Nereye baksam bir hüzün.
Hüzün,
Gece bulutlu gökyüzünde,
Hafif esen rüzgarın yaprak sesinde;
Bir de düşlerken geleceğimi,
Bitkin düşmüş ellerindeki yalnızlığımda.
İçimde bir şeyler var.
Her ne ise içimde olanlar,
Doldurmuş gibi her yerimi,
Ellerimden kirpiklerime kadar.
Sarmış sanki her bir yanımı.
Anlatamıyorum ne olduğunu.
İhanet!
Bir zehirli bıçak!
Zerk olmasına duyman yeter.
Damarlarındaki acısı iliğine işler.
Ve sen!
Masum gözlü kadın!
Güneş doğuyor artık gündüzleri,
Bulutlar beyaz artık ve rüzgar,
Rüzgar esiyor artık yapraklara.
Uçuruyor dökülen kuru yaprakları,
Teker teker alıyor gözlerimden,
Dökülen dertli yaşları.
Yılın son günleri kapıya dayanmış.
Karın kokusu ve keskin bir soğuk var.
İnce bir soğuk sızıyor camın pervazından.
Rüzgara eşlik eden ince bir çığlık,
Gece vakti odamın içini dolduran.
Geçen araçları izliyorum.
Kaybetmeye alıştım artık.
Sürekli unutur oldum.
Mesela geçen aklımı kaybettim.
Nereye koyduğumu unutmuşum.
Çok aradım nerededir diye.
Bakmadığım yer kalmadı.
Ne zaman bir umut belirse gözlerimde,
Kaderim batırıyor acımasız mızrağını.
Her seferinde düşüyorum olduğum yerde.
Her seferinde kanıyor düştükçe ellerim.
Nasıl yaşanır, nasıl atlatılır, bilmiyorum.
Bulamadığımdan yolu bir türlü,
Gece uzun,
Kelimeler kısa.
Yaşadıklarımız bir kenarda,
Darmadağın etraf, bozuk.
Kim bilebilir?
Kimler bilir?
Bu geceler bir garip.
Sanki her biri, bir önceki ile aynı.
Ne tadı değişiyor, ne kendisi.
Hoş ya bende değişmiyorum,
Ya da belki de korkuyorum.
Yalnızlığın buruk hüznü gidecek diye,
Yalnızlık,
Bulutlu bir gökyüzü,
Sönük bir ışık,
Aheste notalar,
Ve ben.
En melun hislerin harmanı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!