Can, cananda sır
Canan,canda sır
Can, cananda öz
Canan canda köz
Can cananda söz
Canan canda göz
Çeşme başında bir güzele rastladım,
Aldı başımdan aklım, dedim nedir adın?
Dedi söylemem her sorana, sırdır, var git yoluna,
Dedim o vakit bir tas su ver ak elinle bana,
Dedi işte tas, işte çeşme, doldu testim,
Dedim özüme kafi gelmez o tas, senden içeyim.
Çeşmenin çevresi taştan benttir,
Suları testiye sığmaz, pek serindir,
Dedim elimle nazlı yâre içireyim,
Yola gelmez yüreği taştan benttir.
Sararmış buğday, tırpanla biçilir,
Çeşm-i siyahtan ağam çeşm-i siyahtan
Su iner düze çeşm-i siyahtan,
Hastayam, tabib bilmez ahvalımı,
Derman bize çeşm-i siyahtan,
Dedim yüz çevirem vuslattan
Şuh iner yüze çeşm-i siyahtan.
İncidir anam incidir
Deryanın özü incidir,
Öldürmez düşman oku
Nazlı yar sözü incidir.
Sürgün vermiş yavrum sürgün vermiş
Çıra yanardı evimizde bir zaman,
Karanlık çökünce her yana hemen,
Tüterdi üzerinde ince siyah duman,
Titrek gölgesinde söylenirdi kadim hikayeler,
Heyecanla dinlerdi çakmak gözlü çocuklar,
Canavarı yenen gözüpek aşıklar, kahramanlar,
Çırpınıyor ölmemek için içimdeki çocuk,
Umrunda değil son kullanma tarihimin geçmesi,
Umrunda değil heyecanımdaki yokluk,
Bir türlü büyümedi sabi hevesi.
Çırpınıyor ölmemek için içimdeki çocuk,
Çoktan koptu kıyamet,
Çoktan yangın yeri kalplerdeki sevgi deryası,
Çoktan döküldü anne babaların gözlerindeki yıldızlar,
Arzı sarsıyor masum sinelerindeki feryatlar,
Kararmış güneşi ve ayı vicdanın. Hani nerde yasası?
Çöl:
Bil kıymetim, saklarım seni bağrımda müşküldür sana ulaşmak.
Vaha:
Olmasa idim şayet ben kime nasiptir kervanlarla sana yol olmak.
Gece ve gündüz:
Mahrum olsaydınız bizden kim bilirdi size istikamet bulmak.
Corona Mart'ta Turkiye'ye ulaştı,
Yediden yetmişe herkese bulaştı,
Ettiği işlere bütün hesaplar şaştı,
Kimi köylere, kimi bağevine kaçtı,
Dede-torun beraber camdan baktı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!