Yarab bu ne ihtişam, maviyi yaptın tavan?
Güneşten taç takmış can, yürüyor mavi zaman…
Gölgesi vurdu suya, seyrettim hayran, hayran!
Raks ediyor her nesne, nağmeleriyle her an.
Büklüm büklümdü zülüf, sonsuzluğa davet var,
Yine gün batıyor gurbetin akşamında...
Hatıralar titreşiyor gurbetin şarkısında.
Bayram sabahımı,ıslatmış göz yaşlarım;
Sılam der, sevdiklerim der,ağlarım!
Özledim anamı, babamı sılâmı,
Turnalarla yolladım selâmı.
Bu gün benim doğum günüm;
Annemden ayrı öksüzüm.
İhtiyacım var sıcaklığına;
Ayşegülüm desin bassın bağrına!
Neden kıtalar var aramız da?
Kurt mu girdi bağımıza.
Ay gökte, yer yüzünde dolunay ile sürur!
Bir köprü su üstünde, bin bir pırıltı olur,
Oynar deniz kızları, renkli gölgeler vurur.
Şairane bu gece, şair ışığa yürür…
Usanmaz bu koşuda, uçar ufka kanatsız!
Erguvan ağacı
Gurub oynaşıyor dalında,
Gözüm kaldı alında morumda,
Neden bu fener alayı?
Şölen mi var erguvan ağacı?
Hep gülleri dermişsin bana koklamak düştü,
Gülün kokusundan içime bir ateş düştü
Aşkı sorgulamıştım yıllarca varmı sahiden acaba?
İçimdeki ateş şahittir şimdi varolduğuna.
Geçilmez bu kale geçilmez,
İkiyüz elli bin şehide mezar olsa da,
Birleşti iman gücü büyük komutan.la
Allah Allah der,kükrer arslanlar,
Kılıçları ile destanlaşırlar!
Mağrur ve mütecaviz itilaf Devletleri,
İnsan ruhunu nağmeye dök, sen çal kemancı…
İnsanın insana yaptığı zulmü, dünya dinlesin acı. Acı!
Nihayetsiz verilen nimetlere mi? bu sancı?
İki binli yıllarda, hala bitmeyen vahşet
Ne zaman duracak, kıyamette mi son bulacak?
Çeşitli buluşlar her gün, fen bir parça ileri
Görürsen o küstah kızı
Delik deşik eder umut sarayını…
Kırıtarak geçer dağıtır saçlarını,
Duymaz olur Aşıkın firakını!
Toy bir kısrak gibi koşar,
Geçer düşler ülkesinden…
Döne döne döneneceksin dönemeçlerden
Bahtına ne çıkacağını bilmeden
Sonsuz arzulara el uzatarak
Hayal meyal düşlerin peşinde
Ya ilkbahar ya hazan
Ya sevinç ya hüsran
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!