Malı mülkü sırtlamış, götürüyor pazara,
Haraç mezat satacak, tezgâh kurup mezara.
Bin yıl daha yaşardı, fırsat bulsa kazara…
Kızaracak suratı, dönüp baksa yaşına
Ne şiarım, ne ar’ım, taviz vermem şanımdan
Bugün kendim ile hesap günümdür;
“Yanlışım var mıdır? ” arayacağım.
Huzurlu bir hayat asıl hedefim,
“Huzur”sa sakınca, ben yobaz mıyım?
Susayım da dilim lal olsun tamam,
Ezgiler bir garip, makamlar sefil…
“Gönülden gönüle gitmiyor yollar.”
Türküler şahittir, şarkılar kefil
Dostluklar tükenmiş, “perişan hâllar.”
“Maden Dağı” duman almış başına,
Yine hazan oldu gönül bağlarım
Salsan da selamın yeşermez artık
Her seherde reyhan kokan dağlarım
Sevda kervanını aşırmaz artık
Yapraklar sarardı meyveler olgun
Yorganını çekivermiş üstüne,
Horul horul horulduyor serseri.
Tüm ışıklar birden bire sönse de,
Parıl parıl parıldıyor serseri
Kafasını gömüvermiş kumlara,
Bir ses duydum derinden yankılandı sur gibi,
Sarstı tüm bedenimi ölüm geldi aklıma.
Sanki teslim olmaktan başka bir yol var gibi,
Kanım dondu bir anda, gülüm geldi aklıma.
Buz gibiydi bir taraf bir tarafım nâr gibi,
Duyguları yok ettim, attım bedenden;
'Bir de böyle bakayım' dedim hayata.
Kurtulup; niçin, nasıl hem de neden'den,
'Bir de böyle bakayım” dedim hayata.
Sildim tüm öğrendiğim, ar’ı, hayâyı.
Birer çocuktuk biz,
Onikisindeydik henüz.
Oynamak,
Oynadıkça coşmak,
Coştukça oynamak istiyorduk.
Çağımız;
Suskunluğum ar’ımdan, bilir bunu kâinat.
Bana gülen yüreği, yâr ederim bilirsin.
Bakma öyle başımı öne eğip gezerim
Gazabımdan buzulu, kor ederim bilirsin.
Yavaş atın tekmesi pek olurmuş duydun mu?
Kıvrım kıvrım yollardan girer iken şehir’e;
Bir sen varsın Bayrağım, bir sen varsın kalbimde.
Varlığınla sımsıcak, iman dolu yüreğim,
Bir sen varsın Bayrağım, bir sen varsın kalbimde.
Gönderine gururla, çekilmişsin tepeye.
Şunu da söylemeden geçmeyelim Baba olmadan Ana olmuyor:D
Şunu da söylemeden geçmeyelim Baba olmadan Ana olmuyor:D
Şunu da söylemeden geçmeyelim Baba olmadan Ana olmuyor:D