veren
Toprak nasıl ayartılır,
Yüz vermez topal öküze,
serbest kürsü
12.08.2016 - 13:40Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim -leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişim ben seni...
Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu!
He canım...
Çiçekdağı kıtlık, kıran,
Gül açmaz, çağla dökmez.
Vurur alnım şakına
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla
Küfrünü, Medetsiz, Munzur.
Şahmurat Suyu kan akar
Ve ben şairim.
Namus işçisiyim yani
Yürek işçisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
Ne salkım bir bakış
Resmin çekeyim,
Ne kınsız bir rüzgar
Mısra dökeyim.
Oy sevmişem ben seni...
Ve sen daha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim.
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla.
Düşün, uzay çağında bir ayağımız,
Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri
Düşün, olasılık, atom fiziği
Ve bizi biz eden amansız sevda,
Atıp bir kıyıya iki zamın
Yarının çocukları, gülleri için
Herbirinin ayvatüyü, çilleri için,
Koymuş postasını,
Görmüş restini.
He canım,
Sen getir üstünü.
Uy havar!
Muhammed, İsa aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!
Benim de boş yanım hançer yalımı
Ve zulamda kan-ter içinde, asi,
He desem, koparacak dizginlerini
Yediveren gül kardeşi bir arzu
Oy sevmişem ben seni...
serbest kürsü
10.08.2016 - 10:19Gittikçe artıyor yerçekimi
Çek elimden,
Kurtarsın yerçekiminden
Aşkın çekimi...
Akıyorum aşağılara sızım sızım
Duyuyorum içimdeki derinlikleri
Öpe öpe çek çıkar,
Soluğunla dirilt beni..
Kumsaldan nasıl sızarsa sular
Çöküyorum dibe azar azar
Dağılıp parçalanıp ayrılıyorum
Topla beni tut beni...
Yağmurca gözyaşlarınca
Aşağı aşağı çizgilerim
al avuç avuç fırlat gökyüzüne
Yeniden yarat beni...
serbest kürsü
10.08.2016 - 07:51Açardın,
Yalnızlığımda
Mavi ve yeşil,
Açardın,
Tavşan kanı, kınalı-berrak.
Yenerdim acıları, kahpelikleri...
Gitmek,
Gözlerinde gitmek sürgüne.
Yatmak,
Gözlerinde yatmak zindanı.
Gözlerin hani?
'To be or not to be' değil.
'Cogito ergo sum' hiç değil...
Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı,
Durdurulmaz çığı
Sonsuz akımı.
İçmek,
Gözlerinde içmek ayışığını.
Varmak,
Gözlerinde varmak can tılsımına.
Gözlerin hani?
Canımın gizlisinde bir can idin ki
Kan değil,sevdamız akardı geceye,
Sıktıkça cellad,
Kemendi...
Duymak,
Gözlerinde duymak üç-ağaçları
Susmak,
Gözlerinde susmak,
Ustura gibi...
Gözlerin hani?
şu an ne dinliyorum
09.08.2016 - 21:58Nurettin Rençber.... Ezo
duvar yazıları
09.08.2016 - 13:50Kapa gitsin 😊 😊 😊
serbest kürsü
09.08.2016 - 07:40🌞 🌞 🌞 🌞 🌞 🌞 🌞 🌞 🌞 🌞 🌞 🌞 🌞 🌞 🌞 🌞 🌝 🌝 🌝 🌝 🌝 🌝 🌝 🌝 🌞 🌞 🌞 🌝 🌝 🌞 🌞 🌞 🌞 🌄 🌄 🌄 🌅 🌅 🌅
şu an ne dinliyorum
08.08.2016 - 23:17Kardeş türküler....
serbest kürsü
08.08.2016 - 17:13Sevinmesin ey zalımlar
Öldüğüme benim benim
Yiğit ölmez kolay kolay
Ben ölmedim ki ben ölmedimki
Bakmayın suskunluğuma
Bakmayın durgunluğuma
Bedel verdim her kavgada
Yenilmedim ki
Denizlerin dalgasıyım
Ben halkımın kavgasıyım
Yarınların sevdasıyım
Yenilmedim ki
Gelir günler gelir elbet
Gör o zaman beni beni
Bana neyler zalım felek
Ben ölmedim ki ben ölmedim ki
Bakmayın suskunluğuma
Bakmayın durgunluğuma
Bedel verdim her kavgada
Yenilmedim ki
serbest kürsü
08.08.2016 - 10:59Vatansız olmak kenger dikeni gibidir.....
Birine Seslenin
08.08.2016 - 08:16Tekmil ufuklar kışladı
Dört yön, onaltı rüzgar
Ve yedi iklim beş kıta
Kar altındadır.
Kavuşmak ilmindeyiz bütün fasıllar
Ray, asfalt, şose, makadam
Benim sarp yolum, patikam
Toros, Anti-toros ve asi Fırat
Tütün, pamuk, buğday ovaları, çeltikler
Vatanım boylu boyunca
Kar altındadır.
Döğüşenler de var bu havalarda
El, ayak buz kesmiş, yürek cehennem
Ümit, öfkeli ve mahzun
Ümit, sapına kadar namuslu
Dağlara çekilmiş
Kar altındadır.
Şarkılar bilirim çiğ tutmuş
Resimler, heykeller, destanlar
Usta ellerin yapısı
Kolsuz, yarı çıplak Venüs
Trans-nonain sokağı
Garcia Lorca'nın mezarı,
Ve gözbebekleri Pierre Curie'nin
Kar altındadır.
Duvarları katı sabır taşından
Kar altındadır varoşlar,
Hasretim nazlıdır Ankara.
Dumanlı havayı kurt sevsin
Asfalttan yürüsün Aralık,
Sevmem, netameli aydır.
Bir başka ama bilemem
Bir kaçıncı bahara kalmıştır vuslat
Kalbim, bu zulümlü sevda,
Kar altındadır.
Gecekondularda hava bulanık puslu
Altındağ gökleri kümülüslü
Ekmeğe, aşka ve ömre
Küfeleriyle hükmeden
Ciğerleri küçük, elleri büyük
Nefesleri yetmez avuçlarına
-İlkokul çağında hepsi-
Kenar çocukları
Kar altındadır.
Hatıp Çay'ın öte yüzü ılıman
Bulvarlar çakırkeyf Yenişehir'de
Karanfil Sokağında gün açmış
Hikmetinden sual olunmaz değil
'mucip sebebin' bilirim
Ve 'kafi delil' ortada...
Karanfil sokağında bir camlı bahçe
Camlı bahçe içre bir çini saksı
Bir dal süzülür mavide
Al - al bir yangın şarkısı,
Bakmayın saksıda boy verdiğine
Kökü Altındağ'da, İncesu'dadır.
serbest kürsü
07.08.2016 - 16:08Ben mi? Evet...
bir gün çıkıp gideceğim kapıları,evleri,dergileri,hüzünler bırakarak...
bir çiçek merhaba diyecek...
hoş geldin diyecek dağ...
orman gülümseyecek...
anımsayışların,bekleyişlerin,ümitlerin ya da ümitsizliklerin
hırsların,yarışların,tasaların kalktığı yerde
tam anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir...
hiç kimseye seslenmeyen,kendi kendine yeten sadece...
kendi mantığı; kendi güzelliği içinde tutarlı...
ama halkın yaşantısı girecektir oraya,çünkü yaşayan büyük
bir şeydir halk...
deniz ve ufuk girecek,karınca yuvaları,gökyüzü,kozalaklar
ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk...
yani sevişmek denizle,koşulsuz,önyargısız,hesapsız...
yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl..
doğan,ölen ve yaşayan şeyleri...
doğumu,ölümü ve yaşamayı
yani dingin ve büyük olan herşeyi anlatmak...
ben mi? evet.çıkıp gideceğim bir gün...
tasasız,gözyaşsız,geride birşey bırakmadan ve birşey beklemeden ilerde...
sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek
artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle…
serbest kürsü
07.08.2016 - 10:14Gün olsam, günes olsam
Karanlik gecende gelip dogsam
Canimdan can alsan
Nur düser mi yoluna
Acin diner mi sonunda
Rüzgar olsam, yagmur olsam
Hiç sormadan gidisine bakip aglasam
Tas olsam, engel olsam
Elimi açsam göge bagirsam
Nur düser mi yoluna
Acin diner mi sonunda
Sonra dedi ki
07.08.2016 - 10:11Günaydın.......
Sonra dedi ki
07.08.2016 - 00:30😊 bende
serbest kürsü
07.08.2016 - 00:08Öğrencilerim degerlidir☺
Sonra dedi ki
06.08.2016 - 23:12Fatiha oku 😊
Toplam 269 mesaj bulundu