Hızla geçen bir ambulansın içinde
Yaşamla ölüm arasında bir sınır köyünde duruyordun
Hızla kan kaybeden vucudundan
Ruhunu çekip almaya gelmişti Azrail
Sadece ellerini sıkı sıkı tutmaktan başka
Hiçbirşey gelmiyordu ellerimden
İnsanoğlu çok fazla hayal kurar kafasında
Gerçekleştirmek için hayallerini
Neyi varsa vermeye hazırdır
Hayalleri için sahip olduklarını bırakarak
Arkasına bile bakmadan
Uçsuz bucaksız meçhule açar yelkenleri
Ay parçalanırsa gökyüzünde
Yıldızlar yağmur damlasına bürünüp
Yeryüzüne sağanak sağanak düşerken
Koşarak yanıma gel
Seni can pahasına kollarım
Sığ bir sessizlik susuyorum
Öylece bakıyorum aynalara
Aynalara her baktığımda bir adam
Üzgün üzgün bakıyor bana
Öylece bakıyor
Sığ bir sessizlik, susuyor
bekliyormuş beni her gece
yaşlı gözlerle penceresinde
benden başkası olmamış hiç
ilk ve sonmuşum yüreğinde
ve son olarak kalacakmışım
yalan...! söylemezmiş o
Son gidişin olsun
Habersiz kaçarı biçimde
Aşkını aşığını bırakarak
Ardına bakmadan kalpsizce
Son gidişin olsun
Bu şehirde tanışmıştık
Bu şehrin yağmurlu havasında
Bu şehrin sokaklarında gezinmiş
Bu şehrin mekanlarında eğlenmiştik
Bu şehrin ağacına kazımıştık isimlerimizi
Aşılması güç dağlar var aramızda
Hepsi sıra sıra birer Everest
Çekip gidişin geliyor gözlerimin önüne
Damlaları tutamayacak kadar dolu gözlerim
Aramaya gururum izin vermiyor
Yoruldum
Dayanamıyorum artık yüreğime
Bastıramıyorum isyanını
İçin için ağlayışına
Seni bu kadar sevmesine
Dayanamıyorum
İnsanın doğasında vardır aldanmak
Lakin aldatmak da doğasıdır insanın
Lakin aldatmamak da aldanmamak da kişilikte gizli
Umulmadık bir anda beklenmeyen yönden doğan güneş şaşırtır her birini
İnsan anlar kıyamet gününün geldiğini
Masal gibi dinledi kıyameti, kıyametin alametini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!