Îsâr Şiiri - Ahmet Eren Erdoğmuş

Ahmet Eren Erdoğmuş
15

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Îsâr

Kirli gecenin kokuşmuş karanlığından,
Bir aydınlık katleder günahları sabaha karşı.
Fecirden doğan güneş saplanır heyûlaya.
Bin kere yenilen şövalye inanır bu hülyalara.
Tek bir his var içinde, vuslat denen iki hece.
Umut dolu şövalye yol alır kulenin dibine,
Bütün yaşam amacı ulaşmaktır sevdiğine.
O kadar odaklanmıştır ki bu eski davaya.
Arbaletlerin ve yakıcı grejuvaların zulmü,
Sanki bülbül sesi gibi zarif ve nahif bir ezgi.
Sanki uçsuz bucaksız bozkırın ortasında,
İnceden hafif bir meltem saçlarını tarıyor.
Kalp yangını mı daha ızdıraplı şövalye!
Yoksa derini yakan kızgın yağlar mı?
Cevap verdi şövalye boynu eğilmiş şekilde.
"Bende olmasın onda olsun."
Yaşamın sırrını tek cümleyle anlattı şövalye.
Sonra bir serçe geldi kondu koluna ve fısıldadı,
"Sevmekte, sevilmekte tanrıdan bir sır."
Aşk tarafından ona verilmiş kör bir göz.
Ve sevdiği tarafından verilmiş bir çift söz.
Dışında kaybedecek yok ki hiçbir şeyi.
Lanetlendi şövalye aşk denen eski bir büyüyle.
Îsâr denen bir sihre yenik düştü onun kalbi.
Kimse yardım edemez ona, kötü kalpli cadı dahi.
Şövalye akşam güneşinde dönerken kışlasına,
Her şeyini kaybetmiş bir dilenciye rast gelir,
Elini açmış umutsuzca medet umar umuttan.
Umudunu ister insanların, gülmeyen bu şehirde.
Dilenciye bir serçenin gözyaşını verir şövalye,
Ama serçeler ağlayınca ölürmüş bu şehirde.
***
Şövalye tarafından sevilmek,
Sana kanlı savaşlarda zırh olmalıydı.

Ahmet Eren Erdoğmuş
Kayıt Tarihi : 19.6.2025 14:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!