Bir göründü bir kayboldu
Sanki bana küsmüş gibi
Gülşenimde güller soldu
Acı rüzgar esmiş gibi
Yollarımız tozlu tozak
Çocuk iken yaşadığım köyümün
Taşlı tozlu yollarını özledim
Komşuların, emmim ile dayımın
Sohbetini dillerini özledim.
Tarlaları süren kara sapanı
Kara bahtım yanar özüm
Perişan haller perişan
İki çeşme iki gözüm
Perişan seller perişan
Aşık maşuğunu arar
İlim teknik sabır gayret içinde
Yontarak taşları şekillendirdik.
Zevk ile seyredin ne hoş biçimde
Üçleri-beşleri şekillendirdik.
Sofradaki tuzu öğüttük taşta
CAN AHMET
Mekke’nin Reisi, Medine Gülü
Sensin ya Muhammed, sensin can Ahmet
Rabbimin Habibi, hemi Resulü
Gözlerinden damla damla döküşün
Kirpikler ıslanmış sele benziyor
Masum bakışların boyun büküşün
Bir taşa yaslanmış kula benziyor.
Nedir bu gururun ey gafil insan
Gün gelince göçeceksin unutma
Emanet gövdede taşıdığın can
Bir kuş gibi uçacaksın unutma.
İçin et parçası dışarın deri
Dünya bir ummandır, insanlar gemi
Yüzer yüzer bir gün batar unutma
Ne kadar sürsende devri alemi
Ecel gelir yakan tutar unutma.
İnsan bu dünyada bir kuş misali
Kâinatı seyre daldım
Her nesneden ibret aldım.
Yetmez
Yuvarlak gördüm küreyi
Baktım ki yoktur direği
Ey ulular ulusu, direksiz kubbe Kuran
Bize şefaat etsin senin Kelamın Kur’an
Senden medet olmazsa bizler neyleriz bizler
Günahlar bedenimi hem iğneler, hem bizler




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!