Tuzlu ten mavisinde öldürülen aşkların sıcaklığı
Martılar serin bir cesedin üzerine süzülüyor sessizce
Tebessümlerin özgürce seviştiği
Gece renkli yosunlara uzanıyorum
Kulaklarımda rüzgarın fısıltısı
Bir kadının göğüs uçlarına kapatıyorum gözlerimi
Yol kenarında sararmış
Sonbahar çiçeklerini öpüyordu gece
Nefesin ılıman iklimlere uzak kardelen kokusunda
Meltemle esiyordu ruhuma.
Bekliyordun
Bekliyordum
Bizim için ağlayacak bir şiir yok
Bizim için konuşacak bir gece
Öpüşecek gölgeler yok
Fısıltılarla uykulara dalmaya
Çığlıklarla uyanmaya mahkûm bir yanımız var
Suratımı yaktı önce sabah güneşi
sonra, öğlen rüzgarı çarptı
kısmi bir yorgunluk çöktü ruh sesime
parmaklarıma baktım
üç dört saniye de aynada gözlerime
yaşımı sordu biri
Kınından çıkınca aşk kanatır ruhu
Keskin vedaların izi kalır sadece
Ve bazen yer yurt meselesidir aşk
Bu yüzden evsizlik başkadır şehirlerde
Diliyle ıslak küfürler savurur tüm şiirler
Her dil bir rol kesmiş kendine sokaklardan
Kimi girmiş bir deliğe, yalan dolan
Kimi tadını çıkarır olmuş karanlığından
Makyajsız güzellikler cezbetmiyorken evliyaları
Evliya yaftasıyla yaşamak olmuş, üç boyutlu bir talan
Şimdi ben bir an
Sana sevdiğimi söyleyemeden
o bir an bize fazlayken
yani sana tebessüm edemeden
kaldırımlar tozlu
saçlarında kırıklar, boynundan öpemeden
Üvey bir sevgili şefkatiyle
sevişmeyi ve küsmeyi öğretebilirim sana
bir mum parmaklarının ucunda erirken ne kadar sıcaktır
ve göbek deliğine damladığında ne kadar canını acıtabilir
öğretebilirim
bu bir ülkede nasıl devrime dönüşebilir
Bir parşömenin üzerinde
çıplak kelimelerdin
gecenin karanlığıydı
gözlerim ise Asya kıtası kadar nemli
yürüyen palmiyeleri unuttum sende
ve aç çocuklar doğurdu gözlerim uykulara
Turuncu gözleriyle savaşan süvarinin
Portakal kokulu sevmeleriydi hayat.
Yolcular gitmeli
Yeminli aya uzaklaşarak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!