Hele bakın, salınarak yürüyor,
Bir o yana bir bu yana yatarak…
Bir ben değil bütün alem görüyor,
Boyda değil icraatta yiğitlik.
Dili söyler ne söyler ki bilinmez.
Biri bizi kandırıyor, kendi eli yağda, balda…
Dönüm dönüm döndürüyor, duruyoruz aynı dalda.
Gide gele usanmadık, yorulmadık biz bu yolda.
Ne yazık ki aldattılar, boş koydular elimizi,
Belki “İNSAF” bir iş yapar, görseydi bir halimizi.
Uçtu ellerimden yavru kuş gibi,
Uzandım ardından tutunamadım.
Yıllar öncesinden kaybetmiş gibi,
Ne çok istesem de unutamadım.
Gökyüzü matemli, esmiyor rüzgâr.
Gökyüzünde süzülen, uçaklara ses oldun,
Gemilere, tanklara, en güvenli üs oldun.
Dünya bilir gücünü, haykırırım âleme,
Kibirlenmiş düşmanın üzerinde yas oldun
Haktan ve adaletten kaçanların derdisin
Vitesi boştadır, gider son sürat.
Ne kuralı bilir ne yoldan anlar.
“Türküler çağdışı, banaldir hoyrat”
Ne mızrabı vurur ne telden anlar.
Saçları cilalı, pantolon düşük.
Ben güz’e mi, dört mevsimin, hangisine yanayım?
Hüznümü gizleyip her dem, söyle nasıl durayım?
Ömrümün her safhasında, hepsinden eser varken,
Sükût edip hayat boyu, öylece oturayım.
Baharım; ömrüme ömür, gönlüme ılık rüzgâr...
Sarı mersedese binip gelirdin.
Ne haldesin şimdi, he Alamancı?
Sanki gökyüzünden inip gelirdin,
Bu dağlar senindi de Alamancı.
Aldılar da seni attılar dara,
Sen, kutsal bir varlıksın yüreğimdesin anam,
“Dünyada kendini yok” sayışını özledim.
Telefonda kokunu çeker iken içime;
“Benim Gınalı Guzum” deyişini özledim.
Yıllar acımasızca tüketse de gücünü,
Yıllarımı kaybettim arıyorum çaresiz.
Giden gelmez bilirim bir umuttur benimki…
Çocukluğum nerede belki döner gençliğim,
Giden gelmez bilirim bir umuttur benimki.
Mevsimler geldi geçti ömür bitmek üzere.
Hep senin mi yumurtanın sarısı?
Ne doymaz bir şey imişsin düzenbaz!
Bize kalsın hiç olmazsa yarısı,
Çok da bencil bireymişsin düzenbaz!
Anlatmışsın herkeslere kendini,
Şunu da söylemeden geçmeyelim Baba olmadan Ana olmuyor:D
Şunu da söylemeden geçmeyelim Baba olmadan Ana olmuyor:D
Şunu da söylemeden geçmeyelim Baba olmadan Ana olmuyor:D