Güzel gördüm düğme vurmuş döşüne
Ender buldum raslamadım eşine
Takılsam da düşmüş olsam peşine
Ardından gitmesi çetin yol imiş.
Servi boyu yaya benzer kaşları
İSTANBUL 2
Osmanlıdan yadigâr, medeniyet beşiği
Âlemin göz bebeği hem nurusun İstanbul.
Asya’nın, Avrupa’nın kapısı ve eşiği
Yüce Türk Milletinin gururusun İstanbul.
Sen gideli ıssız kaldı bu yerler
Yolumuz gurbete çıkıyor oğul
Size mesken oldu sahralar çöller
Hasretlik bağrımı yakıyor oğul
Ne idi bu gurbet ah zalim gurbet
MEDİNE GÜLÜ
Seni anlatmaya yetmiyor gücüm
Mekke’nin biricik Medine gülü
Çoktur benim şu Sivas’a nazarım
Lale sümbül güller açmış Sivas’ım
Ölür isem tekke olsun mezarım
Çok insanlar gelmiş göçmüş Sivas’ım.
Aşığı çok olur boldur ozanı
Ne acı günlere kalmışız eyvah
Kıyamete doğru yaklaşıyoruz
Bir ömür boyunca ah çekmişim ah
Sırtımızda günah yüktaşıyoruz
Unuttuk ecdadı âdem atayı
Bir gayemiz vardı düştük yollara
Yol bizim yolumuz şükürler olsun
Rabbim ihsan etsin aciz kullara
Hal bizim halimiz şükürler olsun.
Gezip gördük peygamberler yurdunu
Alavere, dümen, sinsi plandan
Usandım hilekâr kuldan usandım
Doğru söz yerine çirkin yalandan
Söyleyen ağızdan, dilden usandım.
Bu dünyanın gidişat, düzenini
Sezemedim sezilmiyor vah bana
Cahilini, okumuş, yazanını
Çözemedim çözülmüyor vah bana.
Her şey bir muamma karma karışık
Koşa koşa şu dünyanın ardından
Ayaklar yoruldu eller yoruldu
Sağın solun onca bitmez derdinden
Kafalar yoruldu diller yoruldu
Bu diyarda telaş ile koşarak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!