"üç Nokta" Şiiri - Bir Serendipçe

Bir Serendipçe
3

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

"üç Nokta"

Kalpten çıkmayan inatçı bir leke…
Bende sadece şiir var, diyorsun.
Ben kalbimi kullanan biri değilim, diyorsun.
Sesini duyduğumda kalbimde çalan alarm.
Bir gülüşü var,
O gülüşten içeceksin yudum yudum…
Kanmak, doymak mümkün değil.
Sana koşuyorum bir bütün yollardan (?) senin sesinle dinliyorum şiirleri
Bilmem kimlerin yârisin?
Sana yar diyemem, dudaklarıma kor basar…
Ayet mi indi neden bana yasaksın?
N’olur gece olmasın!
Lime lime ederler kalbimi,
Çürütürler etlerimi aç kalmış yılanlar, çıyanlar.
Bütün çiçekler aynı kokar desem
Linç ederler senin kokundan hepsi
Çünkü sen kokar hepsi…
“Bu keşmekeşin adamı değilim” dersin,
Oysa bir tek ben bilirim senin büyülü bir ülke keşfedilmemiş bir gezegenden olduğunu.
Ahh gönül sızım!
Kaç ölüme eşdeğerdir özlemin…
İmkânsız diye bir şey,
Yokun var olan kanıtısın sen…
Benim içimde yankılanan yokluğun,
Yankıları hançer gibi gönlüme saplanan yoksunluğum…
Bir an çıksan aklımdan şahsına ihanet sayarım.
Öyleyse soluduğum hava sensin.

Sabah olur…
Kalkar o yılanların, çıyanların içinden yokluğuna çay demlerim,
Gönlüme sofra kurar, ufka doğru muhabbet ederim.
Sorular sorarım konuşurum çayın deminde,
Muhabbete dalarım.
Sen hep susarsın…
Bilirim konuşmayı seversin ama cevapsızdır sorularım,
Sen bir tek bana susarsın…
Ben bugüne kadar hep sevileni kıskanırdım
Çok güzel sevildiğini düşünürdüm.
Fakat bütün marifet sevendeymiş…
Bulutların üzerinde yürüten,
Kalbin ritmini bozan,
Bütün kuşları kelebekleri havalara uçuran,
Yemeden içmeden kesen,
Gece-gündüz uykusunda, rüyasında bile mesai yapan sadece aşk için çarpan bir kalp…
Bütün güzel duyguları barındıran sevenin içindeymiş..
Hani beni bölseler,
Bin parçaya kesseler,
Senden başka bir şey bulamazlar.

Seni kimseye bildiremiyorum…
Soluna esen rüzgârı bile kıskanıyorum
Sevginin üzerine yaratılan şu dünyada,
Sevdiğim için utanıyorum.
Senden haber alamadığım her an,
Sadece oksijene bağlı bir hastayım,
Elim kolum dolanıyor,
Şaşırıp kalıyor kafamda türlü hayaller kuruyorum.
Sana ellerimi uzatsam bir girdaptayım (??? )
Bıraksam o girdaba ellerimi dibi derini belirsiz ne olacağım belli değil. (???)
Savrulacağım,
Belki deli divaneye dönüp,
Yanıp kavrulacağım…
Ama ne hoş senin verdiğin acı bile…
Hayallerimde bana âşıksın…
Bir göl kenarında kuş cıvıltılılarıyla çayını dolduruyorum.
Kahkahalar süslüyor muhabbetimizi,
Çiçekler topluyorum…
Sarı bir papatya takıyorsun kulağıma,
Geziyoruz seninle ülkemin taşını toprağını senin olmak sana doymak ne muazzam (???)
Şiirler okuyorsun bana,
Ben dalıyorum gözüm takılıyor yüz hatlarına…
Kirpiklerine, ela gözlerine, burnuna, varlığına…
Kafamın içinde taşıyorum resmini.
Yolum yönüm şaştı benim.
Kalbimden ruhuma taştı hislerim.
Lügatımdan kelimeler bitti benim.
Dilim lal oldu, sustu benim…
Konuşursam taşa çalarlar,
Ben susayım artık…
Dünya sussun, renkler sussun, sesler sussun, çağlayan sular sussun.
Varlığıma delil şart,
Bendeki sen, sussun…
Sadece bırak o üç nokta konuşsun...

SERENDİPÇE'YE ANI KALSIN🍀
✒️27.06.2024✒️

Bir Serendipçe
Kayıt Tarihi : 23.9.2024 18:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


KONUŞAN NOKTALARIN ORJİNAL HALİ. "Üç nokta gönül kapısı eşiğine gelip dil kapısı eşiğinde soylenemeyendir" SERENDİPÇE ... ... ... ... ... ...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!