Ve gün geldi
Bu adam, bu deli adam
Topladı bohçasını
Hazırladı bavullarını
Trene bindi.
Ayrılık şiiri yazmak istedi
Beyaz bir yelkenli açılmış ufka
Fırtınalar engel, dalgalar engel
Öpücük izlerin yaprakla vak’a
Söz söylenecek de, dudaklar engel.
Saklanır elbette masum bu sevda
EY BAHAR!
Hani fırtınalar eser ya,
Yağmurlar ıslanır
Ardından güneş doğar
Hani ebem kuşağı renklerini örmeye başlar
Erzurum’u düşündüm dün gece
Eskiden dadaşın bol olduğu yerdi
Şimdi nasıl bilmirem
Görmek istirem
Gitmek istirem
Gidemirem.
Erkenden kalkarak, abdest aldığım
Namazı kıldığım bayramlar nerde?
Gezerek onlarca kapı çaldığım
Harçlıklar aldığım bayramlar nerde?
Kurbanlık koyunun mahzun bakışı
Bir yolcu otobüsü ayırdı bizi
Yüreğimi bırakıp geldim bilir misin
Yağmurmuş, karmış hepsi masal
Mevsimler umurumda bile değildi
Zamanı yanında dondurdum
Öylesine yaşıyorum.
Uğrarsan bir güzelin sen de zulmüne
Bülbüle özenip sakın feryat etme
Üzülme
Ezilme
Çırpın, diren, savaş lâkin ricat etme
Farz et ki uğramışsın bir gül zulmüne
Eylül peçesini kaldırdı bugün
Yuvasına dallar getirdi serçe
Gülümsedi bir gül dalında sürgün
Gözüne damladı çiyleri şıp şıp
Gecikmişim dedi şafağa bakıp




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!