Gül dalında bülbül gibi
Ötme gönül, dile yazık
Hak'tan dile tek nasibi
Özge açma, ele yazık
Çek zinciri, kır örkünü
Hak için dünyaya koyar da posta
Düşmana korku, güven verir dosta
Hira’da toprak, ateştir Olimpos’ta
Beraber ıslandık seninle USTA
Hain derler ona bayrağı öpse
gamzesinin yalağını
dolduramaz, çay utanır
gece görse yanağını
ışığından ay utanır
duldalanır şiir gidip
Şehrin gürültüsünde ürkünç bir sağırlık, tarifsiz bir ağırlık var, günün sırtında.
Akan kalabalıkları izliyorum caddelerden.
Yabancı çehrelere boyanmış sokaklar, meydanlar, grinin saltanatına çoktan râm olmuş.
Bir tarafta devingen gölgeler savuran şafak, bir tarafta şehir...
Hangi merhem ilacıdır
Yaralarım söz yarası
Bilen var mı, ne acıdır
Yaralarım öz yarası
Nasıl illet, nasıl maraz
yasak iklimler saklı
rahminde o gülüşün
görsen zorluyor aklı
görmesen ölüşün
Kaç vayy birikmiş
temmuz toprağıydım, ben seni yağmur bildim
bir divaneydim, ben seni tekke bildim
Mekke bildim, ensarın sofrasında
Hira bildim, can boğazda yutkunurken
yetim yanıma el, noksan yanıma tay bildim
“Hay” bildim cezbelendikçe
Yar düşlerim, yar düşlerim
Gönlü aydan duru olsun
Ela gözlü yâr düşlerim
Yüzü cennet nuru olsun
Göle inen yavru suna
Âşina sancılar depreşir durur
say ki şu gönlüme yar düştü bugün
Bir eda bir işve bir naz bir gurur....
Umudun dağına kar düştü bugün
Maniler, şiirler, şarkılar bunca
Şu gönlümün arka cebi
Yıllar yılı delinmedi
Ben güzeli Leyla gibi
Sevdim amma bilinmedi
Menzil uzar gide gide
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!