Günaydın güneş
Bu sabah uyandım güne eş
Etraf kızıl ve akşam can çekişiyor
Karanlık yüzü aydınlanırken sanki utanıyor
Karanlık uyanıyor yıldızlar sönerken
Dünya hala dönüyor,
Yutkundum ve sustum
Siyaha sinirlendim
Kırmızıya kızdım
Pembeyi sevdim
Maviyi sırt çantama koydum
Sarıyı pek sevmedim
Kimi zaman gülmek ağlamaktır benim için
Gözlerimden süzülen gözyaşlarımla birlikte
Bu yapmacık sonsuzluğa gülücükler saçarak
Seslenirim bu tiyatro oynayan sahnedeki insanlara
Yapın rollerinizden birini de durdurun gözyaşlarımdaki üzüntüyü,
İsterseniz en güzel rolü bana verin bu fani dünyada,
Sana şimdi hoşça kal bile diyemiyorum çocuk
Sen en iyisi mi şimdi hoşt çakal…
Ben beklerim o gelmez
Kâğıt da önümde kalem de elimde
Beklerim gelmez, beklerim gelmez
O benim arkadaşım, sağ kolum
O yoksa oynamaz parmaklarım
Kâğıt da önümde kalem de elimde
Cehennem gibi bir yara vardı yüreğimde; senin açtığın,
Gözlerinin izi vardı gözlerimde; ağlattığın
İçimde büyüyen bir sevgi vardı; senin başlattığın
Meğer dünya dönüyormuş da ben farkında değilmişim; inci tanem çiçeğim.
Sana bir defacık ‘seni seviyorum’ diyemedim, bilmekteyim
Sevdim sanıp ayrılınca
Gözlerden yaşlar akınca
İki gönül de pas tutunca
Umut bitmez, aşk bitmiştir.
Geçmiş günler hatrına
Birkaç yazı satırda
Nasıl olsun dedi kahven,
dedim gözlerinin kahvesinden,
Nasıl olsun dedi hayat
dedim içine biraz sen katarak
Nasıl olsun dedi gökyüzü
dedim martılar, bulut ve yağmur azıcık
Uçurtmam uzun olsa
Gökyüzüne uçsa
Bana bir kuş tutsa
Kanatlarını alsa
Ah uçurtmam… Uçurtmam…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!