Çerçi yorgunu gülüş
Ve şiir
Turşunmuş tadı ağzımın.
Bir uçuk çalıntıydı şuramda sabır
Tükendi aldanışın sırtlığında
Benim işim taş atmaktır kuyuya
Biraz harmanlayıp dünü bu günü
Uzun ve derin acılardan
Uzun ve derin umutlar çalmak
Seni
Dört bir yana büyütmek zeze
Kendime gizli bir yürekle taşındım hep
Bir
Gülüşü ay süzmesi
İki
Zılgıtlarla acıları anılan
A…..Aşklar…
Fırladım yerimden itip geceyi
İçime dar gelen korkunç acıyla
Her köşeye bir mum yakıp bıraktım
Bulutları sürdüm biraz uzağa
Bağdaş kurdum avucumda yüreğim
Bağdaş kurdum yolların ortasına.
Ben yalnızlığın yasa dışılığını
İntiharla çoğalan bu günlere büyüttüm
Bulamadım soruları işaretine küsmüş
Kan kurumuş ayraçlarda
Hani
Bir aşk bırakmıştın ya bana
Gözlerini çekiyorum üstüme
Aşk bu aklımın yangını
Ve ruhumun ele geçmemiş sabrı
Kalbimdi eskiyen aşk düşmüştü
Düşen kalkar
Çocuklarda öyle yapar
Gül acım
Siyah kahkahalar dök üstüme
Yu beni
Tez elden olsun
Hayata vedadır öpücüğüm
Mor halkalar bıraksın aşkın yüzüne
Ay neden gizler yüzünü?
Geceler eğrilir üstümüze
Acı dinmez.
Analar döl yüklü bağırandır hayatı
Ölüler konuşmaz ki dedi öteki
Hadi bana şiir oku
Tenindeki tuz tadını ver bana
Seslen içimdeki çocuk uyansın
Yüreğimiz akladı ya bu aşkı
Bırak şu yatağı dağınık kalsın.
Seni düşünüyoruz
Vazoda kurumuş gül
Masada yarım bardak çay kadar hüzünlüyüz.
Evimiz çatısızdı
Martılar ses bırakmadı bu sabah
ŞİİRE GÖTÜREN SÜRECİN ALT DOKUSU
Suna Aras
Şiir nedir? Neden yazılır? Nasıl yazılır? Nedir şiiri yazdırtan o ‘ilham’ denilen şey?
Cin midir? Peri midir? ‘Vahi’ midir? Bu Allahın belası şey nasıl bir duygudur?
Nasıl bir iç tepisidir?
Onun fısıldadıkları mı yazılanlar?