Bir şaire sorulabilecek en zor sorudur. Ama yine de Şiir, çığlıklardır. Kimi kez yalnızlığı seçeriz ya da yalnızlık bizi seçer , korumasız savunmasız. O zaman çığlıklar atarız ölmemek ya da delirmemek için . Sesimiz yankılanıyorsa , yalnızlıkla baş edecek gücü verir bize . Şiirler kısaca ÇIĞLIKLARDIR, SEZGİDİR, HİSSETMEKTİR.
Yanlış anlama beni
Çok duydum aşk-ı mesk-i, ölürüm sana ben diyen dilleri
Bir hiç uğruna ne gemilerin yakıldığını, ne köprülerin yıkıldığını
Bu yüzden sitem ettim, kalbini kırdım belki
Duymuyorum artık bu sözleri, dinlemiyorum artık methiyeleri
İşte bundandır sitemim, ukala tavrım, şımarık yanım.
Bir Mayıs sabahı sen diye doğdum
Sesini ilk o zaman duydum
Seni alıp kalbimin en orta yerine koydum
Ne çare!
Sen gittin, ben bittim.
Hani bensiz olamazdı,
Aşkın büyüsü sarmış dört yanımı.
Ne yana dönsem çığlık çığlığa.
Seni haykırıyorum!!
Seni çağırıyorum!!
Sol yanımda fırtınalar kopmakta,
Gözlerinde gördüm bir kere gerçeği
Ne kadar çabalasan da gözlerin ele veriyor seni
Bir kere gördüm ya yanan o ateşi
Artık ne dersen de, aşk' ta ben sevda da ben..
Her gidiyorum dediğimde "biraz daha kal" diyen o çaresiz sesini
Ne söyleyeceğini hesaplayamadan masumca karşımda çırpınan o saf halini!
Harap olmuş kalbin son çırpınışları!
Kendine faydası olmayan bir bedende yavaş yavaş ölümü beklemekte,
Öyle kalın duvarları var ki hapsolduğu bedenin
Duyuramıyor sesini kimselere.
Hissediyor ağır ağır ölümün yaklaştığını damarlarından kan yavaş yavaş çekilmekte...
Oysa bir sıcak el gerek belki de bu üşümüş kalbi yeniden diriltmeye.
Ben,
Kimsenin bilmediği kimsenin görmediği bir dünyada yasiyorum,
Duygu ve düşüncelerim o kadar karışık ki
Ne ağlayabiliyor, ne gülebiliyorum.
Ben,
Ben seni ilk on yedi yaşında sevdim.
Sen başka elleri tutarken ben sadece seni sevdim.
Sen seni sevdiğimi bile bile başka kalplere girdin.
Ben seni bekleye bekleye bekletmeyi öğrendim.
Her beklettiğim kalpte biraz daha öldürdüm sana olan sevgimi,
her aldığım ahta biraz daha güçlendim, kalpsizleştim.
Bir adam tanıdım,
Üstünde yılların yorgunluğu,
Sinmiş üstüne geçip giden koskoca bir ömrün son durgunluğu,
Karmaşık bir anında çıkmış iki kişilik yolculuğa
mutluluk kavramını bir kalıba koymaya,
Gelecek telaşını birlikte yaşamaya,
Bir öğlen saatiydi
Yalvaran gözlerle “kabul et beni” diye girdi hayatıma
Öyle masum, öyle saftı ki,
Hani olmayacak ya!!
“Tamam” dedik o çaresiz kalbe,
Bu hissi sende yaşa, sende gör, sende anla
Bir deli fırtınanın ortasında
Savruluyorum ordan oraya
Bir girdaba yakalandım ki hiç sorma
Çaresizce düşüyorum dipsiz kuyulara
Aldılar gözümden uykuları
Ahmet Bey,
Şair = Şiir hakkında söylenecek en güzel yorum desem yeridir. Hislerinize sağlık.