Şükran Beşışık Şiirleri - Şair Şükran Be ...

Şükran Beşışık

Ne güzel di ağaçlar ve dalları,
Göklere, uzanıyordu yemyeşil kolları!
Menfaat için orman mı yakmalı?
Hicran dolu ormanı bir görebilsen...
Yeşili yok ederken bir düşünebilsen;
Kuş değil baykuş bakamaz,

Devamını Oku
Şükran Beşışık

Eyvah! gözyaşları karlı dağlara düştü…
Umutlarımı söndürdü yüreğimi üşüttü.
Dokunmayın kuruyan yapraklarıma,
Savurmasın onları esen fırtına,
Dağılın, yeter artık kalabalıklar!
Teselli değil, yankılanan ağıtlar,

Devamını Oku
Şükran Beşışık

Ateş böceği

Beklentilerim,hayallerim çok geride kaldı. Dizine yatıp uyuyacağım, sarılıp başım omzunda ağlayacağım biri yok.Penceremden gece gök yüzünü seyrediyorum. Hem de düşünüyorum…Belirsizlikler içinde yaşayıp duruyorum.Hayatın, kurgulanmış bir roman olmadığını ben de biliyorum.Her insan kaderini yaşar; buna rağmen, bin düş bin yorum geçiyor gözlerimin önünden:Köksüz ağaçlar, çorak topraklar gibiyim, yalnızlık şehrinde sürgünüm İçinde bulunduğum durum korkutuyor beni. Yüzümü ne yana dönsem, hep çocukluğum dikiliyor karşıma. Tek tesellim fotoğraflara bakmak. Bırakıp gittiniz beni. Şu duvardaki resminizde üçümüz yan yanayız, ortadaki saf masum kız benim. Anneciğim Babacığım beni küçük dünyamda vahşi bir yalnızlıkla bırakıp veda ettiniz.Yıllarımı nasıl tükettiğimi ben bilirim…Her gün doğduğunda ulaşamadığım düşlerimle halâ hayal kurmaktayım.Devamlı yazıyorum. Bazen ruhumun coşkunluğunda, bazanda acılarında, çağrışımların ardında çok güzel şiirler yazıyorum. Günlerim hemen, hemen böyle geçiyor. Şu anda da derin bir sessizlik var odamda, bu sessizlikte sadece kalbimin ritmini dinliyorum. Yalnızlığım, içimde onulmaz acı.Ben labirentlerde gezinirken, odama giren ateş böceği ışık huzmeleriyle odama bütünüyle hakim oluyor! Somurtup durma diyor, görebiliyorsun, kafanı, kaldır bak senin için bu
gökyüzü: mehtap var,ay var,yıldızlar var … Duyuyorsun kalbinin atışını bile, ya düşündüklerine ne demeli? Yazıyor okuyorsun.Daha sayamadığım bir sürü nimetler içindesin. O kadar etkileniyorum k: Yüce yaratıcının nelere kadir olduğunu görerek teslimiyet içinde dualar ediyorum.El açtığım andan itibaren renkler iç içe geçiyor.O renklerin içinde o mutlu çocuğu görüyorum. Yalnız olmadığımı düşünüyorum.
Umutsuzluğum umuda dönüşüyor...Umut ile düşüncenin,hayâlle gerçeğin arasında yoğrulurken ateş böceği ruhumun acılarını makaslayıp rüzgara savuruyor…Gel diyor beraber çıkalım semanın ışıklı merdivenine! Benliğim,rüyada gibi bir kuş hafifliğinde beraber tırmanıyoruz rüzgarın nağmeleri eşliğinde! Dağın uğultusu, dalgaların sesleri, müziğin en doğal melodisini oluşturuyor, her yer bana sesleniyor: yalnız değilsin…Ateş böceği, bak bana diyor gülümsüyor,arkadaşım Ermişler inzivaya çekilip gizemli yollarda semanın ışıklı merdivenine tırmanırlar. Sende duyuyor musun? eminim ki. Duyuyorsun! his ediyorsundur…

Devamını Oku
Şükran Beşışık

Etrafta kimse yok
Yalnızca ayak izleri
Baktım şaşkınca
Hüzün döküldü avuçlarıma
Sızlayan kalbim
İçimden gizli bir ağlayış uçtu

Devamını Oku
Şükran Beşışık

Doğurdu dağ altın bir ırmak;
Emzirdi âk.âk sütüyle.
Esen rüzgarla salladı onu.
O ise vuslât, vuslât dedi inledi!
Aradı mesnevide kudreti…
Kucağında taşıyan dağ,

Devamını Oku
Şükran Beşışık

Üç kıtaya hâkimken dün…

Ay bulutta kalmıştı,
Güneş ufukta sönmüştü.
Üç kıtaya hâkimken, …
Eli kelepçeli bir mahkûm gibiydik o gün…

Devamını Oku
Şükran Beşışık

Aslına dönerken her zerre,
Hazan gibi dökülür yere,
Dinlerim bülbülü ha bire…
Dalarım gülün hayaline!

Azimle yürürüm menzile,

Devamını Oku
Şükran Beşışık

Bir bahçe kurayım ki, görsünler cennetimi…
İnsanlar unutmasın, Şeddad’ın kudretini.
Türlü renk türlü çiçek, hayal gücü ötesi!
Çeşit,çeşit kuşların, bülbülün yanık sesi…
Dillere destan oldu, yankılandı kavminde!
Başı göklerde idi, diz çökül dü önünde.

Devamını Oku
Şükran Beşışık

Sizleri ben okul yıllarında tanıdım.
Kiminiz canan, kiminiz handan!
Sınıfın en çalışkanı, sınıfın en haylazı…
Kendimizi unuttuk,dönerken ders gülü.
Kara tahtada yuttuk tebeşir tozu:
Hışırdarken yazılı kağıtları,

Devamını Oku
Şükran Beşışık

Çocukluk hayallerimde şahlanan bir atım vardı,
Ülkeden ülkeye koştururdum onu, yeleleri kan ter içinde…
O. hep başını dik tutar, başını dik tutanları severdi.
Kâh uçardım onunla gökyüzüne, avucumda bulutlar…
Dizerek geçerdi yıldızları saman yolunda ki zaman,
Uçsuz bucaksız okyanuslarda köpükler atımın ayak izleri!

Devamını Oku