Ne güzel başlarsın söze
kırmadan incitmeden nazikçe
kendini suçlar insan...o derece
sonrada ezik hislerle boğuşursun
komplekslere sokar konuşmaları
inatlaşmalar ve şaşkınlık dolu
Mavi bir atlas üstüm de örtülü
ne gecem ne gündüzüm var
sesler heryanım da dolaşır
ben kopmam asla düşlerdeyim
gelmem oyuna
şeytan demezki taşla beni
Ben ençok da yaralı elbiseler giymiş gönülleri gördüm hayatım da
kanları üstün de kurumuş saklayamamışlar lekeler çıkmamış
ne su ne bir temizlik ruhuna dokunamamış
nice darbeler yemiş ama eğilmemişleri gördüm en çok da
eğildim öptüm yanaklarından kimsenin göremedikleri yüreğini selamladım
cesaretlerin den feyzaldım en çok da duruşların dan
Sıcaklığında uyumak kediler gibi,
o hiçbir parfüme benzemeyen
kokukunu koklamak...
ne kadar güvende hissederdim kendimi,
Gizlice gel buşehre
kimse bilmesin!
sen benve gece
onun sessizliği alsın götürsün bizi
vursun atsın zevkten zevke
sevişelim gün saat dakika bilmeden
yok artık geriye dönüş
bitiş te yok sevgilim
gözlerin ayrılmadı ki gözlerim den
ellerin ellerim de,bendesin
ebedi sin, şiirlerim sin...
vuslat her daim sermet
sabrımın karşılığını istiyorum.
nelere göğüs germedimki!
suskunluğuma ceza kendimden...
kitap eniyi arkadaşım öğretmen
gazeteler dergiler sabrımı ölçen
astroloji bilinmeyen kuantum
benmiyim yanlış yapan
yoksa bu benim kaderim olamaz
özlemlerim hasretim isteklerim
bu bekleyiş neden
neden acı çekmek için tüm yokuşlar
çalı diken dolu patika yollar
Yaşam kayıyor ellerimden yavaş yavaş
oysa ne kuzular beslemiştim yüreklice yeşillerimde
seslerini duyar gibi oluyorum
elveda bile diyemeden gittiler sessizce
kıyılarım ormanla doluydu rengarenk sesli
yavaş yavaş kayıyor elerimden yaşam
Aşk! .. neye göre...
Ne güzel başlarsın söze
kırmadan incitmeden nazikçe
kendini suçlar insan...o derece
sonrada ezik hislerle boğuşursun
komlekslere sokar konuşmaları
inatlaşmalar ve şaşkınlık dolu
senin için yazıyordur söylemez
ancak kalem kağıt elin ...