Çoğu zaman insan ; kıyamadığı her şeyin mağduru olur hikayenin sonunda...
Keskin bir neşterle ölüm kalım savaşı bu.
Boşluğu yavaş ,ağrısı tam.
Kendine açılan perdesiz bir yalnızlık bu.
Kalabalığı yavaş, sancısı tam.
Bir evren , dokuz gezegen , yedi okyanus , yedi kıta ,sekizyüz kırk ada , ikiyüz dört ülke arasından altı nokta dört milyonda bir ihtimalden sen doğru insanı denk getireceksin de , Serebral kortexin frontal lobundaki miyelin kaplı aksonlar, kalbe ulaşacakta... Sevmeye başlayacaksın da çok emek bu ... En iyisi sizin yaptığınız... Şekil her şeydir ! Bir insanı sırf güzelliği için sevmek , bir heykeli sevmek gibi olmazmı demiş ya Tolstoy ; V.Hugo da hangi akla hizmetse desteklemiş ya ; bedenleri , şekilleri ve görüntüleri sevenlere ne yazık... Zaman her şeyi yok edecek , ruhları sevmeyi deneyin diye ... ne büyük halt etmiş ikiside... Siz bildiğiniz yolda ilerleyin güzellerim... Sizde başkasına şekil ve heykelsiniz nede olsa... Eee ruhu olan , şekilden sevdayı istesede türetemez açılımı var ya hani... Malum yolu öylesine yürürsen ömür , gerçek denginle yürürsen şiir olur ya hani... Ne sizde hece olacak bir ruh var , ne de bende size cümle olacak gönül... Çay var mı çay ? biz meylimizde kalalım.
Vakit olmadı ,
yaşamakta çok dardı.
Üstelik yedi tepenin ardı bekleyemezdi !
Hayat düşmüştü ardına...
Velevki olaydı vakit, el yordamı ile seçilmiş bir kadere dokunmaktan korkmayaydı gözlerin,
ben seni yine de çok sevmezdim.
Yapma,
Yaşam adil olsaydı sende olmak istediğin yerde olurdun simdiki zaman da.
Hatırla yatak uçlarında hüzne boğulduğun zamanlarını.. Varmak istiğin yollara nasılda varamadan geldin buralara...
Az az bildin bak simdi.
Yapma itme o çocuğu.
Bak sen de varamayınca kendi yollarına,
Aynı vardan yok olduk.
Sen kendi hayatına gelin oldun,
ben hayata güvey. Aynı yoktan var olduk. Sen kendine zaman oldun,
ben zamana tanık Aynı yolda kaybolduk. Sen kendine yön oldun, ben yöne ışık. Aynı ışıkta kaybolduk. Sen kendine ışık,
bense ışıga sen oldum.
Şimdi boya gerdanini maviye ,
Zihnimin insanların da , sayısız gemi demirli. Sayısız gemilerdeyse fikrimin bitirimleri. Sığdırdıkları küflü küfe kadar sığıyorlar artık tornistanlarına. Olsun be bilmekte güzeldir . İşte insan bildiği kadar varır her şeye.. Ve her şey bilmedikleriyle yeniden başlatır kendini yeni yaşamlar da...
Güldü, ay düştü tenine , tanrıyı kıskandırdı güzelliği, güzelliği dediğimse , değil eti kemiği. Sustu usulca , zaman kendini kustu , kustu dediğimse , doğurduğu yine yeniden kendini. Döndü seviyorum dedi seni , seviyorum dediğiyse en zor bilmecesiydi.
Gece yağan yağmurun, son tanesi,
zafir esmerliğindeki penceremin
eskimiş pervazına henüz değemeden,
belaya meydan okur gibi doğdu yeni güne güneş.
" ... Bugün cumaymış, yarın cumartesi, çoğum gitmişte azım kalmış." Bananesi de, Nazım'dan manyel kalmış bahtıma. "İçimde kızıl bir gül gibi duran zaman" haricinde.
Olsundu güzeldi buda.
Ne zaman sevmeye niyetlensem,
ha bir eksik, ha beş fazla
ve
hiç durmadan olanca hızla...
Çatısında buluyorum kendimi,
kendi kimsesizliğimin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!