Cumhuriyet Meyhanesi' nde eylüllü bir akşam
Üç kişi dört bardakla loşluğumuzu çektirmişiz
Ahşap gölgelerimizle Mert, Enis, Umut, bir de ben
O geceden ellerimize anason tohumlar ektirmişiz
Bir de şiir söktürmüşüz tırnaklarımızdan:
(Portekiz ve Tüm Halklara Saygı)
Ağzın karanfiller kokardı
Sabaha kadar konuşurdum dinlerdim
Sesin unutmak gibi birşeydi gülü
Hırslı karanfiller açardı soluğunda
' Sevmiyor ' diye
Koparılan papatya
Bağırır yere düşerken:
' Seeeeviiiiiyooooorduuuuuuum ' diye
Bir demir gibi sessizleştin
Gözlerin aktı yüzüne, sedefli
Yüzlerin kaçtı gözüne,
Çok, çok çirkinleştin
Belki de güzelliğin tasviriçin.
Belki de yarın dudağında
Alın yazımı ben mi yazdım ki?
Ben sileyim
Eğer yazabilseydim
Avcuma yazardım
Daha kolay silinirdi...
Güzel olduğunu söylemek ne güç
Miyobum büyük gözlerimse küçük
Ama güzel olduğuna inandıran bir şey var bu gece
Başlangıcı ayıp sonu kayıp soyup soyup
Şavkı harende gözlerinle kestin yüzümü
Yere 3 dakka gibi 3 damla kan aktı
Masamda ayyaş rakı kördü, aradı gözünü
Yüreğim elimde Van Goh' dan bir kulaktı
Ay sarhoştu, kesin aydınlatmıyordu yüzünü
Her yol kendine giden yalnızlık
Arabasını sürerken Klakson Sabri
Sanki tekerler dört yürek parçası
Patlasa biri ya da yıpransa eskise
Kendi kalbini koyar teker yerine
Bu devirde yedek parçalar pahalı
Feza' ya
Bu devrdir, feza içre bakır bağlar,
Bağlarda ağlaşan, mavil kurbağlar.
Tek kızıl yaprak gibi dönerek düşüyor güneş
Istanbul karanlık Istanbullu karanlık
Mum ışığında gibi
Cep telefon ışığında yemek yiyorum
Mektup hızında olsalar bile
Senden iletiler bekliyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!