“ Bu adamlar Nereye Bakar” adlı bir film izlemiştim.başrolde iki büyük usta: Zeki Alasya, Metin Akpınar...hatırlayan var mı bu filmi? gerçekten çok hoş bir filmdi o. filmde gözlerini aynı noktaya dikmiş bu iki insanı görenler başlarına toplanmış, hep birlikte bakmaya devam etmişlerdi!...onların baktığı yerde ne var diye merak etmişler; hiç bir şey görememişlerdi...
Zeki Alasya rahmetlik oldu; Metin Akpınar ise şeylendi, birileri tarafından!..içler acısı bir durumdur, onun “şeylenmiş “ olması bence...dedikten sonra; filmin konusunu alıp, şimdiki zamana uyarlamak istiyorum. başrolde yine iki kişi!..gözlerini dikmiş bakıyorlar!..bu kez, baktıkları yer uzak mı, uzak!.bakışları değmeden bakıyorlar üstelik, baktıkları şeye!..çünkü; gözlerini siyah bantla kapatmışlar!..buna rağmen bir yığın insan var yanlarında!..öylesine sessiz, öylesine yarınını düşünmeden toplanmış bir yığın kalabalık!..içlerinden birisi çıkıp demiyor ki; sizin baktığınız yada bizim bakmamızı istediğiniz yerde hiç bir şey yok!..lütfen gözünüzdeki bantı açın da, bir bakın şu halimize!..
demiyorlar!..diyemiyorlar!..sadece bakıyorlar öylesine!..
bu altılı koalisyon parti başkanları çok akıllı valla!..şaka maka değil söylediğim sözler; gerçekten çok akıllılar...şimdi diyeceksiniz ki, nedendir?
sorduğunuz bu soru, aklıma Birleşmiş Milletleri düşürdü...ne yapıyordu Birleşmiş Milletler, hiç!..sadece birleşip birleşip ayrılıyorlardı değil mi?..yani dünyaya kıymık kadar faydaları olmadı, olacak gibi de görünmüyor!.
şimdi bunları söyledim diye, bizim altılı ile bu dünya kuruluşu aynıdır falan demeyin sakın!..iki kuruluş arasında birçok fark vardır. bir kere Birleşmiş Milletler çok sayıda ülkenin birleşimidir.kimisi Avrupalı’dır, kimisi Asyalı...kimisi amerikalı’dır, kimisi Afrikalı!..Okyanusyalı’sı da vardır elbette aralarında...dilleri farklı, bayrakları farklı, dinleri farklı, kültürleri farklıdır bu birleşik ülkelerin..sıra sıra otururlar Amerika’daki salonun koltuklarına; birileri çıkar kürsüye konuşur da, konuşur...konuşmakla yönü değişmez ama dünyanın!..bir yerlerde kıtlık olur, bir yerlerde insan kıyımı!..onlar seyreder; dünya üzerinde olacaklar olur!..
Bitanem!.
okuyunca, söyleyince, kulağa hoş gelen, bir sözcüktür bu!.düşünün hele, size birisi “bitanem” diyor; seviniyor, mutlu oluyorsunuz!.buraya kadar iyi!.bundan sonrası felaket!.bitanem diyen kişiye başka gözle bakmaya, hatta aşık olmaya başlıyorsunuz!.dünya onun hatırına dönüyor, güneş onun hatırına doğuyor, mevsimler onun hatırına köşe kapmaca oyunu oynuyor sanıyorsunuz!?her karşılaştığınızda, onun “bitanesi” olduğunuzu mimleyen başka başka sözler duyuyor; duydukça dünyanın en tepesine çıkıyorsunuz!.bu arada, dünyanın en tepesinin olmadığını öğrenemeyen biri olduğunuzu unutup; dere tepe uçuyorsunuz!.her şey yitiriyor sanki kendi şeklini!.dağ dağlıktan, ova ovalıktan, deniz denizlikten çıkıyor!.
çünkü onun” bitane”siniz!..
bayram geldi pazardan
çantasında soğan var
çocuklara şeker yok
anasından doğan var!.
bayram gelmiş neyime
sevgilisi olmayan gece
nasıl doğurur sabahı
gör, bak!.
bu zifir
bu da yatılmamış yatak
ay ayyyy sevgili S..siyasi cinayet mi arıyorsun?.hemen söyleyeyim!..hani ne demişti Nasrettin Hoca:
“karım ölünce küçük, ben ölünce büyük kıyamet kopacak!..”
işte sana bir küçük, bir de büyük siyasi cinayet:
dal kırılır elbet
unutulur
kuşların
başka dallara konacağı
başka ağaçlarda!.
bu nasıl dağılmaktır Zühtü
bir yanın anyada
bir yanın Konya’da
Karaman’ın koyunuyduk ya
öğrendik Konya’yı
anyaya aklımız yatmadı daha!.
bu gün bu sözü söylemeye başladım. durup durup “çüşş” diyorum nedense!..her söylediğimde eşek olmayan eşim, eşekmiş gibi bakıyor yüzüme!.ben de her seferinde “eşek gibi bakma, eşek değilsen yüzüme” diye karşılık veriyorum; peh!..😀
aslında ben de biliyorum eşimin eşek falan olmadığını!.insan yıllar yılı kendisini sırtında taşıyan birini “eşek” yerine koyar mı allasen!..koymaz de mi!..ben de koyamam eşek yerine, beni sırtında taşıyan adamı!.onun sayesinde gelmişim bu yaşa kadar...onun sayesinde yatağa yorgana sahip olmuşum!.onun sayesinde toplumun içinde edinmişim yerimi!.onun sayesinde doldurmuşum hayat karnemi!.gerçi bazı şeylerden iyi not alamamışım;olsun!..iyi not alamamış olmam, ona “eşek” deme hakkını bana vermez ki!.benim haklarım başka yerdedir, he valla!.
aha şuramda
bir sıkımlık canım vardı
onu da sevgilime bağışladım
yağlayıp tabanları
Tayyibe hanımi yıllar yıllar öncesinden tanırim ..kelimeleri yan yana getirmekteki ustalıği tartışılmaz .
Canım öğretmenim
Günümüz kutlu olsun.Hep güzellikle,sevgiyle ve çocuk yürekleriyle dolu olalım.
Ama ben okumayı özledim...
Öğretmenimi..........