Burası benim odam, sakın girme!
Yaşadığım yer, ağlama mekanım
Dert ortağım, mezarım
Bakma gözlerimin içine mahremim
Tanıklığın yeterli, bırak içimi de bilme...
bir derdim var
kuyruğunda yılan
ağzında ikram.
bir derdim var
dilinde çan
ah be gece-cim,
neden sana sığınışlarım hep bu vakitler
neden dilim, tenim, ruhum solunca
neden?
değil tül, yaprak bile kımıldamıyor şuan
Yavru Ceylanım susuz kalmış
Derenin yanında
Kursağı boş kalmış
Çayırın ortasında
Uzun kirpiklerinde bir derin hüzün
Teninden ruhuna sarılık kalmış.
yardım et bana acı çekmemem için
ellerimden tut bırakma sakın
sil gözyaşlarımı, yanaklarımdan süzülmesin
yardım et bana yaşabilmem için.
öyle bir söz söyleki kulaklarımda çınlasın
bana karanlığı hediye edip,
acımla davet verdiğinde
sana gecemden bir parça verip
güneşe hasretinle avunabilirdim
ama,
yapamadım.
gidenlerin yeri dolaydı çarçabuk
boş kalmayaydı bu gönül
gelenler söz vere kalmaya
hepsi de iyi ola...
penceremi açsam eser mi rüzgar?
esip götürür mü avucumdaki kırıntıları?
peki açmasam
havasız kalmaz mı yüreğim?
Belki bir hüzme yansır yüzüme
oysa düşlerim vardı
haddim olmayarak kurduğum
hayallerim vardı
beklentilerle düşlediğim
böyle değildi hiçbirşey
böyle değil di geleceğim...
doğmak denince ilk doğuş değildir kastettiğim,
ana karnından çıkıp zırlamak değil
elin seni besleyip, kamufle etmesi
başının göğe erip de büyümek değil doğuş
değildir bunların hiçbiri satırlarımın amacı
yeni doğan bir güneş gibi aydınlatmak etrafı
satırlarını okuduğum kadarıyla bu bayan, duygularını çok güzel dile getiren, gem vurabilen, irade sahibi birine benziyor. Ve yine okuduğum satırlardaki öfkesini çocukluğunda yaşadığı bazı olaylara yorumluyorum keza şair adayı bayan,tanıtımında da kendini yeterince izah edebilmeyi başarmış. her şiiri ...