Aşk meydanında cephedeki hükümdar gibiyim,
Fakat neden o iki yaydan çıkan oklara,
İki yuvadan fırlatılan ateş toplarına
Kalkanımı kaldırıp karşı durmuyorum?
Bu nasıl bir düşman ki hemen teslim oluyorum,
Bütün cephanelerimi önüne seriyorum,
Kaşların yaydır, kirpiklerin ok,
Gözlerinden atılır nice ateşli top,
Vurdu sinemi, yaralarım çok,
İmdat dilerim, merhametin yok,
Akan al kanı Kızılelman mı sandın?
Sevince akıl, gönül sarhoş,
Salınıp giderken edası ne hoş,
Sözler dökülürken sedası ne hoş,
Herşeyden vazgeçerken fedası ne hoş,
Hasretle yanarken vedası ne hoş,
Aşkmış fani alemde gerisi boş.
İhtiyar misafire;
"Dikkat et yabancı,
Bu şehrin yarısı şairdir diğer yarısı şiir ezberleyip okur" dedi.
Misafir derin iç çekerek
"Ne kadar kalbi yaralı insan var bu şehirde,
Aceba aşık kim maşuk kim, ya paslı hançer kimin elinde?" diye düşündü.
Kalbin ve acının tercümanı bakışlar,
katibi gözyaşları, makamı derin sükuttur.
Onu sadece aynı dili konuşanlar anlar.
Aşkta kaybeden olmazmış,
Aşksız insan yaşayamazmış,
İster bir eksik, ister bir fazla
Her kalp illa aşkı tanırmış.
Gülmek senin olsun, ağlamak benim
Bana aşktan bahsetme
Kalpsizler bilmez sevmek nedir,
Yanmaktan hiç söz etme,
Kalpsizler bilmez yanmak nedir,
Sarhoşluğu tarif etme,
Bilmezsin mey nedir,saki kimdir,
Sonsuz gökyüzü maviliğinde
Sıradan bir insanın hayalinde
Yahut dilsizin kırık kalbinde
Taze yavuklusunun mendilinde
Dalbudak yeşeren dal içinde
Belki de açan çiçek tazeliğinde
"Aşk yaşatır" diyen yalan söylemiş,
Ne münasebet, halt etmiş,
Söyleyen hiç mi hiç sevmemiş,
Söyleyin o yalancı sevgiliye,
Aşk acısını hiç çekmemiş.
Avuçlarındaki kırmızıyı gelin kınası sanmıştım,
Yerinden çıkardığın kalbimin,
Okşayarak kanattığın gözlerimin
Al kanı olduğunu nereden bilebilirdim,
Nereden tahmin edebilirdim
Gençliğimin katili çıkacağını yar dediğimin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!