Uzunca zamandır şiirden ve yazıdan uzak düştüğümün farkındayım, o bilincin acısındayım... Büyümekte olan bir çocuk gibi hayata dört koldan saldırmaktayım, adım adım hayatta yol almaktayım... Hayat labirentinin içerisinden kaybola kaybola çıkma arayışındayım... Bu yüzden can dostum, sığınağım edebiyattan kopuştayım... Sanırım çocuksuluğum ve olgunluğum arasındaki ince çizgideyim yine... Korkarım ince çizgi üzerinde durabilme savaşındayım... Yada belki de kalemimi çokeşliliğe bürüyünce kendi kalemimin çoğullunda kayboluşta, belki de eksilişteyim... Yada belki de tam tersi kendimi çoğaltıştayım... Emin olduğum tek şey sorgulamaların sürüncemesindeyim... Her zamanki gibi...
Kimbilir belki bu bir yorgunluktur... Yada kimbilir belki de bir olgunluk yada olgunlaşma süreci... Olgunlaşma? Hani bir nevi hazım, hani bir nevi özümseme... Durup, durulup kendine dönme... Kendine yoğunlaşma, kendinle bütünleşme... Ben bugün kendime misafirim sanırım... Kendi satırlarıma yansıyorum...
Bugün yine yazı yok, çok istesem de yazamıyorum bir türlü... Peki bu ne? Bu sadece yansımam... Yoksa siz yazı olarak mı algılıyorsunuz? Eğer öyleyse yanılıyorsunuz... Sözlerle paylaşmak istediklerimi sözcüklere döküyorum sadece... Yada belki de bir nevi günlük niyetine kendimle yüzleşiyorum... Kendimden alıntı, kendimden çalıntı...
Sonbaharda nadasa bırakılır mı ruh bahçesine ektiğimiz, duyarlılıkla suladığımız, ilgi ve objektiflikle budadığımız yazı çiçeklerimizin toprağı? Güne açanlar misali yoğunlaştığımız gündem güneşlerine dönebilir miyiz sırtımızı? Sonbaharın o en yetim, o en çoğul, o en hüzünlü, o en umut dolu, o en yazdan kalma, o en kışa gebe sırtına yaslayabilir miyiz kendi içimizde birikme umutlarımızı?
..
Orhan Veli'yi güzel havalar mahvetmiş,
Peki ya beni, beni ne mi mahvetti.
Beni sonbahar havası mahvetti a dostlar
Böyle hüzünlü bir sonbahar gününde kaybettim gülümsememi
Ela gözlerimin ferini
ve bir daha bulmamak üzere kalbimi
..
Anlamıyorsun
Sen yokken
bir parçam eksik daima
Sevincim, öfkem bile yarım
Ne hırçınlığımı dindiren, sözlerin
Ne hüzünlerimi bitiren gülüşün
Yoksun
..
Esen ayrılığın yelidir
Şaibenin vahşet elidir
Bu kimin sinsice zulmüdür
Bir genç yerde yatar ölüdür
Bir genç öldü sonbahar günü
Ora kalacak yerimidir
Garip, naçarın birimidir
..
Bir hicran mevsimidir yüreklerde sonbahar,
Sararan yaprakları, kırılan dallarıyla.
Yağmurları gözyaşı, rüzgârı hasret kokar,
Bülbüller vedalaşır dökülen gülleriyle.
Değişir ışıltısı rengârenk bahçelerin,
Değişir kapkaranlık bulutlarla gökyüzü.
..
güzel bir gün olacaktı yine bu gün
penceremden içeri giren,
güneşle uyandım,
güne merhaba diyerek, güzel bir gün geçireceğimin hayaliyle çıktım balkona
soludum, yazdan kalan sonbahar kokusunu.
yaprakların soluşu ve dökülüşünü seyrettim; dalıp gittim sonra.
ve sonra;
..
Yine geldi sarı sonbahar,
Gözümde yaşlar var,
Mazide kalsa da aşklar,
Gönlümde yine hicran var.
Yine geldi sonbahar,
Gözlerimde kanlı yaşlar,
..
Sonbahar, bırakmadın beni...
Ne serindin ve ne sevimli...
Boyadın kızıl bir güzelliğe yüreğimi,
Çözdün kırılan gözyaşlarımın dilini...
Sonbahar, bırakmadın beni...
Bir sen kaldın bak, herkes terk etti...
İçtim unutmak için kendimi,
..
Sonbahar hüzünü çökmüş gönlüme.
Bir bahar sevinci arar gezerim.
Sorarım sorarım, cevap yok yine
Usanmaz bir daha sorar gezerim
Yağmur var, bulut var, ve fırtınalar.
Yer ıslak, dal ıslak, gözümde yaşlar.
..
Mevsim sonbahar olunca,
Tıraş bıçağının lavaboya çarptırıldığında çıkan sesi bile özlüyor insan.
Belki de gitmek, beklemek gibi eylemler için ilkbahar, yaz daha uygun mevsimlerdir.
Ya da beklemek beşinci bir mevsimdir belki de...
Sonbahar gibi hüzünlü, kış gibi üşüten, yaz gibi yakan ve ilkbahar gibi yüreği umutla dolduran.
..
Bir sonbahar gecesi esen sıcak bir rüzgâr gibi hayat. Bu yüzden etraf yüzünü hangi yöne döneceğini hesaplayanlarla dolu.
..
İçimde bir özlem var bu sonbahar akşamında,
Dallarından kopan altın renkli yapraklar
Rüzgara tutulmuş başaklar gibi savrulurken tane tane
Ben eski dünyaların serserisi
Donmuş bir gülümseme yüzümde,
Umutsuz ve düşkün,
..
Senden ayrılınca sonbahar geldi sandım,
Yapraklarım birer birer döküldü…
Sıcaklığın olmayınca hava soğudu ben üşüdüm…
Senden ayrılınca,çiçeklerim soldu yanaklarımda,
Sonbahar yağmuru gibi göz yaşlarım hiç dinmedi,
Ama benim hayatımda bahar hiç gelmedi…
..
gece hilal
gece yıldız
gece bin kere Zuhal,
gece yasemin kokarken
şimal şimal..
sonbahar hüzün
..
İçimize düşerken bir kor gibi pişmanlık.
Sararan yapraklarda hayallerimiz anlık.
Daha çok dokunuyor bu çağlarda nadanlık.
Çaresiz uçuşurken sonbahar yaprakları.
İçimizi titretir esen rüzgâr nedense.
Burkar yüreğimizi bu yaşlarda ne dense.
..
Ben seni çiçeklerin açmadığı
Yaprakların dallara tutunamadığı
Ve rüzgarın istesede duramadığı
Bir sonbahar günü öylesine sevdim
Belki yürüyüşünün endamına
Belki yalnızlığımın ızdırabına
..
Yaz bitti havalar soğudu
Sonbahar geldi çattı
Yapraklar sarardı soldu
Dökülüyor bütün yapraklar
..
Gönül defterimden sildim de Seni,
Yine bir teselli bulamadım ki.
Bilmem nerelere yazdın kendini;
Ne senli, ne sensiz olamadım ki.
Sonbaharın hüznü çöktü içime,
Yalnızlık günbegün tak etti cana.
..
Yaprak yaprak tükenen aşklar vardır.
Sonbahar mevsiminde solan hayatlar misali.
Gülen gözlerin şavkındaki başak tanesi.
Betimlenemeyen kalplerin arafındaki yaşam mücadelesi.
Baharlara isyanın adıdır sonbahar.
Ölümün melodisidir hayat yolunda.
..
Bir sonbahar da öğrendim ayrılığı
Tek başına uyanmayı sabahları
Akşamları boş duvarlar ile arkadaş olmayı
Dönüp gitmenin acısını yaşadım yüreğimde
Sırça köşkün parçalanmasını gördü gözlerim
Önce kızılcık şerbeti içirip,öğrettiler sonra susmayı
..