Adımı karaladım
Kalemimin mürekkebi çay,
gülrenk vay, vay
yine şiire gürleyecek hay hay...
defter deniz avuçlu
Ağla muğla
dhey ula muğla
hadi beni uğurla
sende yaşadıklarım,
uğrattı beni dumura...
yüreğim yurdu ığdıra vardım
ilk önce dağları bağrıma bastım
gökyüzünden bir salkım bulut kopardım
kokladım açıldım hasretim dindi
Yalnızlığa çizsem seni bıkmadan,
Sıcak akan saçlarını durmadan,
Güneşli yanaklarını hababam,
Kara zeytin yüzünü usanmadan...
Bahar gibi insede dallarımıza sevda,
Çatlayıp açsa da ağzından yürek denen çiçeğimiz
ah kalbim
ah kalbim nasıl bir yurt tutmazlık seninkisi
bir kuş uykusu bile kalmadı yuvanda
bütün sevdalar isyan bayrağı gibi al al
yıkıp gittiler barikatlarını
AHMAK GÖNÜL
ah, koruyabilseydim böylesi zamanlar için eşkıyalığımı!
çapraz fişekliklere mermi diye sürerdim yalnızlığımı.
sonra da bir dağ başının pusatında
sisin gümüşten yatağına çekerdim geri kalanımı.
Ahraz istanbul
Ben kelepçemi bir belcenin gözlerinden takındım
mahpus mahpus çoğaldım
hücresinde son umudum boğuldu
Zülfünü tarasın bırak,
gül kıvrımında tutuşan parmaklarım
ellerim nefes alıyor o ormanlıkta.
Sözümün sularını tüketirsin leyl-i lal
nede yüreğime çizmişim o akarsu gülüşünü...
Ellerim sana dokununca soluklanan yerim.
ALAMUT
Hayatın yara izi Alamut
gün yüreğine değsin, gölgesi ömrüme
öylesi bensin.
Alamut mahpushane kalesi
tutar ateş verirdin gözlerime
ve gecelere bırakır giderdin
yetim kalırdım, yanardım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!