Hala savaşın orta yerindeyim, senin ülkende...
Ne kayıp yaşadım içimde, ne de zafere yürüdüm...
Ellerim kulaklarımı tıkamış meydandan yükselen çığlıklarına!
Dudaklarıma kırmızı mum basılmış, Mühürlü...
SUS VAR DUDAKLARIMDA...!
Yapraklarım bir açıyor, bir kapanıyor...
Terkedilmiş bir şehrin, içi boşaltılmış evlerinde turşusu kurulmuş hayaller buldum...
Her bir hayali bir şişeye koyup denize bıraktım...
Hayal kurmayı bilmeyen biri bulsun istedim...
Tütsülenmiş mazi ışığı sönmüş gündüzüm.
Soğuk ellerim kısık gözlerim gittiğinden beri ben böyleyim...
Her sensizlikle örselenişime takatsiz silkinişim...
Sevinç benim...
Bu gün, evet bu gün mutluyum...
Bıraktım, hatta düşürdüm kederlerimi gün doğarken
Şafaktaki sarı bir ışık tulu etti ruhumda,
Bülbül şakıması neşeli bir şarkı; nağme nağme dilimde...
Kuru dallarım çiçek açtı, sanki bu huzurda
Ney üfler yüreğim ve bırakır üfültüsüne, sonsuza edilen davetin...
Ten evinde düşüncelerim titrer kuş kalbinde...
Dünyanın teninde yürürüm, yalın ayak;
Dünyanın tersine dönen adamım sanki;
Ben sizim bu akşam...
Çok uzağım gerçeklerden
En yakın kaf dağı sanki...
Gönlümü ateşe verdim!
Dert sizim sanki...
Ey ömrümün sahibi...!
Ey aşkımın sahibi...!
Kullarına merhamet eden Sultan...
Darda kalmışların ve çaresizlerin iniltisini duyan mevlam...
Işığınla bize dokunan karanlığınla kusur örten hak! ! !
Karanlık'tan aydınlığına geçerken, aradaki vaktin hürmetine bizi affet...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!