Çok uzak iklimlerin sıcağındasın
sana, hasret dağlarından sesleniyorum
Sesim sesine dokunmaz
Tenim tenine.
Kalbimdeki resminle avunuyorum
İndi
Derdi sen olana gece
Sol yanımdan bir ay nuru
İndi
Takvimlerin arka yüzü aynalara
Mavi bir deniz gibi hüzün uçsuz bucaksız
Dibi kör kuyulara attık sevdamızı
Gurur zincirleri ile boğduk
Mutlu günlerimizi çiçek bahçelerinde.
Kepenkleri indirdik
Akşamların erken vakti
Grevci işçilerin nezaretinde.
Çocukmuyum ana ben?
Çocukmuyum baba ben?
Yenebilmeliyim korkuları
Aşabilmeliyim kendimi
Tanışmalıyım siyahla
Tanışmalıyım beyazla
Ay ak gecelerde hafifler
Derin yalnızlığında
Kürek çeken sandalcıyla
Kıyıdan uzaklaştıkça
Kar tınlar aklımı
Yas tıklar kapımı
Ne zaman güneşe yakın olsam
Önce bir yağmur
Sonrası malum
Kar tipi fırtına
Ne zaman kardeşim diyecek olsam
Aşk
Asırlık penceresinden seyreder
Adem neslini
En büyük sevdalar doldurmaz
İncir çekirdeğini
Seyreder sancılar semadan yıldız yıldız
Durduğun yer baktığın yüz gölgelerin ötesi
Islanmış dudaklar aşkın şerbetine
Parlasın ay, dökülsün rüzgar
Kalksın kader defterinden ölüm bu gece
Toplansın onsekizbin alem tek bir cennete
Gözlerinden içeri adımlarım
Tuzlu tenine dokunmadan
Bu bahar akşamı,
Kumsallar peşim sıra
Dönemem,
Karşı kaldırımlara
Gün doğar karşımda güneşten yüzün
Gün biter hilale yaslı sürgünüm
Nafile can taşır yine ölgünüm
Duasın Rabbime Yüce katında
Gözlerin kalbimde derin bir iz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!