Karanlık bastı mı doğacak tanlar,
Yolunu şaşıran seyyah utansın.
Bir kalbi kırmaya kalkan ellerden,
Dualar ters dönsün; vicdan utansın.
Bir taş at, sussun zalimin aç sesi,
Hak gözet, olmasın kilit kafesi.
Yaralı kuş gibi umut nefesi,
Uçamazsa eğer, kanat utansın.
Yâr diye uzanan eller düşmüşse,
Savaş meydanında erler ölmüşse,
Bir hilal uğruna canlar gitmişse,
Sırtından vuran son kahpe utansın.
Anadır toprağın en temiz özü,
Yürekte sevgiyle yoğrulur sözü.
Emekle dokur, helâl alın yüzü,
Kirpiğinde eriyen ter utansın.
Dert ile pişmişin hâli görülmez,
Hayat bir aynadır, kiri silinmez.
Her bir hakikate boyun eğilmez,
Nefsiyle övünen varlık utansın.
Gönül eri sabır taşına benzer,
Dilindeki yalan içine sığmaz.
Bu ne gam ki kader çizgisi şaşmaz,
Emeği çalan hilekâr utansın.
Bir gün devran döner, hesap sorulur,
Zulümle kurulan tahtlar yıkılır.
Adalet gelince harman arınır,
Haklının sesinden korkan utansın!
Halilî der yine: “Sözüm sevdaya,
Yüreğim meyilli yaşlı davaya.
Korkum yok bu yoldan, varsın bekaya;
Ardından gelmeyen namert utansın!”
Şiirden geriye kalan satırlar:
Vicdanın sustuğu yerde, insanlık yetim kalır.
Bir kalbi kırmak, bin duayı kaybetmektir.
Bir milletin yıkılışı, utanması gerekenlerin gülüşüyle başlar.
Nefsiyle övünen, kendi mezarını kibirle kazar.
4 Kasım 2025 / Salı / Bartın
Halil KumcuKayıt Tarihi : 4.11.2025 08:56:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!